Geçen günlerde yüksek eğitimli ve başarılı bir dostumla sohbet ediyorduk. Sohbette şans konusu açıldı. Yakın zamanda yaşadığı şu olayı anlattı:

“Eğitim-öğretimin başlaması ile her sabah okula araçla çocuğumu bırakmam gerekiyordu. Aslında oğlumu okul servisine vermem mümkündü fakat biraz daha yakından ilgilenmek düşüncesi ile kendim götürmeye başladım…

Bu sabah yolculuklarında insanların mesaiye veya işe yetişmek istemeleri nedeniyle çok sayıda aracın yollarda var olması, yaya ve sürücülerin acele içinde davranmaları ve çok sayıda trafik ışığında geçmemizin gerekmesi bu yolculuğumuzu süre olarak uzatmaktaydı…

Bu güçlükler beni alternatif güzergâhlar aramaya itti…”

ARARSAN BULURSUN…

“Sonunda şansım yaver gitti ve yeni güzergâhlarda buldum… Yolculuk süresi yaklaşık olarak üçte bir, ışık sayısı da %80 azaldı. Bu durumda yakıt tüketimim de azaldı…

Bu sabah yolculukların da aynı sitede oturan bir beyefendi ile tanıştım… O da çocuğunu aynı kampüsteki okula götürüyormuş…

Birkaç gün sonra sabah yolculuklarımın birinde kırmızı ışıkta tam önümdeki aracın bu beyefendiye ait olduğunu fark ettim…

O devam etti bende arkasında devam ettim… O gitti ben gittim. Bu sabahki yolculuğumuzu arka arkaya yapmış olduk… Bu beyefendi benim kullandığım güzergâhın aynısını kullanıyordu… Kısa yolu keşfetmişti. ”

ŞANS FAKTÖRÜ…

Bu dostumu dinledikten sonra konuşmasındaki “şans faktörüne” dikkatini çekti.

Hayatta Başarının Anahtarları” kitabımda “Başarı Formülüne” motivasyon, yetenek, ibda (yaratıcılık) özellikleri yanında “fırsatları” da eklemiştim… Bu kitapta fırsat-şans ilişkisi benim ilgilendiğim bir konuydu… Aslında dostumun farkında olmadan “çözüm becerisi ve fırsatları görme” özelliğinin gelişmiş olmasıydı…

İşi püf noktası, fırsatları görebilmektir! Bazıları buna şans diyebilir…

Bu bana şans üzerine yapılan bazı deneyleri hatırlattı. Bu düşüncelerle Prof. Dr. Richard Wiseman’ın şans faktörü ile ilgili çalışmalarını sizlerle paylaşacağım:

Şansı araştırmaya başladığımda neden bazı insanların hep doğru zamanda doğru yerde olduğunu, diğerlerininse sürekli olarak şanssızlıklarla boğuştuğunu merak ediyordum. Ulusal gazetelere ilan vererek kendilerini her zaman şanslı ya da şanssız hisseden insanların benimle temasa geçmelerini rica ettim. Yüzlerce sıra dışı erkek ve kadın araştırmam için gönüllü oldu. Yıllar boyunca onlarla söyleşiler yaptım, yaşamlarını gözlemledim ve deneylere katılmalarını sağladım. Sonuçlar gösteriyor ki insanlar neden şanslı ya da şanssız olduklarını tam olarak bilemeseler de düşünceleri ve davranışları bu durumu büyük ölçüde açıklıyor. Bir şans ya da bir fırsat gibi görünen durumları düşünelim. Şanslı insanların bu tür fırsatlarla sürekli karşılaşmalarına karşılık şanssız insanlar bunlarla hiç karşılaşmazlar. Bu durumun insanların söz konusu fırsatları fark etme yetenekleri arasındaki farklılıklardan mı kaynaklandığını bulmak için basit bir deney yaptım. Hem şanslı hem de şanssız insanlara birer gazete verdim ve onlardan gazeteyi iyice inceleyip içinde ne kadar fotoğraf olduğunu bana söylemelerini istedim. Gazetenin ortalarında bir yere üzerinde şu not yazılı olan büyük bir mesaj yerleştirdim: 'Deney görevlisine bunu gördüğünüzü söyleyin 250 dolar kazanın.'

Mesaj sayfanın yarısını kaplıyordu ve yüksekliği beş santimetrenin üzerinde olan bir fontla yazılmıştı. Herkesin yüzünü sabit bakışlarla süzüyordum. Şanssız insanlar bunu fark edemezlerken şanslı insanlar hemen fark ettiler.

Şanssız insanlar genel olarak şanslı insanlardan daha gergindirler. Bu endişeli ruh hali, beklenmeyeni fark etme yeteneklerine zarar verir. Sonuç olarak fırsatları kaçırırlar çünkü başka bir şeyi aramaya aşırı odaklanmışlardır. Belli iş ilanlarını bulmaya kararlı bir biçimde gazeteleri incelerler ve diğer iş olanaklarını kaçırırlar. Şanslı insanlar daha rahat ve açıktırlar. Dolayısıyla yalnızca aradıklarını değil orada ne olduğunu da görürler.”

Bu açıklamalarımdan sonra dostum, “Bazı insanların neden çözümü daha hızlı bir şekilde keşfeden kimseler olduğunu anladım” dedi.

Şans mı, fırsatları görebilmek mi, çalışkanlık mı?

 Siz ne dersiniz?

Not: Arkadaşımın anlattığı beyefendiyi merak ettiyseniz iyi niyetli, badem bahçesi kuracak kadar çalışkan ve becerikli bir cerrahmış…