Dananın kuyruğunun kopmasına şunun şurasında sadece 3 hafta kaldı. Seçmen bilgi kâğıtları büyük oranda dağıtıldı. Gerek ‘Cumhur’ gerek ‘Millet’ ittifakları gerekse de diğer partiler ile bağımsız adaylar harıl harıl çalışıyorlar. Son sözü ise 31 Mart 2019 Pazar günü seçmen sandıkta söyleyecek.

9 Haziran 2018 tarihinde başladığımız ve her haftanın Pazartesi günleri Kahramanmaraş’taki siyasi gündemi yansıtmaya çalıştığımız köşemizde okuduğunuz bu satırlar 41. yazımız olarak kayıtlara geçti. Büyükşehir olmamıza rağmen, çoğunlukla herkesin birbirini tanıdığı bu şehirde ‘dengeleri gözeterek’ ve saygıyı elden bırakmayarak, kırıp dökmeden doğruları yazabilmek gerçekten ateşten bir gömlek giymektir. Neme lazımcılık ve suya sabuna dokunmamak bizim lügatimizde asla olmamıştır. Yeri geldiğinde suya da dokunduk, sabuna da. (Mesela; bir zamanlar Müftülük Binası altına malum hain yapının bankası açıldığında bunun çok yanlış olduğunu korkusuz bir şekilde günlerce gündeme getirmekten çekinmedik.) (Hem de alçak FETÖ’nün en güçlü olduğu bir dönemde.)

30. yılı geride bıraktığımız bu zorlu meslekte bugüne kadar kimseye hakaret etmeden, somut bilgi, gözlem, belge ya da güçlü bulgulara dayanmadan, belden aşağıya vurmadan ve de kimsenin özel hayatını gündeme getirmeden -naçizane-bir şeyler yapmaya çalıştık. Ne kimseye biat ettik ne de kimsenin adamı olduk. Hakk’ın ve halkın yanında olduk.(Eğer metal fobimiz olsaydı bu trene binemezdik.)

Bu 30 yıllık süreç elbette kolay geçmedi. Önümüze konulan zorluklar ile maddi ve manevi engelleri de Allah’ın izni ile birer birer aşarak –elhamdülillah- bugünlere kadar gelmeyi başardık.

Doğruları dile getirdiğiniz zaman ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranabilirsiniz. Gerçekler acı olduğu için elbette can acıtır. Ne yazık ki kimse de eleştiriyi sevmez. Hâlbuki yıkıcı eleştirinin aksine yapıcı eleştiri yol gösterir, kişi, kurum ya da kuruluşları uyarır, hata yapmalarını engellemeye çalışır, eksiklikler gösterilir.

Mesleğimizi icra ederken, “Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır’ düsturu her zaman rehberimiz olmuştur. Ezan, Vatan, Bayrak, Devlet ve Millet gibi kutsal değerlerimiz de başımızı tacıdır. Neyse lafı fazla uzatmayalım; Allah’a şükür bizi bilen biliyor. “İştir kişinin ayinesi lafa bakılmaz.”

Şimdi gelelim yerel seçim gündemine.

Bu yazımızda geçen haftaki basın taramamız sırasında gözümüze çarpan ilginç 2 yorumu sizlerle paylaşmak istiyorum:

 'HZ. ÖMER KENDİNİ ELEŞTİREN SAHABEYİ SUSTURMADI'

Yeni Akit gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak, 9 Mart 2019 tarihli köşesinde şöyle diyor: “Hz. Ömer kendini eleştiren sahabeyi susturmadı. ‘Ömer yanıldığında onu düzelten kulunu yaratan Allah’a hamd ederim’ dedi. Ben yanılırsam ve eğer siz beni düzeltmezseniz, ben sizden şikâyetçi olurum. Ben nasıl eleştiriyorsam, siz de beni öyle eleştirebilirsiniz elbette. Nefsimi terbiye etme konusunda bana yardım edin. Ben yanılırsam beni uyarın ki, Allah’ın gazabına uğrayanlardan olmayayım. Madem her gün bir şeyler yazıyorum, başkalarını yanıltmanın vebali büyük olur. Beni düzeltin ki, ben de başkalarına zarar vermeyeyim. Her gün bir şeyler yazarken, aslında birçok yanlışlar da yapıyorumdur. Sizler de sakın ola ki kafanızı bana kiraya vermeyin. Gerçek benim yazdıklarımdan ibaret olmadığı gibi, bazı durumlarda aklımla vardığım sonuçlar konusunda tam benim tersim olan bir kanaate sahip olup, en az benim kadar doğru olabilirsiniz. Akledeceğiz, sabredeceğiz, istişare edeceğiz, şûra yapacağız. Her gün, günde 40 kez, ‘Bana hakkı hak, batılı batıl göster’ diyorsak elbette vardır bunun sebebi. İnsanları kendimize değil, Allah’a, Resulüne, kitaba çağıralım. Ne kibirlenerek başkalarına İlahlık ve Rablik taslayalım, ne de başkalarını, o kim olursa olsun, Allah’tan başka hiç kimseyi İlah ve Rab edinmeyelim.

— Dikkat edelim öyle haltlar yeniyor ki, eğer onları yapanlar ‘Bizden’ ise, ben o ‘bizden’ değilim. ‘Bizden’ görünen herkes ‘bizden’ değildir. Sakın ola, ‘Şeytan sizi Allah’la aldatmasın!'…”

****

Bir zamanlar Kanal 7 çatısı altında birlikte çalıştığımız Ahmet Hakan ise, 7 Mart 2019 tarihli Hürriyet’teki köşesinde; “Kemal Kılıçdaroğlu’nun başarı hikâyelerinden sadece beş taneciği” başlığı altında bakın şunlar yazdı:

“CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin belediye başkan adaylarını tespit ederken hep bir “başarı hikâyesi” aradığını söylemiş.

Başarı hikâyesi arayan bir siyasi liderin siyasi yaşamı, mutlaka başarı hikâyeleriyle dopdolu olmalıdır.

Bu hükümden yola çıkarak Kemal Kılıçdaroğlu’nun üstün başarı hikâyelerinden sadece beş taneciğini yazmakla yetiniyorum:

BİRİNCİ BAŞARI HİKÂYESİ: Ülkenin koşulları ne olursa olsun partisinin oyunu milim zıplatamadı ki az buz başarı değildir bu!

İKİNCİ BAŞARI HİKÂYESİ: Millet alternatife susamış olsa da... Adı asla akla gelmedi, gelmiyor ki bu muazzam bir başarıdır!

ÜÇÜNCÜ BAŞARI HİKÂYESİ: Her seçim yenilgisinde koltuğunu çok daha güçlü bir şekilde koruyabildi ki tarihte eşi benzeri yoktur!

DÖRDÜNCÜ BAŞARI HİKÂYESİ: Hiçbir seçim gecesini mutlu, umutlu ve gülümseyerek geçiremedi ki egale edilmesi güç bir rekordur bu!

BEŞİNCİ BAŞARI HİKÂYESİ: “Bu iktidarın alternatifi yok” cümlesini, bu milletin zihnine mıh gibi kazıdı ki bunu kendisinden başka kimse başaramazdı!..”

*****

DERVİŞ’E SORMUŞLAR: “En zor olan nedir?” diye. “Söz’dür” demiş. “Anlatması da zor, anlaması da.”

BİR ATASÖZÜ: Karınca kanatlanınca zevalini bulur.

BİR ŞİİR: "Bugün buldum bugün yerim, hak kerimdir yarına,

Zerrece tamahım yoktur şu dünyanın varına,

Rızkımı veren Hüda'dır kula minnet eylemem..." (Nesimi)

BİR REPLİK: Hepimizin derinlerde gizlediği yaraları vardır. (Zalim İstanbul / Yakında Kanal D'de.)

HAFTANIN SÖZÜ: Çözümde görev almayanlar problemin bir parçası olurlar. (Johann Wolfgang von Goethe)

Yeniden görüşmek dileği ile…