Puan cetvelinin altı kaynamaya başlayınca,

Sıcaklığı da yavaş yavaş yüzümüze vurmaya başladı

Bundan sonra her maç, çok daha zor olacak,

Lig daha da ısınacak, hatta alev topu gibi olacak,

Hakem, teşvik vs. gibi farklı rakiplerde çoğalacak,

Puan almak, çölde su bulmak,

İç sahada puan kaybetmek ise ligin dibindeki ölüm havuzuna,

Balıklama atlamayla eş değer olacak

****

Kaliteli ve kapasiteli bir takıma sahibiz,

Ama verimi düşük de bir takımız

Son 10 haftada sadece iki galibiyet almışız,

Hatırlayan var mı acaba…

Ligde kalmak amacı ile mi yola çıkmıştık?

Yoksa takımın iyi gittiğini düşünenler mi var?

Puan maçlarında kaliteli futbol beklemek hayal olabilir…

Ama sezon başından beri hayal dünyasına itilmiş değil miyiz?

Hayal ile gerçek arasında ki farkı görmek için

Acaba, önce uyanmak mı gerekir?

Ya da puan alamayarak bizim hayalimizin devam etmesine katkıda bulunan

Rakiplere teşekkür etmek mi gerekir?

****

Rakip, ligin üst sırasını kovalayan “Keçiörengücü”

Aslında, bundan sonra rakibin ismi hiç de önemli değil,

Maçın estetik, artistik puanının yanında,

Matematik durumuna da bakmak gerekir,

Futbolunda matematik işlemi de gol ile karşılık bulur,

Forvetini inkar eden bir orta saha ile,

Aynı özelliklere sahip üç ön libero ve Uğur Erdoğan ile oynadığın maçta,

Kilitlenmiş maçın kilidini açacak, çilingiri nasıl bulacaksın?

Hint kumaşı gibi değer gören bazı futbolcularda ısrar ne diye,

Takım, kendi kalesine, kendi yarım sahasına yaslanmış, demir atmış ….

Rakip kaleye o kadar uzakta oynuyor ki,

Taksi ile gitsen 50 ₺ yazar…

Rakip kaleci gole kadar topa değmedi, şut dahi atılmadı,

İki golün dışında başka pozisyon yok, rakibin ise çok…

Bu yüzden seyirci “futbol işkencesine” maruz kalıyor,

Hocanın seri dizisi “Zaaflar Sergisi” ni, seyreden seyircilerin bile isyan ettiği futbol,

Bazen küçük bir dokunuştan ibarettir,

Bazı “saha aksesuarlarını” değiştirmek gibi…

Yoksa seyirci teşhisi koyar ve mesajı da net verir,

“Rüzgârın yönünü değiştiremediğiniz yerde yelkenlerin yönünü değiştirmeniz gerekir”

****

Yine de skor olarak hakkımız olan maç, başrolü üstlenen hakem yüzünden dramatik bitti,

Kaliteli hakem edasıyla verdiği “abartılı uzatma süresi”, ise skora tesir etti,

Gol olunca, belki hata yaptığını oda fark etti, suçluluk hissetti,

Ancak telafi edilebilecek zaman da bitmişti,

Suçluydu, çünkü kurumuş alın terinin vicdanlarda yükü ağırdı,

Herkes tarafından bilinen bir de gerçek var dı, ki o da:

“Hiçbir suçlu kendi vicdanında beraat edemez” di.

Bu yüzden, hakem Kahramanmaraşspor’a borçlu gitti…

****