Son Halife Abdülmecid Efendi, 1944 yılının 23 Ağustos gününde sürgün yaşadığı Paris'te kalp krizi sonucu vefat etmişti. Ailesinin, Cumhurbaşkanı İsmet İnönü düzeyindeki çabalarına rağmen cenazesi Türkiye'ye kabul edilmedi. Cenazesi Türkiye'ye kabul edilmeyince, Paris Camii'de 10 yıl bekletildi ve Cami mütevelli heyetinin cenazeyi daha fazla tutamayacaklarını bildirmesi üzerine Medine'ye nakledilerek Bâki Mezarlığı'na defnedildi.

Abdülmecid Efendi 1868 yılında İstanbul'da doğdu. Sultan Abdülaziz'in ve Hayrandil Kadının oğlu Abdülmecid Efendi, Sultan Abdülhamid döneminde sarayda kapalı ve kontrol altında yaşadığı için güçlü bir öğrenim göremedi. Osmanlı hanedanının tek ressam üyesi ve döneminin Türk ressamları arasında yerini almıştır.

 Abdülmecid Osmanoğlu (II. Abdülmecid), son İslam Halifesiydi. 18 Kasım 1922'de, meclisteki oylamayla halife seçilmiş, hilafete son veren 431 numaralı kanunla da 3 Mart 1924 tarihinde görevi sona ermişti. Kanun, Osmanlı hanedanının yurt dışına çıkarılmasını da kapsıyordu. Bu nedenle Abdülmecid ve ailesi de diğer Osmanlı hanedanları gibi yurt dışına sürgüne gönderildi. Simplon Ekspresi'yle (Eski Şark Ekspresi) çıktıkları yolculuk, Abdülmecid ve yakınları için aslında yeni bir hayatın başlangıcı, sonu belli olmayan bir sürgündü..

Abdülmecid Efendi sürgünde de hanedan üyelerini bir arada tutmaya çalıştı. Cuma namazlarını Paris Camii'nde kılıyor ve şehzadelerin nikahını kendisi kıyıyordu. Çocukları ve torunlarının Fransa'dan ayrılarak Mısır'a gitmeleri üzerine hanımıyla beraber yalnız ve zor günler geçirdi.

Fransa'da bulunduğu dönemde de ülke sorunlarına eğilen Abdülmecid Efendinin Osmanlı padişahları ile ilgili bir risale yazdığı belirtiliyor. Murat Bardakçının bir yazısında bahsettiği fakat yayınlanmadığını belirttiği risalede Osmanlı'nın yıkılma gerekçelerinin başında içki geldiğini anlatır. Son Halife, risalesinde ‘Osmanlı Devletinin çöküşüne sebep olan dertlerin başında, içki gelir. İçki, dinen de yasaklanmıştır ve haramdır. Halife çocuğu olan şehzadeler bunu asla unutamazlar ve unuttukları takdirde hem ilahi emirlere karşı gelmiş, hem de millete ve Osmanlı Hanedanı'na verilmiş olan hilafet ile saltanata ihanet etmiş olurlar’ diyerek Osmanlının yıkılışını içkiye bağlamıştır.