Sohbetimize doyum olmuyor maşallah!

İki Öğrenci. İki dost, arkadaş, aynı okulda aynı sınıfta. Otobüste yolculuk anında. Yan yana. O parmaklar ki ne maharetliler öyle. Tek parmak ile telefon kilidini açmak, ayna anda birkaç kişi ile yazışabilmek, ve hatta aynı anda sosyal medyayı kontrol etmek. Diğer arkadaşı; oda aynen.

Ama siz, 24 saatden beri görüşmüyorsunuz. Hiç mi konuşacak konununuz birikmedi? Hani biz, arkadaşlarımız ile konuşmaya doyamazdık.

Dost meclislerinde, misafirlikte… Hani iyi ki seçimler var, siyaset var. Evet birde maç var. Futbol var. Yoksa misafirlikler de sanal olacak. Ev sahibi ile misafir, karşılıklı yazışacak.

Kahvede pazarda, evde…

Evet her yerde, sohbetimize doyum olmuyor maşallah!

İki lafın sonu çalan telefon, iki lafın sonu mesaj bildirim sesi. Telefona yönelen eller. Birde tetikleme gibi bir huyu da var mübarekin. Birisi elini telefona atar atmaz, diğeri, sonra diğeri. Bir süre sonra herkesin elinde telefon. Whatshap, Twiter, Messenger, Facebook ve daha neler neler. Konuşulan hiç bir konu son bulmuyor. Hiç bir konunun sonu gelmiyor. Mutlaka bir telefon ile kesiliyor muhabbet. Sonra;

Eee nerde kalmıştık... Cazibesini yitirip bilahare ertelenen konular.

Artık karşımızda bulunan insanlarla, ses, mimik ve vücut dili ile kurduğumuz diyolg yerine, sanal ortamı tercih eder noktaya geldik. Oysa belleğimize yalnız ses ve yazılarından oluşturduğumuz insan profili, yanılsamalardan oluşur çoğu kez. İnsanları tanımak için aynı ortamda nefes almak gerek. Konuşurken sesini duymak, sesinin titreşimlerini hissetmek gerek.Birşeyler anlatırken gözlerinin içine bakmak gerek.

Samimiyet kelimesinin tam karşılığı da budur. Samimiyet binlerce mesajdan yada onlarca tebessüm sliminden de anlaşılmaz. Gözlerin en derinliklerindedir. Samimiyet hissedilir.

Çay karıştırmasına bakmak gerek insanın. Kahveyi kaç şekerli içtiğine bakmak gerek. Öfkelenince gözlerini çatması, mutlu olunca gözlerindeki ışığına bakmak gerek mesela, kendisinden başka dünyalar da aydınlatıyor mu diye.

Sanal alemin sunduğu, yavaş yavaş insanları içine çektiği sanal dünya… Binlerce milyonlarca insanın bulunduğu, kimsenin yalnız olmadığı o koca dünyanın nihai sunumu; aslında kocaman bir yalnızlık değil mi?

İletişim için geliştirilen teknolojinin iletişim düşmanı haline gelmesi ne kadar ilginç… Değil mi?

Hani futbol ve siyasette olmasa;

Sohbetimize doyum olmuyor maşallah.