Daha ağzı süt kokan 11 aylık bir bebek ve annesinin canına kıyacak kadar ahin bir örgüt PKK. Nasıl üzüldük, nasıl öfke kustuk bu hain saldırıya. Allahtan rahmet diliyorum bu iki şehidimize.

PKK’nın hamiliğini yapan HDP ile ortak olacak kadar koltuk davasına düşmüş Saadet Partisi ve Chp’yi yazmak istiyorum bu hafta. Sırf Recep Tayyip Erdoğan gitsin diye ülkeyi kan gölüne çeviren çoluk çocuk demeden katleden, binlerce şehidin kanı ellerine bulaşmış bir terör örgütünün siyasi uzantısı ile elele tutuşmak nasıl bir vatanseverliktir. Vicdanları nasıl rahat ediyor ve hala o koltuklarda nasıl oturuyorlar. Kimseyi özgür bir şekilde kullandıkları oylar için eleştiremeyiz tabi ki. Ama genelde aydın, okumuş bir kesimin desteklediği CHP’nin bu aydın seçmenleri bu dengesizliği görmüyorlar mı? Vatanın bölünmesi ve her türlü kaos ortamının yaratılması için uğraşan silahlı bir terör örgütüyle elele bir seçime girilmesinin doğru olmadığını anlamıyorlar mı? Ülkeyi kan gölüne çeviririz diye tehditler savuran, hapisteki şahıs için methiyeler dizen bir haini ne mantıkla destekliyorlar ve onun için “iyi bir insandır, boş yere hapiste tutuluyor “ diyebiliyorlar. Bu anlam veremediğim bir açı. Diğer açıya gelecek olursak; CHP’nin 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adayı malum Muharrem İnce idi. Partinin büyük bir sükse ile tanıttığı, daha önce muhalif yaklaşımlarla parti başkanı ile ters düştüğü bilinen bir isim Muharrem İnce. Kılıçtaroğlu İnce’yi aday gösterirken; kazanırsa da kazanırım, kaybederse de kazanırım mantığıyla aday göstermiş gibi göründü ilk başta. Ama oy oranını 8 ‘lik bir artışla artıran İnce’nin seçim sonuçları açıklandıktan sonra daha 24 saat geçmeden kendi koltuğuna tekrar aday olabileceğini hesaplamadı sanırım. Merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in dediği gibi siyasette bir şeylerin kesinleşmesi için 24 saat uzun bir süre. Basından takip ettiğimiz Olağan Üstü Kurultay için gerekli imzalar toplanmaya çalışılırken artık muhalefetle mevcut yönetim arasındaki savaş gün gibi ortaya çıktı. Sanırım Kılıçtaroğlu’nun planı ters tepmek üzere. İşin ilginç yanı, seçim süresince “sizden biri, halktan biri, partiler üstü bir aday” tarzında tanıtımlarla eğer seçilseydi ülkeyi yönetme basiretinde olduğunu düşündükleri İnce’yi, partiyi yönetmeye yetkin bulmayan CHP’nin mantığını anlamak mümkün değil. Basında her gün muhalefetle, mevcut yönetim arasında saygı sınırlarını aşan tartışmalar paylaşılıyor. Ve mevcut yönetim biz ne yapıyoruz demeden daha 24 Haziran seçimlerinde Türkiye’nin yönetimine aday gösterdikleri adaylarının basiretsizliğinden, partiyi yönetemeyeceğinden bahsederek, kendileri ile nasıl çeliştiklerinin farkında bile değiller. Önümüzdeki günler neler olacağını göreceğiz. Saygılarımla…