Parti binasında yönetimiyle birlikte bir basın toplantısı düzenleyen Hasan Kızıldağ, “Ne olduysa 8 yıllık feryadımızı duymayanlar, bugüne kadar Muhsin Yazıcıoğlu’nu akıllarının ucundan bile geçirmeyenler Muhsin Yazıcıoğlu’nu hatırlar oldular” diyerek sitemde bulundu. Muhsin Yazıcıoğlu’nun bir referandum sürecinde hatırlamasın da ki amacın Yazıcıoğlu’nun itibarının kullanılarak kendi lehlerinde siyasi bir ranta çevirmek olduğuna vurgu yapan Kızıldağ, Muhsin Yazıcıoğlu’nun hep ülkenin kaotik ve sıkıntılı süreçlerinde hatırlandığına dikkat çekti.

MESELENİN SEÇİM BOYUTUNDA DEĞİLİM’

Meselenin seçim durumunda olmadığını söyleyen Kızıldağ, “Daha önceleri de her platformda dile getirmiştim. Aziz milletimizin derdini davasını iktidar yapmanın mücadelesini vermekteyken alçakça bir suikast sonucu şehit edilen Muhsin Yazıcıoğlu; sağlığında bile hep ülkenin kaotik ve sıkıntılı süreçlerinde hatırlandı. Fakat ne hikmetse hiç seçim sandıklarında hatırlanmadı. Hatta partisinin ne zaman bir sıçrama yapacağı fark edildiğinde, önüne bir takım engeller konularak, bir takım iftiralar atılarak engellenmeye çalışıldı. Ben meselenin seçim boyutunda değilim ama bunları söylemek durumundayım” diye konuştu.

8 YILDIR DESTEK GÖRMEDİK’

8 yıldan bu yana hiçbir destek görmediklerini belirten Kızıldağ açıklamasına şöyle devam etti: “Hatırlarsınız Muhsin Yazıcıoğlu’na yapılan alçakça suikastın meydana geldiği 25 Mart 2009 yılından bu yana ailesi, arkadaşları ve Büyük Birlik Partisi olarak bir hukuk mücadelesi vermekteyiz. Bu hadisenin üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen ne kamuoyundan, ne devlet yetkililerinden, ne hükümet kanadından, hatta ne de medya kuruluşlarından hiç bir destek görmedik. Ancak ne olduysa 8 yıllık feryadımızı duymayanlar, bugüne kadar Muhsin Yazıcıoğlu’nu akıllarının ucundan bile geçirmeyenler Muhsin Yazıcıoğlu’nu hatırlar oldular. Daha da ileri giderek katillerinin bulunduğunu, kapanan dosyasının yeniden açıldığını ve suikastla ilişiği olanların tutuklandığı yönündeki yalan yanlış bilgilerle topluma lanse etmeye çalışmaktadırlar.  

AÇIKLAMA YAPMAK ZORUNDA KALDIK’

Hal böyle olunca meselenin esas yönleriyle ilgili daha önce de defalarca kamuoyunu bilgilendirdiğimiz halde, bir kere daha hem bu yalan yanlış haberleri yapanların yalanlarını ifşa etmek, hem de kamuoyunu doğru bilgilendirmek adına açıklama yapma zorunluluğu duyduk. Bakınız suikastın olduğu 25 Mart 2009 yılından başlayarak günümüze kadar, yani 8 yıldır ‘bu suikast vuzuha kavuşsun’ diye Büyük Birlik Partisi camiası olarak bir mücadele vermekteyiz. Dolayısıyla soruşturma ilk önce Malatya özel yetkili mahkemesi tarafından görülmeye başlandı. Bu süre zarfında avukatlarımızın, Yazıcıoğlu ailesinin, suikastte şehit olan diğer arkadaşlarımızın ailelerinin ve partimizin gayretleriyle mahkemeye sunulan bilgi ve belgeler doğrultusunda 7 kişi tutuklanarak cezaevine konuldu. Bunların içerisinde helikopterde önemli parçaları söken askerlerde vardı. Fakat bunlar daha sonra hükümetin çıkarmış olduğu 3.yargı paketiyle serbest bırakıldı. Akabinde özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasıyla dosya olay mahalli olması hasebiyle Kahramanmaraş Cumhuriyet savcılığına intikal ettirildi ve dava Kahramanmaraş’ta görülmeye başlandı. Yargılama devam ederken 2014 yılında dosyaya takipsizlik kararı verildi. Yine partimizin ve avukatlarımızın girişimleriyle Gaziantep Bölge İdare Mahkemesine yapılan itirazla dosyanın yeniden açılması sağlandı. Ancak kısa süreli bir yargılama sürecinden sonra dosya tekrar takipsizlikle neticelendirildi. Tabi bizden pes etmek beklenirken avukatlarımız ve partimizin çalışmalarıyla 13 Temmuz yani 15 Temmuz hain darbe girişiminden 2 gün önce takipsizliğe itiraz edildi ve hala bu takipsizlik kaldırılmış değil. Bugün itibariyle meselenin özüne girmek istediğimizde ise hatırlarsınız 15 Temmuz hain darbe girişiminde başçavuş Aydın Özsıcak ve yarbay Davut Uçum isimli şahısların cumhurbaşkanının kaldığı otele baskın yapanların arasından çıktığını gördük ve bu şahıslar helikopterdeki parçaları söken şahıslar olduğundan hem FETÖ bağlantısı hem de Yazıcıoğlu suikastının üzerine gidilmesi için avukatlarımız marifetiyle bir soruşturma talebinde bulunuldu. Talebimiz karşısında bu şahıslara sadece basit hırsızlık suçundan yeniden Göksun Cumhuriyet Savcılığınca dava açıldı. Yani ne ana dosya üzerindeki takipsizlik kaldırıldı, ne de Muhsin Yazıcıoğlu ile ilgili bir tek tutuklu kişi yok. Durum böyleyken  bazı medya kuruluşlarının böyle yalan yanlış haberler yapması hem bizleri düşündürmekte, hem de ziyadesiyle üzmektedir.

TARİH VE SÜREÇ AÇISINDAN MANİDAR

Hatta bugüne kadar Muhsin Yazıcıoğlu’nun ismini bile ağızlarına almayanların bugün anmalarını tarih ve süreç açısından manidar buluyoruz. Dolayısıyla Muhsin Yazıcıoğlu’nu bir referandum sürecinde hatırlamalarını Muhsin Başkanımızın kredisini ve itibarını kendi lehlerine bir siyasi ranta dönüştürme gayreti olarak görüyoruz. Çünkü içerisinde 132 şüphelinin olduğu dosyanın muhtevasının gerçek yönleriyle milletimize aktarılması gizlenmektedir. Milletimize  (efendim FETÖ devletin kurumlarını ele geçirmiş, o yüzden suikastı açıklığa kavuşturamadık) fısıltıları yayıyorlar. Bu düşünceyi topu taça atmak olarak görüyoruz. Sormaz mıyız (Yazıcıoğlu bulundu hastanemize geliyor) diyerek arama-kurtarmayı sabote eden Kayseri valisini biz mi Danıştay üyeliğine atadık? Dosyaya takipsizlik kararı veren savcıyı biz mi Elazığ cumhuriyet başsavcısı yaptık? Arama-kurtarmada ihmali olan Kayseri emniyet müdürünü biz mi organize suçlar daire başkanlığına getirdik? Dosyada ismi şüphelilerin arasında bulunan dönemin adana jandarma bölge komutanını biz mi 15 Temmuz darbe girişiminden sonra jandarma genel komutan yardımcısı yaptık? Eğer bunları devleti yönetenlerin dışında birisi yapmışsa bunlar neden hâlâ 15 Temmuz hain darbe girişimi sürecinden sonra da görevdeler? O yüzden kimsenin aklımızla alay etmesine müsaade etmeyiz.
‘YAZICIOĞLU ÜZERİNDEN PRİM YAPILMASIN’

Hele hele Muhsin Yazıcıoğlu üzerinden hiç kimsenin prim elde etmesine asla izin vermeyiz.2009 yıllarında (bunu Ergenekon yaptı) diyenler şimdi başka şeyler söylüyorlar. Böylesi ucuz bir tutumun içerisine girmeyi ahlâksızlık ve namussuzluk olarak değerlendiriyoruz. Aslolan bu alçak suikastı fetösü, metösü, retösü her kim yapmışsa bir an önce açıklığa kavuşturulmasıdır. Açıkça belirteyim ki bu meselenin içinde Hasan Kızıldağ bile varsa ortaya çıkartılmalıdır. Dolayısıyla Muhsin Yazıcıoğlu’nun Alperenleri olarak suikastının en ince ayrıntısına kadar açıklığa kavuşması için sonuna kadar mücadelemiz devam edecektir. Muhsin Yazıcıoğlu’na yapılan bu alçakça suikast Türk Milletinin ta kendisine yapılmıştır. Muhsin Yazıcıoğlu’nun bu meselesini 8 yıldır açıklığa kavuşturamayan Devlet ve hükümet iradesi Yazıcıoğlu ailesine ve arkadaşlarına değil, Büyük Türk milletine saygısızlık yapmışlardır.”

Haber: Burhan Karagöz

Editör: Mahmut Beyaz