Milletvekilliği için aday listelerinin açıklanmasından bu yana büyük bir özveri, azim, istek ve arzuyla çalışan, mesai farkı gözetmeksizin gece gündüz saha çalışmalarına devam eden MHP Kahramanmaraş Milletvekili Adayları, seçime sayılı günler kala çalışmalarını sürdürüyor. Kent genelindeki tüm gönüllere dokunmak için yola çıkan ve bu uğurda önce vatanı, milleti sonrada partisi ile kendisi için destek isteyen MHP Milletvekili Adayları, Kahramanmaraşlı vatandaşlardan tam not alıyor. Bu kapsamda MHP Genel Başkan Yardımcısı  ve Milletvekili adayı Sefer Aycan, Milletvekili Adayı Zuhal Karakoç Dora ve Fatih Mehmet Ceyhan, Onikişubat İlçesi’nde bulunan Zekeriyaköy Sitesi Sakinleriyle bir araya geldi. Site sakinlerine 24 Haziran’ın önemini anlatan milletvekili adayları, seçimde partilerine destek istedi. Site içerisinde vatandaşlara hitap eden MHP Genel Başkan Yardımcısı Sefer Aycan, eğitimden sağlığa, siyasetten kültüre birçok konuda önemli açıklamalarda bulundu. Milletvekili Adayı Zuhal Karakoç Dora ve Fatih Mehmet Ceyhan’da birer konuşma yaptı.

“TERÖR ÇAĞRISI YAPAN KİŞİNİN CUMHURBAŞKANI ADAYI OLMAMASI LAZIMDI”
Aycan, yaptığı konuşmada şu ifadelere yer verdi: “Selahattin Demirtaş hala hüküm almamış bulunuyor. Bu yargıda ki gecikmenin sebebini sorgulamak lazım. Bu adamın suçu sabit iken neden hala hüküm giymedi? Yargılaması hala devam ediyor, bu yüzden tutuklu gözüküyor resmen bir suçlu veya kayıtlı bir sabıkası olmadığı için Cumhurbaşkanı adayı olmasına bir engel yok. Yargılanmış veya hüküm almış olsaydı Cumhurbaşkanı adayı olamayacaktı. Belki bununla ilgili bir düzenleme yapılması gerekebilir. Devlete karşı işlenen suçlarda, terör örgütü ile ilgili işlenen suçlarda tutuklulukları da bu kapsama alıp belki aday olması engellenebilirdi ama böyle bir düzenleme olmadığı için mevzuat buna izin verdiği için aday olabiliyor. Biraz evvel bana Cumhurbaşkanı adayı tutuklu mu olur diyorlar ama esas orda sorulması gereken soru şu Devlete karşı suç işlemiş, Terör örgütünü desteklemiş, insanları sokağa dökmüş, terör çağrısı yapmış bir kişinin Cumhurbaşkanı adayı olmasını da engellememiz lazımdı. Burada bir hukuki açık var.

“İTTİFAK İÇİN BİR PAZARLIK MESELESİ YAPMADIK”
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak herhangi bir ittifak çalışmasına başlarken seçim süreci olmadan, bu süreç başlamadan biz bunu yaptık. Bunu yaparken bir pazarlık meselesi yapmadık, alışveriş içerisinde bulunmadık. Biz sadece ülkemizin içinde bulunduğu durumu düşünerek böyle bir karar verdik ve bunu kişi meselesi olarak düşünmedik biz sadece Milletimizin bekasını düşünerek Milli birliğimiz ve beraberliğimiz için bugünkü şartlarda böyle olması gerektiğine inandığımız için böyle bir ittifakı oluşturduk. Bu Milliyetçi Hareket Partisinin duruşudur ve biz terör konusunda eğer bu şekilde devam ederse destekleyeceğimizi de söyledik. Bildiğiniz gibi daha önce ‘’çözüm süreci’’ dedikleri saçma bir politikanın peşindelerdi biz de zaten buna çok karşıydık 2015 yılında en önemli şartlarımızdan biriydi. Şunu diyebilirsiniz eskiden niye böyle değildi de şimdi böyle o zaman Adalet ve Kalkınma partisi çözüm süreci diye bizim ihanet olarak gördüğümüz süreci sürdürüyordu biz de bu süreci bitirmelerini istedik bütün görüşmelerimizde bunu vurguladık, hatırlarsanız dört şartımız vardı o zamanlar bunlardan biri çözüm sürecinin bitirilmesiydi. Daha sonra Adalet ve Kalkınma Partisi çözüm sürecini bitirdi ve orda da bir takım kişiler bedel ödedi. Aslında bu çözüm süreci tümüyle sorgulanması gereken bir konu.

“TERÖR KONUSUNDA DESTEKLERİMİZ DEVAM EDECEK”
Biz terörle mücadele konusunu destekliyoruz. Biz ne dedik yıllarca kandile girilsin, kandil yıkılsın dedik ve yurt içinde ki bütün terör odaklarına müdahale edildi ve bu sağlandığı için biz buna destek veriyoruz. Yoksa biz bir koalisyon ortağı değiliz beraber bir hükümet olmadık, hala muhalefet partisiyiz ama terör ve dış politika konusunda desteklerimizi sürdürüyoruz ve sürdürmeye devam edeceğiz. Burada bizim şahsi bir beklentimiz yok tabi Adalet ve Kalkınma Partisi buna ne kadar uyuyor derseniz mesela bizden gelen taleplere sıcak bakılmama konusu bizde bundan rahatsızız bunu asla bizim isteklerimizin yerine getirilmesi veya bizim politikalarımızın da uygulanması anlamında beklemiyoruz. Yapabilirlerdi ama yapmıyorlar, bizim görüşlerimizin de dikkate alınmasını isteriz çünkü biz hiçbir zaman bireysel çıkarlarımız veya menfaatlerimiz için böyle bir politika gütmüyoruz. Ne söylüyorsak ülkemizin çıkarları için söylüyoruz. Öyle ufak konularda ayrı düşmenin veya tartışmanın da alemi yok.

“KABİNEDE YER ALIRSAK, POLİTİKALARIMIZI GERÇEKLEŞTİRİRİZ”
Bunun bir beka sorunu ve Milli birlik mevzusu olduğunu bildiğimiz için olaya böyle bakıyoruz. Bundan sonra ne olur biz bunun için çok hissiyatlı konuşuyoruz, burada sizlere bir söz hatırlamak istiyorum Sayın Cumhurbaşkanı ‘’Yeni kurulacak Hükümet’te, Bakanlar kurulun da MHP’li kardeşlerimiz de yer alabilir’’ dedi. Bunu Cumhurbaşkanı’nın bir sözü olarak kabul ediyorum. Seçimden sonra buna uygun bir kabine oluşturur. Biz bu zamana kadar sadece ülkemizin bekası için milli birlik ve beraberliğimiz olması gerektiğine inandığımız için bazı konularda destek verdik ve Cumhur ittifakı oluşturduk. Yeni kurulacak hükûmet tabi ki Cumhurbaşkanı’nın oluşturacağı bir hükûmet, bu hükûmette Milliyetçi Hareket Partisi kadrolarından kişilere de kabine de yer verirse o zaman söylediklerimizi ve politikalarımızı gerçekleştirmek için bir fırsat olacak. Yoksa mecliste bunu biz dile getireceğiz orda da etkili olabilmemiz için sayımızın fazla olması lazım, güçlü olmamız lazım. Elbette sayın genel Başkanımızın söyledikleri itibar görüyor, genel konularda dikkate alınıyor ama ayrıntı konularda özellikle de sağlık, eğitim ve ekonomi politikasın etkili olmak, bununla ilgili düzenlemeleri yapmak veya Milliyetçi kadroların göreve getirilmesi konusunda da elbette yapabileceklerimizi yapabilmek için hükûmet içerisinde yer almamız lazım ama Sayın Cumhurbaşkanı’nın sözünü biz dikkate alıyoruz, önemsiyoruz. Yarın bu sözlere uymazsa, dikkate almazsa o zaman elbette ona da söyleyecek sözü olacaktır bu Milletin. Biz o zaman da Meclis içerisinde siyaset yaparız, bu taleplerinizi orada anlatır, dile getirir ve çözüm üretmeye çalışırız. Sayımız itibariyle de yetkinliğimizi orada gösteririz. Şuan 35 Milletvekilimiz var, 40 Vekil seçilmiştik ama 5 arkadaşımız ayrıldı. Bu 35 olan vekil sayımızı en azından 135 yaptığımızda etkimiz farklı olacaktır diye düşünüyorum.

“MAALESEF BİR ÜNİVERSİTE ŞEHRİ OLAMADIK”
Üniversite konularında çok ciddi sıkıntılar var, eğitim politikalarında çok ciddi sıkıntıları var Adalet ve Kalkınma Partisinin,  kendileri de bunu söylüyor en başarısız oldukları konu ve başarısız olduklarını da kabul ediyorlar. Bunlar benim sözüm değil kendilerinin sözü. 16 yılda 15 defa program değiştirdiler ve bu eğitimde tutarsızlık anlamına geliyor. Ben bildiğiniz üzere üniversitede öğretim üyesiyim yıllardır bu işi yapıyorum ömrüm Üniversitelerde geçti. Şuan Parti’de de, parti içi eğitim ve siyaset okulundan sorumluyum. Eğitim ile ilgili çok tartışılacak şeyler var, yanlışlar var. Yükseköğretim konusunda ki politikalarını çok doğru bulmuyoruz. Üniversitelerin bugünkü hali içler acısı olarak değerlendiriyorum. Kahramanmaraş’ın Üniversitesi daha felaket durumda asla bu şehre layık durumda değil. Temsil yeteneği çok gerilerde kaldı maalesef bir Üniversite şehri olamadık. Üniversite şehrimize hiçbir şey vermiyor, tarımda bir şey vermiyor ekonomide, kültürde bir şey vermiyor. Kendi iç meseleleri ile uğraşan hatta mevcut iç kadrolarını eriten ve mevcut kadrolarını tasfiye eden, hastanesi batmış durumda olan bir Üniversite var Kahramanmaraş’ta. Rektör seçerken liyakata ve kariyere dikkat edilmediğini düşünüyorum, benden olsun da ne olursa olsun gibi yaklaşımları doğru bulmuyorum.

REKTÖRLER YILLARCA PENSİLVANYA’YA GİDENLERDEN ATANDI”
Yıllarca maalesef Pensilvanya’ya gidenlerden rektör atadırlar ve bu atadıkları rektörler bir fayda getirmedi. Birçok öğretim üyesi rektör olmak için yazın Pensilvanya’da el etek öptüler ve orada ki kişiler bir şekilde rektör oldu ama bu tür atanan rektörlerin hiçbiri fayda getirmedi. Bende Gazi Üniversitesi’nin bir öğretim üyesi olarak söylüyorum iki dönemdir seçilmedikleri halde 5. Sıradan rektör atandılar. Sonra da olan şu, Gazi Üniversitesi rektörü hala tutuklu yargılanıyor. Bunun sorumlusu da onlar sonuçta bu rektörleri ben atamadım. Atadıkları rektörler Üniversiteleri hiçbir şekilde ileriye götürmediler. Biliyorum ki zarar verdiler, masa başında Doçent ve Profesör oldu bu insanlar. Genç arkadaşlarımı, üniversite kapılarında bekleyen insanları üzecek bir şey söyleyeyim; ben YÖK’te, Üniversiteler arası komisyonlarda ve ÖSYM’de de görev aldım ve sınav komisyonundaydım. Türk milletine sorsanız deseniz ki hangi kuruma çok güvenirsiniz diye, iki kuruma çok güveniriz derler bunlardan biri Genel Kurmay ikincisi ÖSYM’ye çok güvenirdi. Bütün sınavları biz ÖSYM’ye devrettik. Ben ÖSYM’de sınav komisyonunda görev aldım oranın ne kadar titiz olduğunu bilirim. İçeriye girerken biz cep telefonlarımızı bırakırdık sorular orada hazırlanır ve müsveddeleri de yırtılır, yakılır. Şimdi ÖSYM öyle bir hale gelmiş ki yaptığı bütün sınavlar şaibeli. ÖSYM’ye hile kattılar ve buna bütün sınavlar dâhil. Bu şekilde yaparak insanlar memur oldu, kurumlara yerleştirildi üniversitelere yerleştirildi bunların günahları boynuna.

“EĞİTİM POLİTİKASINDA CİDDİ BİR DEĞİŞİKLİK YAPILMASI GEREKİYOR”
YÖK başkanı çocuk kandırır gibi diyor ki kapı pencere açıkmış, sıcakmış o sırada soru okunuyormuş sorular okunurken de dinlemeye takılmış öyle çıkmış. Böylesine komik ve acayip açıklamalara girmeye gerek yok. Yükseltmelerde, atamalarda, sınavlarda neler olduğunu biliyoruz, haksızlıkları biliyoruz, bütçe konusunda yaşananları biliyoruz ve o yüzden de eğitim politikasında ciddi bir değişiklik yapılması gerekiyor. Eğitimin temel ilkelerini bile mahvettik Anayasamız da Türk Milliyetçiliği ilkeleri ile Üniversite eğitiminin düzenlenmesi gerektiğini söyleyen taslak vardır ama bunlar onları bile değiştirdiler ilkemiz kalmadı neye göre eğitim yapıyoruz. Sürekli müfredat değişiyor ne için eğitim yaptığımız bile belirsiz hale geldi. Bundan dolayı eğitim konusu apayrı bir başlık, konuşacak çok şey var ve en yanlış politikalarından biri bu bunu ben söylemiyorum Sayın Cumhurbaşkanı da bunu söylüyor. Tümüyle bu sistemin değiştirilmesinden yanayız, kademeli olarak Üniversite sınavını kaldırmak lazım ama bu bir günde olacak bir şey değil yeniden düzenlemek, puanlamak lazım. Bunu bugün karma karışık hale getirdiler, mesela düz liselerin yerine meslek okullarını arttırmamız lazım.

“TEMEL POLİTİKALARIMIZ MESLEK LİSELERİNİN ARTTIRILMASI”
Lise düzeyindeki okullara baktığınız zaman meslek okulları, Üniversiteye hazırlayan liselerle mesleğe hazırlayan meslek liselerinin çok büyük denge oluşturması lazım. Meslek liselerinin tüm liselerin yüzde 70’lik bir kısmını düz liseler ise yüzde 30’luk bir kısmını oluşturması lazım. Şuan bu durumun tam tersi oldu. İmam Hatip Liseleri için bir şey söylemiyorum ama bu liseler İmam veya Hatip hazırlayan liseler değil, düze liselerin yerini aldı. Bu çocuklar imamlık yapmayacaksa okullarda din ile ilgili düzenlemeleri yapmak lazım, bu çocukları zorla imam hatiplere göndererek din eğitimi aldıramazsınız. Bunlarla ilgili ciddi sorunlar var. Bizim temel politikalarımız meslek liselerinin arttırılması, Üniversite sınavlarının kaldırılıp kademeli bir şekilde puanlanarak alım yapılması gibi ilkelerimiz var. Eğitim de ilkesel baz da düzenlemeler yapmaya ihtiyacımız var.”

“LİDERİMİZ BİR DEVLET ADAMI DURUŞU SERGİLİYOR”
Zuhal Dora Karakoç ise şunları kaydetti: “Bizim 1999 yılında ki seçim beyannamemizdeki yer alan o listede tek bir kelimesi bile farklı olmayan birebir aynısı teşkilatın yeni bir haber olarak gündemlerine aldılar. Liderimiz Devlet Bahçeli’yi yeniden 19 yıl yeniden takip etiklerini bir kez daha kendi ağızlarıyla ifade etmiş oldular. Bunun haricinde liderimizin Türkiye söz konusu olduğu zaman ne kadar basiret ve veraset sahibi bir genel başkan olduğunu bir siyasetçi gibi değil bir devlet adamı gibi nasıl duruş sergilediğini hepimiz pek çok örneğini yaşadık. Ben birkaç örneğini daha vermek istiyorum. Biliyorsunuz bizler 2009 yılında Pennsylvania tehdidine dikkat çekiyorduk. Gençlerimizin onun tuzağına düşmemesi konusunda uyarılar da bulunuyorduk. Bizler biliyorsunuz bir çözüm süreci oldu Türkiye’de. Fakat bunu biz çözümsüzlük sarmalı olduğunu hakimmiizin, savcımızın önünü ilikleyerek Habur’dan sırtında silah taşıyarak teröristlere alkışlarla karşılamasına karşı çıkmıştık.  Ve 6 yıl sonra bizim dediğimize gelindi. Bunlardan da hepiniz haberdarsınız. Ardından Suriye krizi baş gösterdi. Bütün Suriyelilere bir koşul aramaksızın kimliklerine bakmaksızın pek çoğunun kimlikleri yoktu. Pasaportları şöyle bırakıyoruz, kimlikleri yoktu. Sadece ve sadece beyanı esas alarak biz kabul etik onları, kapılarımızı açtık sorgusuz sualsiz ve şuan 4 milyona yakın Suriyeli misafirimizi Türkiye’mizde ev sahipliği yapıyoruz.

“AFRİN’E DEVLET BAHÇELİ SÖYLEMİNDEN 5 YIL SONRA GİRDİK”
Biz ebetteki Suriyeleriler ev sahibi yapmayalım demedik. Yanı başımızda bir savaş vardı. Bizler Osmanlının torunlarıyız. Biliyorsunuz Osmanlı devletinde yaralı göçmen kuşlar için bile vakıf kurulmuş bir Osmanlım medeniyetinin torunlarıyız. Ebetteki böyle bir faciaya sessiz kalamazdık. Fakat şuan 8.yılındayız ve bu misafirliğin tadında bırakmanın zamanının geldiğinin düşünüyoruz milliyetçi hareket partisi olarak Suriyeli misafirlerimizi vatanlarına kavuşturmanın zamanı geldiğini düşünüyoruz. Fakat 2012 yılında bu kriz patlak verdiğinden hemen sonra Liderimiz Devlet Bahçeli şöyle bir uyarılarda bulundu, Suriye krizi Suriye’de çözülür, Suriye topraklarında çözülür. Bunun için kandile kadar güvenli bir hilal bölgesi çizilmeli ve Suriyeliler kendi topraklarında muhafaza edilerek barış bu şekilde sağlanmalı. Türkiye ancak bu şekilde barışın tesisi için rol almalı şeklinde uyarılarda bulunulmuştu. Afrin’e Devlet Bahçeli söyleminden 5 yıl sonra girdik. Kandilden 6 yılımızda bahsediyoruz.  Ve bizler bugün diyoruz ki bu davaya gönül vermiş insanlar olarak devlet bahçeliye yıllardır çizgisinden ayrılmayan fertleri olarak bizler diyoruz ki, liderimizin arkasındaydık onun bu anlamda ki siyasi konularda ki söz konusu Türkiye, söz konusu bayrak, söz konusu millet olduğunda elini değil gövdesini nasıl taşın altına koyduğunu bilen mensupları olarak bizler her zaman onun arkasında, onun kadar duruş sergilemeye çalıştık gücümüzün yettiğince. Fakat bunun zaman zaman anlaşılmadığı, aynı şekilde karşılık bulmadığını görmek bizleri zaman zaman ebetteki üzdü.

“İTTİFAKIN TOHUMLARI YENİKAPI’DA ATILDI”
Çünkü yıllar kaybettik. Yıllar bize çok pahalıya mal oldu. Çok fazla şehit verdik. Çok fazla mağdur oluştu biliyorsunuz. Ve şimdi cumhur ittifakı gündemde. Yenikapı mitingi yani Türk milletimin dünyaya seslenişi olan yeni kapı mitingiyle beraber bunun tohumları atıldı. Ve biz yine liderimizin öncülünde Cumhur ittifakında Recep Tayyip Erdoğan adayımız olarak çıkardık. Normal şartlar altında hangi siyasi lider kendi başına çıkıp bir makamı bir partiyi mevkii partisi adına temsil etmek istemez. Fakat Devlet Bahçeli her zaman için önce devletin ve milletin sonra parti diyen kişiliğiyle bir kez daha duruşunu ve farkını ortaya koydu. Ve şuan içerden ve dışardan terör örgütleriyle bu denli kuşatılmışken ihtiyacımız olan şey birlik beraberlik ve kardeşliktir. Vatan sevdasıyla yollara düştü ve bu ittifakın kurulmasına vesile oldu. Şimdi böyle bir siyasi hareketin bir lideri. Şuan ki siyasi tabloya baktığımız zaman HDP gibi askerimize kurşun sıkan bir siyasi partinin 80 milletvekiliyle temsil ediliyorken şuan mecliste Milliyetçi hareket Partisi gibi bu şekilde verasetiyle hep ön plana çıkmış hep bayrağım hep devletim hep milletim demiş bir liderin sadece 35 vekille temsil ediliyor olması millet olarak bizim düşünmemiz gereken bir konu.

“MHP’NİN ARTIK YIL KAYBETMEYE GÜCÜ YOK”
Oturup ellerimizi vicdanımıza koyup biraz siyasi bir muhasebe, biraz vatan muhasebesi yaparak hepimizin düşünmesi gereken bir konu. Bizler diyoruz ki, en iyi ihtimalle 6 yıl geriden takip edilen bir liderin adaylarıyız şuan. MHP’nin artık yıl kaybetmeye gücü yok. Bizler diyoruz ki, artık zaman kaybetmeyelim. Bir 6 yıl bir 7 yıl belki bir 19 yıl daha zaman geçmesini beklemeyelim. Onun bu ülke için yaptığı fedakârlığı ve bunun sonucunda bedel ödetmemek için attığı adımı anlayabilmek için bir zaman daha kaybetmeye maalesef takatimiz yok. O yüzden diyoruz ki Cumhur ittifakında bizim adayımız Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. İki oy kullanacağız bu seçimde. Birincisinde cumhurbaşkanını seçeceğiz diğer pusula ile de milletvekillerimizi seçeceğiz. Bu ittifak 5 yıllık bir ittifak. Bu ittifak seçim için diğer şer ittifakların yaptığı gibi baraj sorunu için oluşturulmuş bir seçim ittifakı değil. İki lider tarafından 5 yıl için imzalanmış bir sonraki seçim döneminde kapsayacak şekilde 5 yıllığına imzalanmış bir mutabakat dan dan bahsediyoruz. Ve bizler liderimiz Devlet Bahçeli’nin sözünün sonuna kadar arkasında duracağımızı bilen neferleriz. Ve bu ittifakın 5 yıl boyunca süreceğinden kuşkumuz yok bizim tarafımızdan. Dolayısıyla bu 5 yıl boyunca milli birliğimiz ve beraberliğimiz için güçlü bir MHP olarak mecliste var olarak her zaman milli bekanın teminatı olarak bu ülkenin bölünmezliğinin savunucuları olarak inşallah meclise4 güçlü bir şekilde temsil etmek istiyoruz.

“ARTIK KAHRAMANMARAŞ FARKLI BİR TÜR SİYASET GÖRECEK”
Onun içinde sizlerin güçlü bir şekilde desteğine ihtiyacımız var. Hep şu örneği veriyoruz, bir uçağın içerindeyiz bu uçağın komitende devlet bahçeli ve Recep Tayyip Erdoğan birlikteler. Fakat bu uçağın bir kanadını eksik bırakmamamız gerekiyor. Milliyetçi hareket partisini de güçlendirerek çünkü en sıkıntılı zamanlarda bile masaya vurmuş ve devletim, milletim diyerek yüksek sesle haykırmış bir liderden bahsediyoruz.15 Temmuz gecesinde Ankara’nın üzerinden jetler bombalar yağdırıyorken genel merkezde genel divanlarıyla beraber ışıklarını açtırarak kendini hedef gösterip sabaha kadar kalıp ilk açıklamayı yapan bir liderden bahsediyoruz. Ya bu gece burada öleceğiz, ya da bu darbe bu gece başarılı olmayacak diyen bir siyasi liderden bahsediyoruz. Ve biz adaylar olarak genel başkanımıza layık adaylar olmak istiyoruz. Türkiye vatandasın bir vatandaşı olarak HDP’nin gerisinde bırakılmasını sayı olarak, milletvekili olarak azmedemeyen bir Türkiye cumhuriyeti vatandaşı olarak sizlerden güçlü bir MHP için, Güçlü bir Türkiye için oy istiyoruz, destek istiyoruz. Kahramanmaraş’ı en iyi şekilde temsil edebilecek kadrolarla karşınızdayız. Bunun için desteğinizi istiyoruz. Ve bizde sözümüzü veriyoruz. Artık Kahramanmaraş farklı bir tür siyaset görecek. Artık Kahramanmaraş siyasetinde bakacağım, yapacağım, takip ediyorum inşallah şeklinde ifadeler değil, tıpkı genel başkanımızın duruşu gibi eğer kanun, nizam ve yönetmenlikler çerçevesinde yapılabilecekler çerçevesinde taleplerse sonun arkasından gidip en hızlı şekilde çözüme kavuşturup peşinden geleceğiz. Fakat kanun ve nizama uygun olmayan talepler doğrultusunda halkımız umut tacirliği yapmak, onları oyalamak yerine kusura bakmayınız bundan bundan dolayı mümkün değil diyerek gerçekleri söyleyen, doğruları söyleyen dik bir şekilde durabilen vekiller olacağız Allah’ın izniyle.”

“MHP’NİN DURUŞU BELLİ”
Son olarak Mehmet Fatih Ceyhan’da, şunları dedi: “Ben burada Kahramanmaraş’ta yaşayan ve 4 yıldır da Kahramanmaraş’ta kulüp başkanlığı yapan bir kardeşiniz olarak bu yılki seçimlerde milliyetçi hareket partisinden milletvekili adayı olduk. Bu davanın içinde doğmuş, büyümüş bir kardeşinizim. Kırmızıçizgimiz belli. Vatan, millet, bayrak dendiğinde tüyleri diken diken olan ve mevzu vatansa gerisi teferruattır diyen vatan sevgisi imandandır diyen ve Peygamber efendimizin ümmeti olarak bu noktada hayatında mücadele eden ve etmeye de devam eden bir kardeşiniz olarak karşınızdayım. Bu seçimler gerçekten önemli. Vatanımızın geleceği için, birliği ve beraberliği için. Şuan iki tane ittifak var zaten, iki grup var. Bir tarafta bizimle Adalet ve kalkınma partisi cumhur ittifakı yani halkın birlikteliği bir tarafta da adına millet ittifakı denilen ama Devlet Bahçeli’nin de söylediği gibi millet değil adı zillet olan bir grup var. Bu grupta bizlerin durumu belli.  Milliyetçi hareket partisinin duruşu belli. 

“BİZ BİR ARADAYIZ”
AK Partinin geçmişi belli, yaptıkları belli. Biz bir aradayız. Öbür tarafta tabiri caizse 5 benzemez bir arada hayat görüşleri, dünya görüşleri farklı olan ortak fayda bulmakta zorlandıkları için hepsinin tek buluştuğu ortak payda terörist başı Selahattin Demirtaş’ın cezaevinden çıkması gerektiğini söyleyen bir grup. Bu noktada birleşmişler. Bu noktada siyaset yapmaya çalışıyorlar. Muharrem incede masum çocuğum derken traktörü geri geri kullanırım, pirinç pilavıyla cacık yerim, kuru fasulyeyle pilav yerim derken aynı anda seçim kampanyasında ilk ziyaret ettiği yer Selahattin Demirtaş’ın cezaevindeki yeri. Oradaki bir kaç arkadaşın oyunu alabilmek adına böyle bir hareket yapıyorlar. Cenabı Allah bunlara akıl fikir versin. Aziz Türk milleti bunlara gerekli cevabı 24 Haziranda inşallah verecek. Öbür tarafta bizden ayrılan ve kendilerini milliyetçi olarak tanımlayan bir hanımefendi var. Ülkücü olduklarını söylüyorlar. Ülkücüyseniz yeriniz belli. Ülkücülerin yeri Milliyetçi hareket partisi. Ülkücü olan burada olur. Arkadaşlar ne istiyorlar onlarda muharrem ince gibi Cumhurbaşkanı adayı cezaevinde olur mu? Bunu soruyorum diyor. Kardeşim sen cumhurbaşkanı cezaevinde olur mu diye soracağına teröristten cumhurbaşkanı olur mu diye soracaksın. Doğru soru bu. Eğer sen milliyetçiysen eğer sen vatanperversen. Aynı şekilde Saadet Partisi Temel Karamanoğulları aynı şekilde Selahattin Demirtaş’ın PKK ile hiçbir organik bağı yok. Ya bunlar başka bir dünyada yaşıyorlar ya da biz başka bir dünyada yaşıyoruz. Bu terörist başının biz emri kandilden alırız bizim başkanımız Apo daha alışacaksınız heykelini dikeceğiz, PKK tükürükleriyle boğacak diye sanki başka biri Temel Karamanoğlu bunun PKK ile hiçbir bağlantısı yok rahmetli Erbakan’ın herhalde kemikleri sızlıyordur.

“PARANIN KAYNAĞI BELLİ OKYANUS ÖTESİ”
Biz 49 yıllık bir parti olarak Türkiye siyasetinde her zaman olmuş inancı olan davası olan bir partiyiz. Bu partinin her seçim döneminde maalesef ki bazı partiler gibi finansman yönünden bizim imkânlarımız kötü. Tabiri caizse biz kendi imkânlarımızla kampanyalarla her dönem götürmeye çalıştık. Bugünde böyle 49 yıllık bir parti olarak. Ama dün bizden ayrılmış 7-8 ay olmuş başka bir parti iyi partisi bu paramın bolluğu nerden geliyorsa Tün Türkiye de teşkilatlanmış araçları giydirilmiş, ekipmanlar gönderilmiş ve iki kampanyayı birlikte yürütüyorlar. Bu paranın bolluğu nereden geliyor arkadaşlar. Bunların çoğu bizden ayrılanlar. Eğer böyle paranız vardı bizdeyken niye kullanmadınız. Bu soruyu sorduğumuzda karşımızda bir proje partisi var. Paranın kaynağı belli okyanus ötesi. Paranın kaynağı belli Siyonistler, emperyalistler bunlarda maalesef beyinlerini kiralamış arkadaşlar. Bizler Milliyetçi hareket partisi olarak şunları söylüyoruz. Ederi 1 dolar olanları bizim verilecek ne bir karış toprağımız var nede verilecek bir oyumuz var. Bu vatan bizim vatanımız. Birlik ve beraberlik bizim düsturumuz. Vatan millet dendiğinde Devlet bahçelinin 15 Temmuzda gösterdiği o dik duruşu milli duruşu her zaman gösterebilecek ölüme değil de düğüne gider gibi gidecek. Bu kadroların yeni sitemde mecliste vekil sayışlarının artası lazım. Vatan hainlerini temsil edenlerin sayısı bizim 2 katımız iken bizim bu sayıda olmamız biz Türk milleti için düşündürücü. bu seçimler bu yüzden çok önemli ve elimizi vicdanımıza koyacağız.24 haziran bittiğinde 25 haziran sabahı biz inanalar için vatanı sevenler için  bayrak vatan, millet  diyenler için  bu bayrak inmeyecek  bu ezan dinmeyecek diyenler için  bir bayramı daha olacak.

“BU SEÇİMDE ATACAĞIMIZ OY ÇOK ÖNEMLİ”
Bu seçimde atacağımız oy çok önemli.24 Haziran 2018 de atacağımız oy Türkiye cumhuriyetinin belki 2023,2053,2071 yol haritasını çizmede onu imar etmede önemli bir karar taşıyacaktır. İnşallah sonuçlar vatanımıza milletimize hayırlı olur. Aksini düşünmek bile istemiyorum. Bugün Suriye’deki durum ortada.  Tunus’ta ki yapılanlar ortada. Bizi bize düşürmek isteyen bu zihniyete kardeşi kardeşe düşürmek isteyen iç savaşa sebep vermek isteyenler bunu başaramadılar. Vazgeçtiler mi vazgeçmediler. Bu aziz Türk milletinin her zaman yaptığı en önemli özellik ne zaman bir olmuşuz, ne zaman diri olmuşuz yedi düvele karşı kılıcımız keskin olur. Bugün birlik olma günü bugün diri olma günü. Bu seçimin geri dönüşü yok. O yüzden doğru değerlendirelim.”

Haber: Emre Akkış/Fazilet Çomruk/Tuğçe Kayar

Editör: Mahmut Beyaz