Ünal, burada yaptığı konuşmasında: "Türkiye'de yaşanan olaylar biz yaşarken oldu. Geçmişte yapılanları unutmayalım, yeniden hatırlayalım. Türkiye'nin kısa demokrasi tarihinde halk ilk defa kendi hükümetini 1950'de seçti. 1946'da bunu denedi, fakat açık oy gizli tasnife takılınca olmadı. 1950 ile 1970 arası demokrasi tarihine askeri vesayet yılları olarak geçti. Milletin sandıkta verdiği mücadele darbe ile sonuçlandı. Bu millet hiç sesini çıkartmadı, engel olamadı. Ama 'Allah, devletime ve milletime zeval vermesin' dedi. Darbeciler, Atatürk'ün yaptığı anayasadaki 'Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir' yazan o anayasayı değiştirdiler. 1961 anayasasında egemenlik millet adına anayasada belirlenen organlar eliyle kullanılır hükmünü koydular. Biz bu anayasayı değiştirmek istediğimiz zaman birileri Atatürk'ün anayasasına dokundurtmayız diyor. Bu Atatürk'ün yaptığı anayasa değil, Atatürk'ün yaptırdığı 1924'teki anayasa 1961 yılında darbeciler tarafından değiştirildi. Bunların savunduğu şeyin ne rejimle, ne Atatürk ile nede Cumhuriyet ile bir ilgisi yoktur. 1960 darbecilerinin kurduğu vesayet rejimini bunlar Atatürk'ün ismini kullanarak savunmaya çalışıyorlar" dedi.

PARLAMENTER SİSTEM İSTİKRAR OLUŞTURMUYOR!’
Türkiye'de parlamenter sistem istikrar oluşturmadığını anlatan Ünal, "Parlamenter sistem vesayetten başka bir şey bize getirmedi. O nedenle Turgut Özal'da, Alparslan Türkeş'te, Necmettin Erbakan'da ısrarla başkanlık sistemini istedi" dedi. Ünal, "Canları istediği zaman darbe yaptılar. Canları istediği zaman milletin sandıktan çıkan iradesini hiçe saydılar, hükümeti devirdiler, canları istedi 367 diye bir şey uydurup cumhurbaşkanı seçilmesini engelleyen efendilerin yaşadığı Türkiye’yi bizde bu efendilerle birlikte yaşadık. Eğer bunu unuttuğumuzu zannediyorlarsa, 2002 yılında iktidara geldiğimizde o efendilerin ne kadar çözmediği sorun varsa o sorunların hepsini kucağımızda bulduk. FETÖ'de, PKK'da buna dâhildir. İstikrarı sağladık. Ekonomik büyümeyi sağladık. Türkiye'nin her yerine hizmetler ulaştı. Sizin bize verdiğiniz sandıktaki talimatla bunu yaptık. Biz 2004 ve 2005'te darbe girişimleri ile karşılaşmadık mı? 2007 yılında e-muhtıra yaşamadık mı? 2008 yılında parti kapatma olmadı mı? Cumhurbaşkanını seçtirmemek için 367'yi icat etmediler mi? Bir yandan bunlarla mücadele ettik. Bir yandan vatandaşa hizmet götürdük.

REJİM DEĞİŞMİYOR!’
Hamd olsun, hem şeytan taşladık, hem tavaf ettik. 2012 yılında bu sivil toplum örgütü görünümündeki yapı ilk hamlesini yaptı. Biz iktidara geldiğimiz bu sivil toplum örgütü görünümlü yapı 40 yıldan beri bu görünümde faaliyet gösteriyordu. Bunlar yargıda, emniyet ve ordudaki yapılanma ile devleti ele geçirmeye kalkıştılar, karşılarında bizi buldular. 40 yıldan beri hazırlık yapan bu yapılanmanın karşısında Recep Tayyip Erdoğan gibi sağlam bir irade olmasaydı, bu alçaklar ülkeyi ele geçirecekti. 40 yıllık hazırlık yapan bu hainlerin oyunu millet dört bir tarafta darmadağın etmiştir. Şimdi 17-25 Aralık ile 15 Temmuz'u yaşamış millet olarak vesayeti milletin iradesinin devlete yansımasını engelleyen bu sistemi değiştiriyoruz. Değiştirdiğimiz rejim değildir. Değiştirdiğimiz siyasal sistemdir. Hükümet sistemidir. Şimdi milletin karar verdiği, cumhurbaşkanının halk tarafından seçilme kararını mevcut sisteme uyumlu hale getirmek istiyoruz" diye konuştu.

Haber: Erdi İşbilir/Elbistan

Editör: Mahmut Beyaz