AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Kahramanmaraş Milletvekili Mahir Ünal, yerel seçim çalışmaları ve gündem konuları hakkında değerlendirmelerde bulundu. Yerel ve ulusal TV’lerde çıktığı canlı yayınlarda birbirinden önemli açıklamalarda bulunan Ünal, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda açıkladığı seçim kampanyasının detaylarını anlattı. 2004’ten bu yana gerçekleşen tüm seçimlerde olduğu gibi 2019’da yapılacak olan yerel seçimlerde de AK Parti’nin seçim kampanyasını hazırlayan strateji ekibinde yer alan Ünal, Tanıtım ve Medyadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak yeni stratejilerini açıkladı. Yeni dönemde çevre ve gürültü kirliliğine yol açan unsurların AK Parti’nin kampanyasında olmayacağını anlatan Ünal, ittifak görüşmeleri hakkında da değerlendirmelerde bulundu.

İşte Ünal’ın birbirinden önemli açıklamaları;

KLASİK KAMPANYALAR DÖNEMLİ KAPANDI”

“Aslında klasik kampanyalar dönemi kapandı. Çünkü dijital dönüşümün sonucu olarak, klasik kampanya dönemi kapandı. Günümüzde artık iki coğrafyadan bahsedebiliriz. Bir fiziki coğrafya yani bulunduğumuz gerçeklik, bir de internet coğrafyası yani sanal coğrafyadır. Siz eğer kendi gerçekliğinizin aynı karşılığını sanal coğrafyada da eğer oluşturamıyor, üretemiyorsanız zaten iletişiminizle haberleşmenizle ilgili çok ciddi sorun yaşıyorsunuz demektir. Bu ikisi arasında nasıl bir fark var? Şimdi eski kampanyalarda, kampanyanın psikolojisi, atmosferi, gündemi, dili fiziki gerçeklik içerisinde şekillenirdi ve biçimlenirdi. Geçmişte gündemi gazeteler, televizyonlar belirlerdi ve bu belirlenen gündemin psikolojisini ayakta tutmak için her yere bayraklamalar yapılır, açık alanlar, duvarlar, panolar, gazete ilanları.. Ama artık seçimin gündemi, söylemi nerede oluşuyor? Sanal coğrafyada oluşuyor. Yine diğer bir fark; şimdi eski seçimlerde seçimin psikolojisi oluşur ve sandığa kadar bu devam ederdi ve biz şöyle yapardık, mesela 2007 seçimlerinde üç ay öncesinden arama konferansları başlar ve bu konferanslarda sosyal psikologlar, sosyologlar seçimin duygusunu, söylemini anlamak için çalışmalar yapar, sonra seçimin duygusu siyasal iletişimine dönüşür, o bir slogana dönüşür. 2007 yılında biz ‘Durmak yok, yola devam’ dedik ve bu seçimin psikolojisi sandığa kadar devam ederdi. Günümüzde ise seçimin psikolojisi, gündemi, duygusu sürekli her an değişiyor. Dolayısıyla sizin kendi pozisyonunuzu her an yönetmeniz gerekiyor. Bunu nerede yönetmek gerekiyor? İnternet coğrafyasında yani sanal ortamda bunu yönetmek gerekiyor.

KAMPANYALARIMIZI TEMİZLEME KARARI ALDIK”

Biz geçtiğimiz günlerde çevreyle ilgili market alışverişlerinde kullanılan poşetlere kadar yasal düzenleme getirdik ve diğer taraftan da tasarruf tedbirleri konusunda, israfın engellenmesi konusunda ciddi çalışmalar yapıyoruz. AK Parti çevrenin korunması ve çevrenin sürdürülebilirliği konusunda son derece hassas bir partidir. Biz böyle çevremize karşı duyarlıyken, sadece Türkiye olarak düşünmeyelim bunu çevre konusu artık Dünyada da bu böyledir çevreyi korumadığınız zaman insanın yaşamı da ciddi anlamda bir tehdit altına giriyor. Çevreye duyarlılıkta görüntü ve ses kirliliği oluşturan bütün unsurları biz kampanyalarımızdan temizleme kararı aldık. Tabi tamamen temizlemeyeceğiz bunu seçim bürolarının etrafında devam edecek. Eskiden ne yapılıyordu? Bütün şehir bayraklanıyor, plastik bayraklar şehrin her tarafını kaplıyordu. Şimdi biz sadece seçim büromuzun, il ve ilçe başkanlıklarımızın, teşkilatlarımızın olduğu yerlerde bunu yapacağız. Yine açık havayı kullanacağız, bilboardları kullanacağız, duvarları kullanacağız, gazete ilanlarını, TV reklamlarını kullanacağız ama bunları yaparken hassasiyetimiz herhangi bir çevre kirliliği oluşturmamak olacak. Belli saatler içerisinde; seçim otobüsler ve minibüsleri bütün siyasi partilerin anonslarını müziklerini yine paylaşacak ama yine bu belli saatler içerisinde bunu gerçekleştireceğiz. Gece saat 9-10’da bir bakıyorsunuz bir seçim minibüsü seçim müziğini sonuna kadar açmış şehrin içerisinde dolaşıyor işte biz bunların olmasına müsaade etmeyeceğiz. Bu konuda diğer partilere de çağrıda bulunduk ve seçim kampanyalarında aynı hassasiyeti göstermelerini onlardan rica ettik. Sanal dünyaya bizim hakim olmak gibi bir kaygımız yok, bizim kaygımız; kendimizi doğru ifade edebilmek, kendimizle ilgili bilgi kirliliğini engellemek, doğruları ve gerçekleri sanal dünyada ortaya koyabilmektir. Nasıl ki fiziki gerçeklikte bütün siyasiler olarak biz kendimizi doğru bir şekilde ifade etmenin çabası içindeyiz, doğal olarak sanal ortamda da bunu yapmanız gerekiyor.

SANAL ORTAMDA DA BİR GENEL MERKEZ OLUŞTURDUK”

Bundan dolayı biz şöyle bir şey yaptık; sanal ortamda da bir genel merkez oluşturduk. 1,5 milyon teşkilat mensubumuzun birbiriyle konuşabildiği, anlık, akışkan veri alışverişi sağlayabildiği, dolayısıyla ortak bir dil söylem kurgulamamızı sağlayan; aslında bunu 16 Nisan’da da bunu uyguladık, 24 Haziran’da da uyguladık. Ama şimdi bunu kurumsallaştırdık. Bu şu anlama gelmiyor, sosyal medyada birileri bizim açıklamamızı “bot hesaplar, troller mi olacak” diyorlar Hayır tam tersine her bir teşkilat mensubumuz gerçek kimliğiyle, bir takım botlar gibi değil; bizim 1,5 milyon teşkilat mensubumuz 11 milyon üyemiz sosyal ağlarda kendi siyasi pozisyonlarını, dillerini, söylemlerini, Türkiye’ye dair hayallerini, AK Parti ile ilgili o bot hesapların oluşturduğu dezenformasyonu ortadan kaldırmak ve gerçeği, doğruyu, kendimizle ilgili hakikati ortaya koymak için orada olacağız. Türkiye'de 51 Milyon sosyal medya kullanıcı var. İnsanlar artık oturdukları yerden ellerindeki iletişim aracıyla sürekli sosyal medyadalar. Bu 51 milyon sosyal medya kullanıcısının sosyal ağlarda ortalama olarak günlük geçirdiği zaman dilimi 3 saattir. Bu rakam 6 saat, 9 saate kadar da çıkabiliyor. Böyle bir durumda biz kendimizi doğru ifade edebilmek, kadınlarla, gençlerle ve diğer gruplarla iletişim kurabilmek ve kendimizi anlatabilmek için sosyal medya ortamında en etkin şekilde olmamız gerekiyor. AK Parti zaten ilklerin partisi yani dijital dönüşümün bir sonucu olarak Türkiye’de ilk kez kurumsal olarak dijital kampanyayı AK Parti’nin başlatması da AK Parti’nin liderliğine yakışır bir durum. Gençlik kollarımız ve kadın kollarımız da aynı şekilde sosyal ortamda kendi kurumsal yapılarını oluşturdular.

MASA BAŞIYLA DOĞAL MUTABAKATLAR ARASINDAKİ FARK İYİ ANLAŞILMALI”

Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Devlet Bahçeli ittifak konusundaki temennilerini açıkladılar. Bir an önce bu konuda görüşme yapacaklarını ifade ettiler. En kısa zamanda bu görüşme gerçekleşecektir. Bu görüşmenin gerçekleşmesi için öncelikle aşağıda yerel yönetimlerden sorumlu iki genel başkan yardımcısının görüşmelerinin nihayetlenmesi gerekiyor. Yani bu görüşmeler nihayetlenmeden aşağıda yürütülen bu karşılıklı istişareler sonuçlanmadan bunların genel başkanlara sunulması mümkün değil. Bu hazırlıklar tamamlandıktan hemen sonra Sayın Cumhurbaşkanımız ve Sayın Devlet Bahçeli bu görüşmeyi yapacaklar. Burada üzerinde durulması gereken esas mesele şudur; ben, bir masa başı ittifakıyla, doğal mutabakat arasındaki farkın iyi anlaşılması gerektiğinin her zaman altını çiziyorum. Cumhur ittifakı 15 Temmuz ruhunun ve yeni kapı bilincinin ortaya çıkardığım bir millet aklı ve doğal mutabakattır. İYİ Parti'nin, Saadet Partisi’nin ve CHP’nin dirsek teması olan HDP’nin yürüttüğü süreç masa başı ittifakıdır. Biz her zaman şunu söylüyoruz Cumhur ittifakı ile seçim ittifakını her zaman birbirinden ayırdık. Cumhur ittifakı bu aziz milletin AK Parti ve MHP’ye yüklediği bir sorumluluktur. Seçim ittifakı ise 24 Haziran öncesinde benim de içinde bulunduğum milli ittifak komisyonudur, oturduk çalıştık ve ittifakların yasal zeminini hazırladık bu bir teknik çalışmaydı. Seçim ittifakları karşılıklı olarak oturulup konuşulan ve istişarelerin yapıldığı çalışmalardır ama Cumhur ittifakı doğal bir mutabakattır bu yüzden hem Cumhurbaşkanımız hem de Devlet Bahçeli Cumhur ittifakına inanılmaz özen gösteriyorlar.

ADAYLARIMIZ İÇİN BU SÜRECİ ÜÇE BÖLDÜK”

İki değerli genel başkan yardımcısının yürüttüğü görüşmeler son derece titiz ve son derece yüksek bir gizlilik gerektiriyor. Çünkü bu istişareler ortalığa saçılırsa takdir edersiniz ki bozulur. Cumhurbaşkanımız Tam da ‘birileri rahat durmaz’ dediği şey budur. Dolayısıyla buna dönük yorumları da ben doğru bulmuyorum. Şimdi İstanbul ile birlikte 7 ilin bırakılmış olması, önümüzdeki süreçte Cumhur ittifakıyla ilgili sayın genel başkanımızın görüşmeleriyle sayın Devlet beyin görüşmelerinin sonucunda kamuoyuna açıklanacak. Bizim ‘şöyle bırakılmıştır’ gibi açıklamalar yapmamız doğru olmaz ama biz şu ana kadar üç tane aday tanıtım toplantısı yaptık. Bize diyorlar ki ‘erken olmadı mı’ Ben 2014 yerel seçim takvimini çıkardım. 10 ilimizi grup toplantımızda 26 Kasım 2013’te açıklamışız, ikinci 21 ili açıklamışız 29 Kasım 2013’te. Toplam bütün adaylarımızın tanıtımını 19 Şubat 2014’te yapmışız. 22 Şubat’ta mitinglerimizi başlatmışız. 1-29 Mart arasında kampanya çalışmalarımızı yapmışız. Takvim buna uygun işliyor. Herhangi bir zaman darlığı söz konusu değil. Önümüzde Ocak ayı var, Şubat ayı var kampanyalar zaten 40 gün olur. Biz açıklanan adaylarımız için bu süreci üçe böldük. Şimdi biz 1 Ocak’a kadar adaylarımızın kendi illerinde ilişki restorasyonu yapmasını istedik. 1 Ocak’ta SKM’lerimiz, kadın kolları ve gençlik kolları yüksek koordinasyonla çalışacak. Muhtemelen 19 Şubat’ta da kampanya lansmanımızı yapacağız. Bu defa iki aşamalı, iki kanaldan; yani çok katmanlı ve çok boyutlu bir kampanya planlıyoruz. 19 Şubat’ta kampanya başlayacak, mitinglerimiz de Şubatın son haftası başlar, Mart’ın son haftasına kadar devam eder.

FAYDA-ÇIKAR DEĞİL, KARŞILIKLI JEST DİYORUZ”

Eğer burada karşılıklı fayda-çıkar değil, Cumhur ittifakının hukukunun gerektirdiği özveri ortaya konuyorsa karşılıklı jest diyoruz. Bugün Devlet Bahçeli’nin açıklamaları vardı. Açıklamalarında çok kıymetli bir noktaya temas ediyor. Diyor ya Cumhurbaşkanımız ‘birileri rahat durmaz’ diye Birileri Bahçeli’nin tavrını AK Parti ile ilişkilendiriyor. Bahçeli’nin bu tavrı milletine duyduğu sevgiyle, vefa borcuyla ilgili bir şey. Siz Cumhurbaşkanının G20’de yaptığı konuşmadan, Türkiye'nin Uluslar arası ilişkilerde bu ülkenin tahkim edilmesinden bu ülkeyi seven insan olarak tabi mutlu olursunuz. Burada sorun bundan mutlu olmak değildir, burada sorun Almanya’ya gidip Türkiye’yi şikayet etmektir, Almanya’ya gidip PKK’lı parlamento üyeleriyle görüşmektir, bu ülkeyle ilgili iyi ve güzel her durumdan rahatsız olmaktır. Dolayısıyla burada sayın Bahçeli’nin pozisyonu son derece doğru, yerli ve milli bir pozisyondur. Ama Kılıçdaroğlu’nun siyasi pozisyonu, ülkesiyle ve ülkesinin durumuyla ilgili yaptığı açıklamalar sorunlu ve sıkıntılıdır.

ÜRETEN ŞEHİRLERİ MANİFESTOYLA PAYLAŞACAĞIZ”

Bizim şuanda manifestomuz hazır. Manifestomuz yeni bir şehircilik bildirgesi, yeni şehir yasalarının ve her şey dönüşür ve değişirken, bugün biz sanal ve fiziki coğrafyayı konuşurken şehirlerimizin bugününü konuşursak geleceğini kuramayız dolayısıyla bundan 20 ya da 30 sene sonraki şehirlerimizi hayal ederek bugün hangi önlemleri alamamamız gerekiyor bunu konuşmalıyız. Biz manifestomuzla 2023, 2053 ve 2071'in şehirlerini ve bu şehirlerin yönetimsel olarak yaşanabilirliğini ve sürdürülebilirliğini anlatacağız. İnsan kendi varlığını, kendi anlamı, psikolojisini, değerlerini ve kimliğini koruyarak bu şehirlerde nasıl yaşayacak? Bu şehirlerin değer üreten şehirler olarak varlığını nasıl sürdüreceğini bir manifesto olarak halkımızla paylaşacağız. Bu da adaylarımızın açıklanması bittikten sonra gerçekleşecek. Önümüzdeki zamanlarda ilçelerimizi açıklayacağız. Cumhurbaşkanımız ya önümüzdeki süreçte yapacağımız aday tanıtım toplantısında ya da daha sonra yapacağımız kampanya lansmanımızda manifestomuzu paylaşacaktır.”

(HABER:TUĞÇE KAYAR)

Editör: Mahmut Beyaz