İyi Parti Kahramanmaraş İl Başkanı Av. Ahmet Çabukel, gündeme dair birçok konunun yanı sıra KHK mağdurları ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Partisinin il başkanlığında düzenlediği basın toplantısında konuşan Çabukel, KHK konusunda duyarlı olunması gerektiğini fakat üst düzey yöneticilerin üzerine düşenleri dürüst bir şekilde yapmadığını söyledi.

Çabukel’in yaptığı basın açıklamasının konu başlıkları şu şekilde;

"Sayın Basın Mensupları ve Değerli Kahramanmaraşlılar Değerli basın mensubu arkadaşlarım, kıymetli mesai arkadaşlarım evet sizler biz siyasetçilerin mesai arkadaşlarısınız. Sizler alın terini emeğini ekmeğini kaleminizden, alın terinizden kazanan fikir insanları, fikir işçilerisiniz. İktidar partisinin yeni seçilen başkanının aylardır uyguladığı yaptırımın sonucunda diğer ilçe belediyeleri ve kurumların da eklenmesiyle zor zamanlar yaşadığınızı biliyoruz. Ve bizler iyi parti olarak sizlerinde sesi olacağız. Komisyon safsatasıyla aylardır sizleri sansürleme, düzenleme çabasına girişen iktidar mensupları. Unutuyorsunuz sizler bugün bu koltuklarda oturuyorsanız yereldeki basının gücünden dolayı oturuyorsunuz. Onlarca insanı şu kış gününde zor durumda bırakmaya hakkınız yok. Belediyeler illaki hizmet üretecek, illaki tanıtım yapacak bunlarda öyle kendin çal kendin oyna ile değil basın gücüyle olacak. Geçmişte basına verilen adam kayırmacı ücretlerin cezasını neden bugün alın terini döken, oradan oraya ekmeğini emeğiyle kazanan basın mensubu arkadaşım çeksin. Sevgili iktidar mensubu arkadaşlarım, yetkililer basına uyguladığınız bu sansürden vazgeçin. Anayasa Madde 26’da şöyle yazar bir hukukçu olarak konuşuyorum. Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti Madde 26:  Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir.

"BASIN HÜR’DÜR SANSÜR VURULAMAZ."

Bu hürriyet resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. "Basın hür’dür sansür vurulamaz." Bugün hak ve hakikat olanı bir kez daha dile getirmek için huzurunuzdayız. Adaletsizliği ve liyakatsizliği sineye çekemiyor, "paşa gönlüm ne isterse onu yaparım diyerek" günden güne devletin azametine ve süruruna zeval getiren iktidarın KHK eylemlerini ve söylemlerini kabul etmiyoruz. İtibarı yerle bir edilen sadece bir gecede ismi terör örgütü üyeleri arasına kaydedilen yüz binlerce hakiki vatan evladının yükselen sesi olmayı kendimize vazife biliyoruz. Duruşumuz, vatan ve millet aşkıyla vazifesini eda ederken bir gecede KHK ile terörist ilan edilen fakat al bayrağa sarılı tabutu ile kahraman olarak toprağa verdiğimiz şehit Zekeriya Altınok'un duruşudur. Şimdi, hepinizin huzurunda soruyorum, "şehidimizin cenazesinde hakkımız helal olsun derken hiç mi utanmadınız?" Şehidimin tabutunu omzunuza alırken hiç mi gücenmediniz? Ekranlara çıkıp "KHK bir faciadır" deme hakkını kendinize nasıl layık gördünüz? Helal, haram diyerek ekranlarda ve meydanlarda ahkâm keserken kıyamet günü size hakkını helal etmeyecek bu insanlara ne cevap vereceksiniz? "Devlet, sığınılan limandır." Devlet, başı öne eğilmeyen ve adaletinden kuşku duyulmayandır. Devlet, bizim kutsal bildiğimiz ve gölgesinde huzur bulduğumuzdur. Devlet, kendi vatandaşına sırtını dönen onu görmezden gelen ve vatandaşının adaleti arayan sesini yok sayan değildir. Sizleri bir kez daha devlet olma kudretinin hakkını vermeye ve al bayrak uğruna canını feda etmeye hazır nice KHK'lının itibarını iade etmeye davet ediyoruz. Yargı süreci dahi başlatılmamış, hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiş kişilere iade-i itibar verilmiyor. OHAL komisyonunun incelediği takribi 77.000 dosyanın 6.700'ü hakkında göreve iade kararı verildi. Bu kararların arkası kesilmeyecek ve hatta bu haksız yargılamalar neticesinde devletimiz çok yüklü miktarda tazminat ödemek zorunda kalacak. Yargıya başvuran mağdurlar birikmiş maaşlarını ve diğer maddi haklarını yasal faizi ile birlikte almaya hak kazanacaklar. Beraatına karar verilenler Adalet Bakanlığı aleyhine maddi manevi tazminat davası açabilecekleri gibi haksız tutuklama ve kaybedilen özlük haklarına ilişkin tazminat talep edebilecekler ve bu yüklü tazminatlar devletin kasasından çıkacaktır. Ayrıca delil niteliği taşımayan, hukuki olarak itibar edilmeyecek kanıtlarla tape kayıtları, bilgisayar programları, User-İD kodları gibi somut olgularla desteklenmedikçe anlam ifade etmeyen veya imzasız ihbar mektupları ve ankesörlü telefon verileri üzerine kararlar verilmiştir.

"HUKUKSUZ KARARLAR ALINMIŞTIR"

 MİT raporları dayanak gösterilerek onlarca hukuksuz karar alınmıştır. Bugün aklandığı halde görevine iade edilmeyen insanlar var. Bu insanların suçların şahsiliği ilkesi yerle bir edilerek sırf anne ve babası KHK'lı olduğu için kamu kurumlarında mülakatlarda elenen çocukları var. Hiç kimse işlemediği bir suçun cezasını çekmek zorunda bırakılamaz. Sırf KHK'lı olduğu için, sosyal devlet anlayışının aksine, kamu hizmetlerinden yararlanamayan ve sağlık gibi mühim konularda devletten yardım alamayan vatandaşlarımız var. Bugün Mecliste KHK'lı vekiller varken bu vekiller milleti temsil ederken KHK'lıların ve onların çocuklarının kamu kurumlarında istihdamının engellenmesi hiçbir mantıkla açıklanamaz. Hele ki KHK'lıların üniversite ortalamasının %98 olduğu bilinirken cezalandırılan ve bedel ödetilen sadece millettir. Böylesine ferasetsiz işlemler sadece KHK zulmüne maruz kalanlara değil her bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşına eziyettir. Bir öğretmenin vazifesi pazarda soğan satmak değil, geleceğin umut vadeden evlatlarını yetiştirmektir. Tek derdi evdeki çocuğuna iyi bir gelecek hazırlamak olan memurun yeri sanayi değil devlet dairesidir. Bugün Kahramanmaraş'ta bir akademisyen MADO'nun önünde mısır satıyor başka biri evlere temizliğe gidiyor, bir polis depolarda hamallık yapıyor, sağlık personeli inşaatlarda iş arıyor. Vaktiyle Diyanetin Hac ve Umre paranızı güvenle yatırabilirsiniz dediği bankaya Hac parasını yatıran insanlara neyin hesabı soruluyor? Tüm bunları bu millete nasıl reva gördünüz? Ana-babasının kıt kanaat geçinerek okuttuğu, aman evladım devletin elini bırakma diyerek tembihlediği masumlardan çaldığınız hayatları nasıl telafi edeceksiniz? Geçim derdini bir yana bırakın bu insanların alınlarına sürdüğünüz kara lekeleri hangi özrünüzle temizleyeceksiniz? Evvela şunu bilin ki göz yumduğunuz her hukuksuzluğa, alt üst ettiğiniz her hayata şahidiz. 140.000 ihraç, 500.000 bini aşkın soruşturma, 80.000 tutuklama, parmaklıkların ardında büyüyen 800'den fazla bebek ve haddi hesabı olmayan nice gözyaşına şahidiz.

"PEŞİNİZDE OLACAĞIZ"

Vatana ihanet iftirasını sinesi taşımadığı için onlarca vatan millet sevdalısının nasıl canlarına kıydığına şahidiz. Alnındaki lekeyi temiz kalbi kaldırmayan çaresiz hastalıklara duçar olan onlarca insana şahidiz. Ve elbet bunca insanın hakkı için yakanızı bırakmayacak hem siyasi hem hukuki hem maddi hem manevi tüm imkânlarımızla peşinizde olacağız. "KHK, ağaç kökü yesinler" diyerek yüzlerce masum insanı yalnızlığa terk etmektir. Hakikati dile getireni, masumun sesine ses vereni iftiralarla susturmak ve tehdit etmektir. KHK, annesini görmek için cezaevi kapısında ağlayarak bekleyen onlarca çocuktur. KHK, hukukun işlemediği bir girdaptır. Bizim bir canımız var, vatan için düşünmeden vazgeçtiğimiz. Bizim bir başımız var, bayrağımız için yere düşüreceğimiz. Fakat bizim adaletsizliğe kurban edeceğimiz bir tek vatan evladımız yok. Bizim göz göre göre kurunun yanında yanmasına razı geleceğimiz bir tek vatan evladımız yok. Bizim bu topraklarda hukuksuzluğa tahammülümüz yok. Bilmenizi isterim ki adalet yerini bulana kadar, iftiralara maruz kalan masumların hakkı verilene kadar, hukuk herkese eşit olarak işleyene kadar, vatan sevdalılarının itibarı iade edilene kadar bu işin peşini bırakmayacağız. İYİ Parti, hukukun üstünlüğüne ve devletin büyüklüğüne halel getirecek her eylemin baş düşmanıdır. Bu gerçek asla değişmeyecektir."

(Haber: Alihan Kürşat)

Editör: Mahmut Beyaz