16 Nisan'da yapılacak referandumla ilgili çalışma yapmak üzere Kahramanmaraş'a gelen CHP Genel Sekreter Yardımcısı Kamil Okyay Sındır, partisinin Dulkadiroğlu ilçe teşkilatını ziyaret etti. Parti binasında düzenlenen basın toplantısında açıklama yapan Sındır, “16 Nisan’da önümüze konulan sandıkta anayasa değişikliğinde kullanacağımız oy, tercih bir siyasi partinin iktidar mücadelesi tercihi değildir. Adalet ve Kalkınma Partisine karşı Cumhuriyet Halk Partisinin bir iktidar mücadelesi değildir. Bir Milliyetçi Hareket Partisine karşı öbür partinin Halkların Demokratik Partisi, o parti bu parti, herhangi bir siyasi partinin iktidar mücadelesi değildir. Önümüze konulan sandıkta yapacağımız tercih devletimizin, memleketimizin geleceği adına, ülkemizin geleceği adına, bekası adına, yapacağımız bir tercihtir. O nedenle bu bir memleket meselesidir” şeklinde konuştu.

EVET VEYA HAYIRLA KARAR VERİLECEK”

Sındır, konuşmasında şunları kaydetti: “Her yerde konuştuğumuz bir tek şey var oda referandum. Evet, mi? Hayır mı? diye. Bir anayasa değişikliği yapılıyor ve meclisten geçiriliyor. Meclisten geçerken bu anayasa değişiklik teklifi kapalı kapılar ardında hazırlanmış bir metin kimseye sorulmamış, herkesin ortak bir yaşam düzenini koyacak olan anayasa metni kapalı kapılar ardında ne meslek örgütleri, ne barosu, ne anayasa hukukçuları, ne üniversiteleri, ne sendikaları, ne siyası partiler aklına gelebilecek toplumun her katmanından çiftçisinden köylüsüne varıncaya kadar kimsenin bilgisinin olmadığı ‘ya benim şöyle bir düşüncem var memleketimizin geleceği adına benim şu konuda önerim olacak’ diyebilecek olan kimsenin düşüncesi bile alınmadığı bir metin hazırlanılıyor. Bu metin TBMM’ye getiriliyor. Komisyonda bizler üzerinde ne kadar muhalefet hakkımızı kullanmış olsak da umursanmadan çoğunlukla geçiyor meclise geliyor. Mecliste 330 üzerinde bir oy ile halkın önüne sunuluyor. 18 maddeden oluşan bir anayasa değişikliği teklifi sanki tek seçenek gibi Evet, Hayır seçenekleri arasında tercih yapma konusunda önümüze sunuluyor. Hâlbuki 18 maddenin içeriğine baktığınızda anayasanın yarısından fazlası devletin yönetim biçimi, yönetim şekli, rejimi değiştiriliyor. Bu sadece Evet veya Hayırla karar verilecek.

CUMHURİYET DEVLETİ DEMOKRATİK, LAİK, SOSYAL, HUKUK DEVLETİDİR”

Hani Cumhuriyet deniliyor ya 1923’te kuruldu. Bunu Başbakan diyor, ilelebet yaşayacak güzel ama cumhuriyeti tek başına tanımlamak eğer demokrasiden, hukuk devletinden, din ve vicdan özgürlüğünden, düşüncenin ifade özgürlüğünden, basın özgürlüğünden gibi özgürlüklerden insan haklarından uzak olarak sadece Cumhuriyet yaşıyor ifadesiyle ortaya koymak son derece yanıltıcıdır. Çünkü çok iyi biliyoruz ki çok yakın komşularımızda adı Cumhuriyet olan devletler var ama demokrasiyle hiç alakası olmayan ve içine sürüklendiği duruma baktığımızda komşu devletlerimize Kuzey Afrika ülkelerine mezhep, iç savaş, kavga ve tek adam rejimiyle yönetilen bu devletlerin içine düştüğü durumu da görüyoruz. Türkiye Cumhuriyet devleti, demokratik laik, sosyal ve hukuk devletidir. Bu temel ilkeyi yaşatmamız ve geleceğe daha güçlü bir demokrasiyi taşıyabilmemiz gerekirken burada yapılan çoğulluk diktatörlük anlayışıyla meclisten geçirilip milletin huzurunda sandığa sunulan bir anayasa değişikliği teklifidir.

TERCİH BİR SİYASİ PARTİNİN İKTİDAR MÜCADELESİ TERCİHİ DEĞİLDİR”

16 Nisan’da önümüze konulan sandıkta kullanılacağımız anayasa değişikliğinde kullanacağımız oy, tercih bir siyasi partinin iktidar mücadelesi tercihi değildir. Adalet ve Kalkınma Partisine karşı Cumhuriyet Halk Partisinin bir iktidar mücadelesi değildir. Bir Milliyetçi Hareket Partisine karşı öbür partinin Halkların Demokratik Partisi, o parti bu parti, herhangi bir siyasi partinin iktidar mücadelesi değildir. Önümüze konulan sandıkta yapacağımız tercih devletimizin, memleketimizin geleceği adına, ülkemizin geleceği adına, bekası adına, yapacağımız bir tercihtir. O nedenle bu bir memleket meselesidir. Şimdi geçmişte Adalet ve Kalkınma Partisine oy vermiş seçmenlerimiz olabilir, Milliyetçi Hareket Partisine oy vermiş seçmenlerimiz olabilir, Cumhuriyet Halk Partisine, Halkaların Demokratik Partisine veya meclise gelememiş dahi olsa Saadet Partisine, Büyük Birlik Partisine, Demokratik Sol Partiye ve diğer bütün siyasi partilere veya herhangi bir siyasi düşüncenin arkasında olan seçmenlerimiz olabilir. Gelecekte de bunların olabilmesini biz arzularız, demokrasinin temel koşuludur, çoğulculuk, demokrasinin temel bir ilkesidir azınlıkta olan düşüncenin dahi yaşayabilmesi yaşatılabilmesi ve o düşüncenin bir gün iktidara gelebilme yolunun açık tutulmasıdır. Demokrasi o nedenle bu gün Türkiye'de o sandıkta önümüze konulan 'evet' ve 'hayır' arasındaki tercihle bize sunulan ve evet denmesi durumunda ülkede rejimi değiştirecek olan bir anayasa değişikliği teklifidir"

BAŞBAKAN KELİMESİNİ SÖZLÜKTEN ÇIKARSAK YERİDİR”

Bir tek adam rejimi adına zaten söylendiği gibi Evet diyenlerin söylediği gibi Cumhurbaşkanlığı hükümeti adını veriyorlar. Bugüne kadar bizim bildiğimiz hükümet bir kuruldur. Başında bir Başbakan vardır. Başbakan’da seçilmiştir, bakanların tamamı millet iradesiyle seçilmiş kişilerdir. Hükümet ve Bakanlar Kurulu ortak istişare ile kimi zaman kimi devlet yönetimine dair tercihlerin üçlü kararname ile devlet milletin devleti olarak her bir yurttaşına eşit mesafe ile haklarını koruyan ve anayasa hükümlerini uygulayan devlet ve onun kurumları bizim bildiğimiz arzu ettiğimiz devlet iken şuan da bütün bu yetkiler bir tek kişiye verilmesi ön görülüyor. Bir siyasi partinin Genel Başkanı milletvekillerini belirleyecek. Milletvekillerin kim olacağına karar verecek ve seçildiği takdirde o oyu alıyorsa kendi siyasi partisi de mecliste çoğunluk olacak. Dolasıyla mecliste dilediği kanunları çıkarma yetkisine sahip olacak. Olmasa bile o bir kişi idari ve mali devletin yapılanması üzerinde kararname çıkarma yetkisine sahip olacak. Bir kere bu başlı başına çok ciddi bir konudur. Anayasa’da Başbakan kelimesi yok. Başbakan kelimesini sözlükten çıkarsak da yeridir. Çünkü Türkiye’nin böyle bir kelimeye ihtiyacı yok artık. Bu bir kişi TBMM üzerinde hâkimiyet kuracak.

GÜÇLÜ PARLAMENTER SİSTEMİ OLUŞTURULMALI”

Hayır demek bir haktır, hayır demek milletini, devletini ve geleceğini düşünmektir. Hayır demek memleketin geleceği için bu memleketi, bu devleti böyle bir maceraya sürüklemeye, dibi ucu belli olmayan ışık görülmeyen bir karanlığın içerisine sürüklemeye kimsenin hakkı yoktur. Bizim ihtiyacımız daha güçlü demokrasiye, bizim ihtiyacımız daha güçlü parlamenter sistemi oluşturmaya ihtiyacımız var."

Haber: Meliha Şeyda Akçakale

Editör: Mahmut Beyaz