Gerek yerel gerekse de ülke gündemine hakim olmasıyla dikkatleri üzerine çeken TBMM İçişleri Komisyonu Başkanı ve AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Celalettin Güvenç, ulusal televizyonların canlı yayınlarında gündemin sıcak konularını değerlendirmeye devam ediyor. Güvenç son olarak ise Kanal B’nin canlı yayınına konuk olarak, ittifak çalışmaları, yerel seçim aday belirleme sürecini ve son günlerde polemik konulardan biri haline gelen şeker pancarı noktasında değerlendirmelerde bulundu. Sözlerinde sık sık birlik ve beraberliğe dikkat çeken Güvenç, AK Parti’nin Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Hayrettin Güngör hakkında da önemli açıklamalar yaptı.

KAR YAĞIŞINI SİYASETİN ÜZERİNE YIKAMAZSINIZ”

İlk olarak şeker pancarı noktasındaki spekülasyonları değerlendiren Güvenç, “Muhalefet meseleleri çarpıtarak sunuyor, bazı yaraları kaşıyarak siyaset yapmaya, oy devşirmeye çalışıyor ve altını çizerek ifade etmek istiyorum ki, biz bunu en başından bu yana yanlış buluyoruz. Kahramanmaraş'ta Elbistan ve onun gibi bazı bölgelerimizde şekerpancarı için hasat dönemi ve bu dönemle ilgili bazı sorunlar var, sorunların temelinde ise özelleştirme yok. Sorunların temelinde kar yağması ve kış şartlarının baskın gelmesi söz konusudur. Bundan kaynaklı olarak bazı çiftçilerimizin sıkıntıları var. Bu sorunları asgariye indirebilmek için biz hükümet olarak, Kahramanmaraş'ımızın milletvekilleri olarak ve siyasi kurumlar olarak hep birlikte çalışıyoruz. 2004 yılından sonra hasat döneminde Elbistan’a kar yağıyor ve insanlar pancarlarını toplayıp iki gün bekletip fabrikalara teslim ediyorlar ama bu 2 günlük süreçte kar yağdığından dolayı medyaya olumsuz görüntüler yansıyor. Bu konuda konuşan insanların şuna dikkat etmesi gerekiyor Ekim ayının sonundan Ocak ayının başına kadar Şekerpancarının hasat dönemidir. Hasat döneminden teslim sürecine kadar olan arada yağmura veya kara yakalandıysanız bunu özelleştirmenin üzerine yıkıp siyaset yapamazsınız. Bu doğru olmaz. Biz bu işi takip ediyoruz” dedi.

İDDİALAR DEVLETE OLAN GÜVENİ SARSMAK İÇİN”

Şeker pancarı noktasındaki olumsuz iddiaların devlete olan güveni sarmak amacıyla olduğuna dikkat çeken Güvenç, “Fabrikalara şekerpancarı alımları daha devam edecek aralık ayının sonuna kadar üretici toplayacak ve getirecek bu süreç içerisinde ise kar veya yağmur yağarsa maalesef bir takım sorunlar ortaya çıkacaktır. Üzerinde durarak ifade ediyorum, ‘bunun sebebi özelleştirme değil, herhangi bir ihmal değil işin tabiatı gereği hasat döneminin olumsuz kış şartlarına denk gelmesidir.’ Bu sorunlar kış şartlarına bağlı olduğu için şeker fabrikaları özelleşse de yaşanacak özelleşme yaşanacaktır. Şuan itibariyle Elbistan şeker fabrikasına 273 bin ton şekerpancarı alımı yapılmış, geriye kalan rekoltenin de tamamının alınacağını fabrika müdürü bana bizzat beyan etti. Gönül ister ki bu sorunlar yaşanmadan her şey hallolsun ama bazı işlerinde tabiatından dolayı bu sorunlarla karşılaşmak kaçınılmaz hale geliyor. Biz çiftçimizin her türlü meselesinin, her türlü sorununun takipçisiyiz. Muhalefetin, şeker pancarının fabrikalar tarafından alınmadığı ve nişasta bazlı şekere Türkiye'nin mecbur bırakıldığı gibi bir eleştirisi var burada niyet okuyorlar. Biz bu söz konusu oranı yüzde 5'e indirdik, yasa ile hüküm koyarak mevcudu da biraz daha iyileştirdik. Buradaki eleştiriler, iddialar devlete olan güveni sarsmak içindir” şeklinde konuştu.

CUMHURİYET TARİHİNİN EN BÜYÜK DESTEĞİDİR”

Sözlerinin devamında devleti aktör olmaktan çıkarıp çiftçiye, üreticiye ve dar gelirliye destek verdiklerini dile getiren Güvenç, “Türkiye bir hukuk devletidir. Bu anlamda her türlü konunun kontrolü ve takibi yapılır. Hiçbir işin kötüye yönelmesine ve kötüye kullanılmasına izin verilmez böyle bir durumda devletin hukuk ve yargı mercileri, teftiş mekanizmaları yakalarına yapışır. Buradaki bizim sol görüş ile anlaşamadığımız temel problem şudur; biz devletin piyasalarda aktör olmasına inanmıyoruz devlet hakem olmalıdır. Devlet tekstil fabrikalarıyla, ayakkabı fabrikalarıyla veyahut şeker fabrikalarıyla uğraşmamalıdır. AK Parti döneminde ki Turgut Özal'da bu fikirdeydi. Mümkün mertebe devleti aktör olmaktan çıkarıyoruz ve bunun yerine de çiftçiye üreticiye dar gelirliye destek veriyoruz. Aldığımız vergilerle devlet hazinesini güçlendiriyoruz, ekonomiyi büyütüyoruz ve bu kaynaklarla da bütün üretici kesimini destekliyoruz. Ak Parti’nin 2002 yılından bu yana çiftçiye verdiği destek her alanda, her kalemde Cumhuriyet tarihinin en büyük desteğidir. Bizim savunduğumuz sistem şudur; ekonomiyi güçlü kılarsanız toplumda ihtiyacı olan kesimlere daha çok destek verme imkanınız olur. Türkiye'nin 40 yıldan bu yana en büyük sorunu reel ekonomiyi, piyasa ekonomisini kuramamaktır. Ortada, devlet X fabrikadan bu kadar zarar etti, Y fabrikasından şu kadar etti bu gibi zararlar ortadan kaldırılıp oraların reel bir şekilde işletilmesi sağlanmalı. Özel sektör bu alanlarda çalışacak, kazanacak, büyütecek ve devlete vergi ödeyecek devlette aldığı bu vergiyle çiftçiye, dezavantajlı gruplara, dar gelirlilere ve toplumun ihtiyacı olan kesimlerine destek olacak. Biz hükümet olarak tam anlamıyla bunu yapmaya çalışıyoruz ve bu konuda da Turgut Özal yönetiminden bu yana çok başarı sağladık” ifadelerini kullandı.

BAZI KONULARDA RİSK ALMAK GEREKİYOR”

“Değişim dönemleri sancılıdır, alışkanlıkları değiştirmek çok zordur” diyen Güvenç, sözlerine şu şekilde devam etti, “Muhalefet bu değişikliklere, eski alışkanlıklara oynuyor ve değişim sırasında meydana gelen sorunları ciddi şekilde ele almaya çalışıyorlar, bunlar üzerinden siyaset yapıyorlar. Muhalefetin bu tavrı sadece şekerpancarı ile ilgili değil örnek olarak dile getirmek gerekirse geçtiğimiz haftalarda Mehmetçiğimiz 2 bin 400 metre de operasyona gidiyor başlarına kötü bir olay geliyor ve donarak şehit oluyorlar muhalefette tutuyor günlerce bunu konu ediniyor bilmiyorlar ki 2 bin 400 metre de operasyon yapmak ne kadar zordur. Şunu düşünmüyorlar eskisi gibi, devlet 2 bin 400 rakımlarını terör örgütlerine mi bıraksın? Bazı konularda risk almak gerekiyor diyelim ki risk alınmadı o 2 bin 400 metrede terör örgütleri kış ayları boyunca hazırlık yapar ve yazında gelir seni vururlar. Biz teknolojimiz geliştiği ve siyasi irade de bunun arkasında durduğu için 2 bin 400 metrede de 3 bin metrede de operasyon yapıyoruz. Ömrü boyunca hiç 1800 rakımın üzerine çıkmamış, bu rakımın üzerinde iklim ve coğrafya görmemiş insanlar gelip mecliste siyaset yapıyorlar. Ben bunların toplumda bir karşılık bulduğuna ya da bulacağını inanmıyorum ama insanlarımıza bunları anlatmamız lazım.”

SEÇİM SÜRECİNDE TİTİZ ÇALIŞILIYOR”

Yerel seçim çalışmalarına da değinen Güvenç, “Yerel seçim çalışmalarının gayet iyi gittiğini düşünüyorum. 2002 yılından bu yana AK Partinin aday tespit süreçlerini gözlemci olarak takip etmeye çalışan bir insanım. Bu seçim sürecinde daha farklı ve daha titiz çalışıldığını düşünüyorum. Yerel Yönetimler Teşkilat Başkanlığımız ve Seçim İşleri Başkanlığımız 2 aydır ayrı ayrı sahaya çıkıp illere gittiler, illerdeki sivil toplum örgütleriyle, meslek odalarıyla, teşkilatlarla, kadın kollarıyla, gençlik kollarıyla çok ciddi temaslarda bulundular. Bu süreç içerisinde çok ciddi anketler yapıldı, SMS anketleri ile halkımızın kanaati, görüşleri alındı ve talepleri değerlendirildi. Bu yoğun çalışmalar sonucunda adaylar belirleniyor. Geçtiğimiz cumartesi günü adayların bir kısmı ile benim şehrimin adayı da belirlendi” dedi.

SEÇİMDEN ÇOK BÜYÜK BİR BAŞARIYLA ÇIKACAĞIZ”

Hayrettin Güngör’e övgüler yağdıran Güvenç, Kahramanmaraş’ta seçimden çok büyük başarıyla çıkacaklarına dikkat çekerek, “Kahramanmaraş'ımıza aday olarak gösterilen Hayrettin Güngör kardeşimizi tebrik ediyorum buradan sizler aracılığıyla. Hayrettin bey Belediyecilik konusunda Türkiye'de ki önemli isimlerden birisidir. Kendisi müsteşar yardımcılığı yaptı ve şuanda da Türkiye Belediyeler Birliği'nin Genel Sekreterlik görevini devam ettiriyor. Cumhurbaşkanımız tam bir belediye uzmanını Kahramanmaraş için görevlendirdi. Şehrimize ve Hayrettin beye hayırlı olmasını diliyorum ve inşallah Kahramanmaraş'ta seçimden çok büyük bir başarıyla çıkacağız. Hayrettin Bey'in memleketimize çok büyük değer katacağına ve başarılı işlere imza atacağına inanıyorum. Şehrimize 5 yıl süreyle hizmet eden mevcut başkanımız Fatih Mehmet Erkoç bu süreç içerisinde büyük bir özveriyle çalıştı ve gerçek anlamda şehrimizin gelişimi adına mücadele etti kendisine bu anlamda teşekkür ediyorum. Bu bir nöbet işidir dolayısıyla asıl olan bu nöbet işini en iyi şekilde tamamlamak, gereklerini en iyi şekilde yerine getirmektir. Bu nöbeti bitirip yerine getirenlere selam olsun teşekkür ediyoruz ve nöbeti devralacaklara da buradan hayırlı olsun diyorum” şeklinde konuştu.

MHP İLE İTTİFAK GÖRÜŞMELERİ YENİ BİR EVREYE GİRDİ”

Milliyetçi Hareket Partisi ile olan ittifak görüşmelerinin yeni bir evreye girdiğini belirten Güvenç, “Milliyetçi Hareket Partisiyle ittifakın ülkemiz ve her iki parti içinde gerekli olduğuna inanıyorum, her iki tarafa da hayırlar getireceğine yürekten inanıyorum. Gelinen noktada Türkiye çok önemli bir mücadele veriyor ve bu mücadelede gerçekten birlik ve beraberlikten yana olanların, aynı kaygıyı taşıyanların bir araya gelmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum. Kandil CHP'ye, İYİ Parti'ye, HDP'ye bir araya gelin diyor bize de milletin menfaati bir araya gelin diyor. Millet bize diyor ki “bu ülkede artık terör olmasın, istikrarsızlık olmasın, her gün yerinden kalkan, ülke için farklı bir senaryo yapmasın” gibi şeyler için bir olmamızı, beraber olmamızı ve ülkeye hizmet etmemizi istiyorlar” dedi.

CUMHUR İTTİFAKI’NIN RUHU BAKİDİR”

Güvenç sözlerine şu şekilde devam etti, “Türkiye gibi bir ülkede siyaset yapmak zordur, bunun altını çizmek lazım. Böyle zor bir ortamda iki ayrı tüzüğü, iki ayrı siyaset felsefesi olan iki ayrı partinin anlaşması, birlikte hareket etmesi de zor bir olay. Çok önemli bir adım genel seçimlerden önce atıldı, daha önce bu tür ittifaklar vardı Türk siyasetinde ama hukuki zemine oturmuyordu. Kanunun arkasından dolanarak ittifaklar yapılıyordu çünkü ihtiyaçtı. Genel seçimden önce Milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı Seçimleri için yasal bir zemin oluşturuldu, bir yasa çıkartıldı, bu çok iyi oldu. Keşke orada mahalli seçimlerle ilgili de hükümler konulabilseydi. Gelinen noktada insan onu da düşünüyor, keşke onun da çerçevesi çizilseydi. Ama mahalli seçimlerde ittifak kurmak işin tabiatı gereği çok daha zor. Çünkü yerelde insanların meseleye bakışı, siyasete bakışı, şehre bakışı daha farklı yani herkesin kafasında kendi şehriyle ilgili hayalleri var, o hayalleri gerçekleştirecek kadrolar var, angajmanları var. Dolayısıyla bu çok ciddi bir problem, genel seçimden sonra mahalli seçimlerle ilgili tekrar böyle bir arzu ortaya konulduğunda bunun zor olduğu görüldü. Cumhur İttifakı’nın ruhu bakidir, mecliste ittifakımız devam edecek, Türkiye’nin teröre yaklaşımı konusunda birlik ve beraberliğimiz devam edecek Milliyetçi Hareket Partisi ile ama yerelde herkes kendi girsin zor olacak denildi. Bunu da söylediğim gibi yerel sebeplerden kaynaklanan bir sorun bu. Ancak görüldü ki karşıda ciddi bir ittifak kuruluyor. Dış güçleri de Kandil’i de bir taraftan zorluyor bunları. O zaman yerli ve milli olanlar, istikrardan yana olanlar, milli konularda ve dış siyasette aynı düşünenler niye beraber olmasın? Niye, birlikte hareket edip de şehirlerimizin beş yılını birlikte şekillendirsin sorusu ortaya çıktı.”

ÜLKE MENFAATLERİ İÇİN SENİ DESTEKLEYECEK”

MHP ile AK Parti’nin birlikteliğinde Türkiye’de önemli kazanımlara imza atıldığını dile getiren Güvneç, “Bu noktada Cumhurbaşkanımız ciddi bir adım attı, sayın Devlet Bahçeli’yi davet etti ve 50-55 dakikalık bir görüşmeden sonra aklın gereği, ülke menfaatlerinin gereği hemen açıklama yapıldı. Ankara, İstanbul ve İzmir’de MHP ben seçime girmiyorum dedi ve görüşülecek dendi. Umarım ülke menfaatleri için daha da yaygınlaştırılır. Burada her iki partinin yereldeki tabanının meseleyi görüp, feragate hazır olması lazım. Yani x vilayetinde adam diyor ki ben nasıl kendi adayımdan vazgeçerim de diğer partiye oy veririm. Vereceksin, çünkü diğer bir ilde de o parti ülke menfaatleri için seni destekleyecek. Burada belki uzlaşılan illerdeki adaş profili üzerinde de konuşulabilir. Burada önemli olan neden buna gerek duyulduğunu görmek. Yani bu şehirlerimiz en hassas şehirlerimizi, en güzel şehirlerimizi, yığınla sorunu olan şehirlerimizi emin eller yönetsin istiyoruz. Biz istiyoruz ki bu şehirlerimizin beş yılı garanti olsun. Bu beş yıllık süre içerisinde rasyonel bir yönetim sergilensin, şehre sahip çıkılsın. Bunun için de bu iki partinin anlaşması, uzlaşması lazım. Bakın ittifaktan bir Türkiye kazandı. Nasıl kazandı, birinci turda Cumhurbaşkanlığı seçimini bitirdik, Türkiye rahatladı. İkinci tura kalsa toplum gerilecekti, daha farklı senaryolar uygulayacaktı belirli güçler. Ama birlikte oldun seçtin. MHP, meclis grubunda temsil ediliyor ve ciddi bir oy aldı, biz hem Cumhurbaşkanımızı birinci turda seçmiş olduk, hem de ciddi bir oy çoğunluğumuz var birlikte. Biz bu mecliste MHP ile şuan da çoğunluktayız, Meclis Başkanı bizdendir, Cumhurbaşkanımızı biz seçmişiz. Bunlar bir ülke için çok önemli kazanımlar” dedi.

DİRAYETLE, HALKIN DESTEĞİYLE BİZ BUNLARI YENDİK”

HDP, CHP ve İYİ Parti’nin yerel seçimler için ittifak görüşmelerini de değerlendiren Güvenç, sözlerini şu şekilde tamamladı, “Bakın 13 Ağustos’ta bir ekonomik darbe yedik, tarih bunu yazacak. Gece 7,40’da doları tuttuk ama o günden bu güne piyasalar sancılı. Acaba direksiyonda güçlü bir hükümet olmasaydı, gece yarısı dış kaynaklı operasyonlara müdahale etmeseydik ertesi gün dolar 10 TL ile uyansaydı, üç-beş banka batsaydı nasıl olurdu. 2001’de bu ülkenin neler yaşadığını, bin anda 15-20 bankanın nasıl battığını yaşadık. Türkiye’de insanlar bazı şeyleri çabuk unutuyor ve aşırı bir özgüven var. Dolar 7,40’ı gördü, 10 TL’ye çıksaydı, müdahale edilmeseydi, kaya gibi durulmasaydı acaba ne olurdu? 10 yıldır Ak Parti’ye karşı her türlü illegal metot denendi, bir tanesi de ekonomik saldırıydı. Ekonomik saldırılarda Recep Tayyip Erdoğan’ı gönderme senaryoları 10 yıldır var, ben bunu herkesten dinledim. Ama hamdolsun dirayetle, halkın desteğiyle biz bunları yendik. Bunu milletin görmesi, anlaması lazım. Cebinde başka ülkenin pasaportu olmayanlara sesleniyorum, gidecek bir yerimiz yok bizim. Bu ülkede istikrar lazım, bu ülkenin güçlü hükümetlerle en az 10 yıl daha yönetilmesi lazım, milli gelirimizin 20 bin dolara çıkması lazım. 20 bin dolara koalisyon hükümetleriyle mi çıkacağız? HDP’nin, CHP’nin, İYİ Parti’nin bir araya gelerek yapacağı atraksiyonlarla mı bizim üretimimiz artacak. Buna inanmak mümkün mü, bunun yolu güçlü hükümetten geçer. Halka dayanan hükümetten geçer. Bunun için MHP ve AK Parti tabanı meselelere sağ duyuyla yaklaşacak hatta CHP ve İYİ Parti tabanına da ben sesleniyorum Türkiye’nin 31 Mart seçimlerini atlatıp dört yıl seçim lafını ağzına almaması lazım.”

(Haber: Tuğçe Kayar)

Editör: Mahmut Beyaz