AK Parti İl Teşkilatı öncülüğünde Hukuki Araştırma Derneği (HUDER), Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) ve Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA) tarafından ortaklaşa düzenlenen istişare toplantısına Kahramanmaraş’ta bulunan 150 STK temsilcisi katıldı. Moderatörlüğünü Dr. Mustafa Dağcı’nın yaptığı Yeni Anayasa ve Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi konulu istişare toplantısında Sabah Gazetesi Yazarı Meryem Gayberi, Yazar, Aktivist İdris Kardaş ve Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Adnan Küçük yeni sisteme ilişkin birer bilgilendirme konuşması yaptı. Mevcut Parlamenter Sistemdeki sıkıntılarla, Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde ki yeniliklerin anlatıldığı toplantı, soru-cevap bölümüne geçilmesinden sonra son buldu.

AK PARTİ’YE BU ÜLKEYİ YÖNETTİRMİYORLAR’
Düzenlenen toplantıda konuşma yapan Sabah Gazetesi Yazarı Meryem Gayberi, hep birlikte tarihi bir dönem yaşadıklarını belirterek, AK Parti’ye ülkeyi yönettirmediklerini söyledi. Gayberi, “Türkiye’nin darbeler tarihi olduğunu hepimiz biliyoruz. Burada belli bir yaş oranı olan insanlar var. 80 dönemini çok net hatırlamasam da 28 Şubat dönemini çok net hatırlıyorum. O dönemde arkadaşlarımın Kanada’ya, Amerika’ya, Avusturya’ya gidip başörtüleri ile okumak için ne çileler çektiklerine bizzat şahidim. Hatta benim çok yakın bir arkadaşım Tıp okurken 5. Sınıfta ayrılmak zorunda kaldı. Parası da yoktu ve Kanada’ya gitti. AK Parti ezici çoğunlukla 4 dönemdir bu milletten iktidarı alıyor. Ama bu ezici çoğunlukla siyasetin merkezinde olması rağmen AK Parti’ye bu ülkeyi yönettirmiyorlar. AK Parti iktidara geldiğinden bu yana kapatma davaları, 367 krizi, E-Muhtıra, gezi süreci, 17-25 Aralık, 15 Temmuz, MİT Tırlarının durdurulması ve onun dışındaki bir sürü böyle oyunlarla adeta siyasetin ümüğünü sıktılar. Kim bunlar? Vesayet sistemleri. Bu bazen ordu adı altında çıkıyor karşımıza, bazen de yargıyla karşımıza çıkıyor. Siyasetin bu kadar zayıf aralıklarla olduğunu ve bu zayıf aralıklarından vesayet sistemlerinin nasıl sızdığına hepimiz şahidiz. Aslında hep birlikte bir tarihi dönemi yaşıyoruz” dedi.

TÜRKİYE DARBE ÜRETEN BİR PARLAMENTER SİSTEMLE YÖNETİLİYOR’
Türkiye’nin darbe üreten bir parlamenter sistemle yönetildiğini ifade eden Gayberi, Türkiye’yi krize sürükleyen bir sistemle karşı karşıya olduklarını kaydetti. Gayberi, “94 yılda 65 tane hükümet değiştirmişiz, 17 aya neredeyse bir hükümet düşmüş. 1970-80 yılları arasında 12 tane hükümet kurulmuş, yaklaşık 10 aya bir hükümet düşmüş, Türkiye ekonomisi darbe tarihlerinde 4’te bir oranında düşmüş. Mesela 28 Şubat’ın Türkiye’ye ekonomik maliyeti 300 milyar dolar, E-Muhtıranın ekonomik maliyeti 10 milyar dolar, Gezi sürecinin ekonomik maliyeti 157 milyar dolar, 17-25 Aralık sürecinin bu ülkeye maliyeti 50 milyar dolar, 15 Temmuz sürecinin bu ülkeye maliyeti 80 milyar dolardır. Yani 28 Şubat’tan baz alırsak darbelerin bu ülkeye maliyeti toplam 607 milyar dolardır. Siyaseti istikrarsızlığa yol açan, mütemadiyen darbe üreten ve ekonomik olarak Türkiye’yi gerçekten krize sürükleyen bir sistemle karşı karşıyayız” diye konuştu.

ÇOK ARIZA BİR SİSTEMİMİZ VAR’
Çok arıza bir sistemin olduğunu dile getiren Gayberi, son olarak sözlerine şunları ekledi:” Erdoğan bu sistemi kendisi için mi istiyor? Diyorlar. Türkiye’de şu an cumhurbaşkanının çok fazla yetkileri var. Erdoğan bu milletin neler yaşadığına bizzat kendisi şahit olmuş. Bu sıkıntıların tekrar yaşamaması için bu milletin, bu ülkenin, bu sistemin Türkiye için gerekli bir sistem olduğunu zaten çok uzun bir dönemden beri konuşuluyordu. Çok arıza bir sistemimiz var. Bu arıza sistemimizi zaman zaman yamalarla kapatmaya çalışıyoruz. Ancak buraya kadar kapatıldı. Bu sistem yeniden bir inşa sürecidir. Bu toplumun ana damarı muhafazakâr kesim ve muhafazakâr kesimin istemediği bir aday bu ülkede asla ve katta cumhurbaşkanı seçilemez. Yani siz seçmezseniz kimse sizin başına böyle bir sıkıntı getiremez.”

94 YIL BOYUNCA SÜREKLİ KRİZ ÜRETEN BİR SİSTEMLE KARŞI KARŞIYA KALDIK’
Toplantıda konuşan Yazar, Aktivist İdris Kardaş ise 94 yıl boyunca sürekli kriz üreten bir sistemle karşı karşıya olduklarını söyledi. Kardaş, “Parlamenter sistemle, başkanlık sistemi dünyada bir hükümet sistemleridir. Ülke kendini nasıl yöneteceğiyle ilgili 2 seçeneği vardır. Ya başkanlık sistemi yapar ya yarı başkanlık sistemi yâda parlamenter sistem devleti olur. Demokratik ülkelerin yönetilme biçimi bunlardır. Bunların rejimle bir ilgisi yoktur. Rejim dediğimiz şey ülkeyi yönetecek kişinin nasıl seçildiği ile ilgilidir. Yani bir ülkeyi yöneten kişi halk tarafından seçiliyorsa bunun adı cumhuriyettir. Babadan oğula geçiyorsa bunun adı da monarşidir. Dolayısıyla burada bir rejim değişikliği ifadesini kullanmak doğru değil. Ama devletin nasıl idare edileceği ile ilgili bir değişiklik söz konusudur. Parlamenter sistem bizim 94 yıl boyunca sürekli kriz üreten bir sistemle karşı karşıya kaldık. Meclis hep asker tarafından belirli kesimler tarafından tehdit edilmiş. Meclisin kapılarını kilitleyip içeriden milletvekillerini tehdit etmişler. Cumhurbaşkanlığı seçimleri sürekli böyle bir kriz üretmiş. Parlamenter sistemde cumhurbaşkanını da meclis seçiyordu” ifadelerini kullandı.

15 TEMMUZ BU İŞİN MİLADI OLDU’
Bugün gelinen noktada 15 Temmuz’un bu işin miladı olduğuna dikkat çeken Kardaş, 15 Temmuzda milletin kendi kaderini eline aldığını belirterek, bu saatten sonra milletin seçmediği hiç kimsenin kendilerini yönetemeyeceğini vurguladı. Kardaş, “Bizim Türk demokrasi hayatımız 50 yılı aşkın bir zamandır var. Yani 1923’te başlamamıştır. 1950’ye kadar tek partili iktidar var. O süreçlerde de zaten biz meclisi seçmişiz. Meclis gitmiş içinden koalisyonlar kurmaya çalışmış, kapalı kapılar ardından bakan pazarlığı yapmış, asker şu adam olmazsa ben izin vermem koalisyona darbe yaparım demiş. Bütün bu krizler yine çıkmış. Türkiye’nin bu güne kadar yaşadığı bütün hükümet krizleri hep bu parlamenter sistemin içinde çıkmış. Türkiye’de işlemiyor, çünkü Türkiye’de asker 15 Temmuz’a kadar çok güçlüydü. Vesayet odakları çok güçlüydü. Bunlar bizim hayatımızı şekillendiriyordu. İstedikleri adamı başbakan yapıyorlardı, istediği kişiyi de cumhurbaşkanı yapıyorlardı, biz sadece seçtiğimizi zannediyorduk. Bugün geldiğimiz noktada artık 15 Temmuz bu işin miladı oldu. 15 Temmuzda biz millet olarak kendi kaderimizi elimize aldık. Bu saatten sonrada bizim seçmediğimiz insan bizi yönetemez” şeklinde konuştu.

‘“HALK NEYE EVET DİYECEĞİNİ BİLMİYOR” DİYORLAR’
Bir başka konuşmacı Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Adnan Küçük, bazı çevrelerde karalama propagandası yapıldığını belirtti. Küçük, “Türkiye önemli bir süreçten geçiyor. Bu sürecin neticesinde ne olacağına hep birlikte karar vereceğiz. Ama bazı çevreler, “halk neye evet diyeceğini bilmiyor” diyorlar. Dün Düzce’de üniversite öğrencileriyle beraberdim ve çok üzüldüm. Orada bana “Bu halk koyun” dediler. Ben de kusura bakmayın o halk koyun değil dedim. Son 1 yıl içerisinde belki 50’inci konuşmam ve her gittiğim yerde de çeşitli sorularla karşılaşıyoruz. Özellikle sistemi karalamaya yönelik olanlar tamamen uydurma sorularından dolayı insanların zihinlerini bulandırıyorlar ve zihinleri bulanan insanlarda bu karışıklığı çözmeye yönelik bize sorular soruyor” dedi.

ARTIK KANUNLARI MECLİS KENDİSİ ÇIKARACAK’
Yeni sistemle beraber meclisin daha da güçleneceğinin altını çizen Küçük, kanunları artık meclisin çıkaracağını vurguladı. Küçük, ““Cumhurbaşkanı ülkeyi kararnamelerle yönetecek, meclisi devre dışı bırakacak” tarzında sorular geliyor. Bu propagandayı o kadar etkili yapıyorlar ki sanki meclisin işlevi bitiyormuş gibi göstermeye çalışıyorlar. Bu meclis bundan sonrada kanun çıkarma işlerini olduğu gibi sürdürecek, artık kanunları meclis kendisi çıkaracak. Kanunlar meclis mutfağında hazırlanacak. Yani meclis güçlendirilmiş oluyor. Cumhurbaşkanı kararname çıkaracak ama şimdiki çıkaracak hükümetin ancak 3’te biri kadar. Bu ne demektir? Şimdiki bakanlar kurulu Kanun Hükmün Kararname ile kanunlarını değiştiriyor. Yani değiştiremeyeceği hiçbir kanun yok. Oysa cumhurbaşkanımıza verilen kararname yetkisi bir defa kanuna aykırı olamaz. Kanunları değiştiremez. “Cumhurbaşkanı partili olmamalı, Amerika’da partili değil” diyorlar. Bu da buram buram cahillik kokan bir sözdür. Bunu söyleyenler neye istinaden söylüyorlar bilmiyorum ama anlaşılan ne Amerika sistemini biliyorlar ne diğer başkanlık sisteminin uygulandığı ülkeleri biliyorlar” ifadelerine yer verdi.

HABER: EMRE AKKIŞ

Editör: Mahmut Beyaz