Yasama-Yürütme- Yargı üçlüsü gibi birbirinden ayrılmaz bir unsurda Siyaset- Yatırım ve Üretim üçlüsü. Siyasi istikrar bir ülkenin bir şehrin adeta kaderi gibi. Üretim için siyasi istikranın olması şart. İstikrar olmaz ise ekonomi çöker.

Gelin derin bir tahalül de bu üçlü üzerinde yapalım. Ülkemizin kıskaca alınmasına neden olan ama kıskacı kırarak ille de istikrar diyen benim medeniyet beşiği ülkeme ve tabi ülkemin göz bebeği şehrime bir bakalım.

1940 yılına kadar lisesi bulunmayan ve üretimi sadece tarım üzerine olan Kahramanmaraş, 1950 yılında Demokrat Partinin tek başına iktidar olması ile değişim dönüşümü yaşadı. 1933 yılında Alman mühendisler tarafından Afşin ve Elbistan’da bulanan kömür madeni bir şehrin kendini kurtardıktan sonra ikinci kurtuluşun vesile olacak ve Adnan Menderes’in başa gelmesi ile değişim hareketi Kahramanmaraş’ta resmen başlamış olacaktı.

1953 veya 1956 yılında İlk olarak 4 milyon TL sermaye ve 27 iş adamı ile birlikte Kahramanmaraş Dokuma Pamuklu Kumaş kurularak şimdinin lüks farikaların ilk temeli olmuş oldu. Devlet teşviki ile kurulan bu fabrika, bugün 1100 fabrikanın, tekstilin başkenti, 170 bin çalışan ve 1 milyar dolar ihracat yapan bir kente dönüşümünü sağladı. 27 iş adamı ile başlayan bu serüven 1983 yılında Turgut Özal’ın ‘Öncelikli 28 il’ içine Kahramanmaraş’ı alması ile kent adete dev bir üretim tesisi haline getirdi. O yıllarda gazetelere ‘Kahramanmaraş’ın ne zaman Türkiye’nin dolara’ ihtiyacı olsa döviz pompalıyor şeklinde manşetler atılıyordu. 2004 yılına geldiğinde ise dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 5084 sayılı teşvik kanununa, dönemin Ticaret ve Sanayi Odası Onursal Başkanı Mehmet Balduk’un girişimi ile Kahramanmaraş dahil edildi. Yine gazetelere ‘Kahramanmaraş 5084 ile tarih’ yazdı manşetleri atıldı.

Buraya kadar herşey normal, bunu niye yazdın diyenler için bir önceki yazımda ki gibi ‘Derin Analiz’ yapmak gerek. Yatırımın olması için siyasi zeminin güçlü olması gerekiyor. Bu 3 sıçrama hamlesini yapan Kahramanmaraş güçlü hükümetler döneminde yaptı. Zaten Türkiye saydığım bu (MENDERES-ÖZAL-ERDOĞAN) döneminde şaha kalktı. İstikrarın önemi yatırıma yatırımın önemi ise kalkınmışlığa yansıyor. Bunları Yasama- Yürütme ve Yargı erki gibi de görebiliriz. Bir şehir için bile bu kadar çaba lazım iken 24 Haziran seçimlerinde ne yanlış yapıldı? Nerelere de hata yapıldı? Neler yanlış gitti? Siyaseti kim yıpratmaya çalıştı? 15 Temmuz’u kim unutturmaya çalıştı? Gibi soruların cevapları bulunması gerekiyor.

Bu soruların hepsine bir bir yanıt verelim. Artık gerçek manada dirilişe geçen ülkemin fren sistemine ani müdahale ettiren ve biz yapmadık diyen o grubu dilimizin döndüğünde yazalım.

Tarihi 24 Haziran seçimlerinde Kahramanmaraş’ta, Mahir Ünal-Fatih Mehmet Erkoç, il yönetimi, ilçe belediye başkanları, ilçe başkanlıkları ve tüm AK Camia çalıştı. Burada yüzde 15’lik oy kaybının tamamı CHP’nin yürüttüğü seçim çalışmaları ve AK Parti içinde bulanan AKP’liler ile oldu. Kimse bana kızmasın, kimse içimizde bunlar yok demesin seçimin başlıca eksiye düşmesinin sebebi bu iki seçenek. Kahramanmaraş’ta yaklaşık 60-70 bin oy yani 1 vekil aynı deprem gibi gitti gitti geldi.

24 Haziran seçimlerinde ne yanlış yapıldı?: Bunun sebebi Reis’e en güçlü olduğu ilde yani Kahramanmaraş’ta şer ittifakının çok sıkı çalışması ve ne kadar da görmezden gelinse de sosyal medya da yapılan ‘Cumhurbaşkanlığı seçiminde oyum Reise, vekillikte başka partiye’ algısıdır. 2002 yılında Anadolu ihtilali yapan şehirler inanmışlığını yitirmezken bazı şehirler ne kadar hizmet götürsen de yine istikrardan yana oyu kullanmadı. Kimseyi hedef tahtasına koymak değil amacımız ama gerçeklerde ayan beyan ortada. Anti Algının zayıf olmasından ötürü o 70 bin oy başka partilere gitti.

Nerelere de hata yapıldı?: Aslında hata yapılmadı ama dünyanın hepsi diğer partiler olunca sonuç ister istemez çoğunluktan yana oldu. Yaşanan oy kaybının yine sebebi içimizdeki batıcılar. Zaten ülkem şehrim ne çektiyse batıcıların yüzünden çekti. Liderini reis yapan toplumun bakış açısının vekiller olması ise ayrı bir üzüntü. Yani bundan önceki seçimler de bu vekiller yine vardı. Değişen ne oldu ki halkın algısı birden milletvekili önemli durumuna geldi. Halkın bence bunu araştırması gerek.

Neler yanlış gitti?: Siyaset gerçekten futbol gibi, liderin güçlü olmazsa herşey aleyhine işler. Seçime giren tüm partilerin aleyhine işleyen durum Recep Tayyip Erdoğan’da lehine işlemesine rağmen milletvekili seçiminde yüzde 10’luk düşüş yaşandı. Burada dikkat edilmesi gereken, halkın ne mesaj vermeye çalıştığıdır. Halkı yani tabanı görmek gerek.

Siyaseti kim yıpratmaya çalıştı?: Siyaseti gerçekten o işten anlamayan insanlar yıpratmaya çalıştı. Artık önüne gelenin siyasetçi olması, ve yeni siyasetçilerin buna uyması ile siyaset kurumu bence rayından çıktı. Biz toplum gözlemcisi değiliz, ama gün içerisinde en az 100 kişi bunun yanında bürokrasi ile haşır neşir olduğumuzdan her şeyi yorumlayabiliyoruz.

Siyaset aynı şuna benziyor: ‘TBMM’de bir yasa çıkacağı zaman parti gruplarında o yasanın çıkmaması için soru önergesi, yazılı cevaplama talebi gibi’ artık yeni sistem ile bunların hepsinden kurtuluyoruz.

15 Temmuz’u kim unutturmaya çalıştı?: Bir milletin yeniden uyanışını, bir milletin ölü toprağını üstünden atmasını, bir milletin gerçek manada şaha kalkmasını engellemeye çalışanlar var. Bunlar kimler derseniz; ‘İsrail, ABD, İngiltere’ liste uzar gider. Tabi ki içimizdeki muhalefet, kontrollü darbe diyenler ve Suriyeli istemiyoruz diye sokaklarda gezenlerin hepsi 15 Temmuz olmamış gibi davrananlardır. Bunlarında acilen gereğinin yapılması ise ayrı bir elzemdir.

Yukarıda anlattığım cevaplar toplumun geneline sirayet ettiği aşikardır. Toplumu kucaklama, ayrıştırmadan hizmet götüren AK Parti camiası yine canla başla, ülkeyi 50 yıl geriye götüren eski siyaset kalıntıları yeni sistemi ile gidecek. Şimdilik kalın sağlıcakla…