Öğündüğümüz genç nüfusumuzla son yıllarda sporda uluslararası başarıları yakalayamıyoruz.

Son hayal kırıklığımız ise Rio Olimpiyatları… Arkasından Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, federasyon başkanlarına istifa çağrısı yaptı.

Sporun her alanında yeni şeyler konuşmak zamanı… Sorumlular öz eleştiri yapmalı, başarısızlığın faturalarını ödemeli…

Bir gerçek var; Son yıllarda gerçekten spora büyük yatırım yapılıyor. Buna rağmen. Türk sporu uluslararası arenada fazla başarılı olamıyor. Nedenlerinden biri Türkiye'de genel bir spor politikasının olmaması. Spor politikasının olmadığı bir ülkede başarı beklemek yanlış olur… Spora yapılan yatırım geleceğe yapılan yatırımdır.

Ayrıca, Türkiye'de eğitim sisteminin sporcu yetişmesinin önünde bir engel olduğu da gerçek. İlköğretimde başarılı olan genç sporcular, liseye başlamalarıyla birlikte sınav ve not kaygılarıyla spora mesafeli duruyorlar. Kısacası yetişmiş sporcularımızı sınavlarla kaybediyoruz. .

Diğer faktör ise; toplum ve onun en küçük birimi aile… Spor yapma alışkanlığı kültürümüzde yok. Ebeveynlerin spora bakış açıları takım tutma alışkanlığıyla sınırlı kalıyor. Hareket ve egzersizden uzak yaşam tarzı anne ve babaları sadece obez yapıyor. Vücut sağlığına ve estetiğe önem vermeyen ebeveynler çocuklarına kötü örnek oluyorlar. 

Neler yapılabilir? Yetenekli çocukların erken yaşta keşfedilmesini sağlayacak bir devlet politikası ile yetenek havuzu projesi hayata geçirilebilir. Küçük yaştaki yetenekli çocukları seçebilecek sistemli, profesyonel bir altyapı kurulabilir. Bunu adı spor kulüpleridir. Ayrıca, okullarda çocukların kabiliyetli olduğu sporu yapabileceği fiziki mekânlar yok. Sporda kalkınma ve madalya isteniyorsa ilkokul ve ortaokuldaki 14 milyon çocuğu sporun içerisine çekmeliyiz… Türkiye’deki 60 bine okulun sadece yüzde 7'sinde spor salonu var.

Kısaca başarı ve madalya için yüzümüzü okullara çevirmeliyiz.