Gıda ürünlerinde kullanılan katkı maddelerinin zararları hakkında gazetemize açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Özlem Turgay, katkı maddelerinin çok farklı amaçlarla kullanıldığını söyledi. Katkı maddelerinin, gıdaları renklendirmek, şekil vermek, bozulmasını engellemek ve kıvamını korumak amacıyla kullanıldığını dile getiren Turgay,Bu çok ciddi bir konu olduğu için tıpkı antibiyotikler gibi gıda katkı maddelerinin de katkı maddesi olarak sınıflandırılması ve bir sürü deneyleri var. Gıdaya katılacak olan her hangi bir madde gıda kalitesinde olması gerekir. Gıda bizim tütün ve ağızdan aldığımız ilaçların dışında beslenme ve zevk amaçlı her şey gıda olarak nitelendiriliyor. Yani koca karı ilaçları da gıda olarak nitelendiriliyor, başta anne sütü, maden suyundan tutunda suya kadar her şey gıdadır. Biz buna Food Grade diyoruz. Gıda katkı maddeleri tüm camiada öcüymüş gibi tanılıyor. Hâlbuki öyle değil. Bu gıda katkı maddeleri renklendirmek, şekil vermek, bozulmasını engellemek, kıvamını koruma amacıyla kullanılanlar var. Bunların her birinin üretim aşaması çok uzun zincirlerden geçiyor. Yani biri gıda katkı maddesinin E kodu olarak numaralandırılıyor. Nasıl bir antibiyotik kullanırken doz vardır bunda da öyledir. Ata, file, bebeğe ve normal insana kullanılacak dozla farklılıklar vardır. Dünyaca belirgin kurumlar tarafından bu katkı maddesi, katkı maddesi diye sınıflandırılır, E kodunu alır ve E kodunu alırken de bir limiti vardır. Mesela bir insanın günlük alabileceği doz gibi dozlar vardır ve bu dozlar ölçüsünde kullanılır” şeklinde konuştu.

KİME GÖRE, NEYE GÖRE?’

Gıda ürünlerinde kullanılan katkı maddelerine her insanın farklı bir reaksiyon gösterdiğini ifade eden Turgay, dünya genelinde alerji vakalarında artışın olduğunu da vurguladı. Turgay, “Gıda katkı maddesi her insanda etki yapacak diye bir şey yok. Artık her insanın her olaya, her hava koşuluna bile göstermiş olduğu reaksiyon birbirinden farklıdır. Mesela bir durum bir insanı çok rencide edip, çok üzerken diğer insan için aynı oranda olmayabilir. Fakat genel olarak tüm dünya da artan bir alerji vakalarında artış var. Alzheimer, Parkinson hastalığı, kanser veya şeker gibi metabolizma hastalıklarında bir artış var. Bunun nedenleri araştırılıyor. Bunun nedenleri araştırılırken tabi ki de işin ucu ister istemez gıdalara geliyor. Bir insan yaşadığı bir ortamda nefes alıp verirken bir yandan da gıda tüketmek zorunda çünkü olmazsa olmaz. Ama bu gıdanın kalitesine etki edende pek çok faktör var. Yani gıda katkı maddeleri bunlardan birisi ama daha pek çokta başka faktör var. Bir sürü patolize edilen gıda katkı maddeleri var. Renklendirme bunlardan bir tanesidir. Normal şartlar altında dünyada atom bombasının ilk keşfine Nobel ödülü verilirken bunların insanlar tarafından kötü kullanılması da bir gerçektir. Yani atomun parçalandığında çıkan enerjiden faydalanmak fikri müthiş bir fikir iken bunu atom bombası olarak çevirmesi kötüdür. Yani onu keşif eden de insan bomba olarak kullananda insan. Neye göre kullanmak çok önemli” ifadelerini kullandı.

RENKLENDİRME AJANLARI NEDEN ÖNEMLİDİR?’

Güneş, ısı ve muhafaza süresinin etkisiyle gıdalarda bir renk kaybı yaşadığını söyleyen Turgay, bunları engellemek için insanların bir takım düşünceler bulduğunu söyledi. Turgay, gıdaların muhafaza esnasında rengini koruması bilimsel bir gerçek olduğunu kaydederek konuşmasına şu şekilde devam etti: “Mesela naneyi kurutursun rengi bozarır, elmayı kesersin rengi kararır. Bunu engellemek için insanoğlu bir takım düşünceler bulmuş. Aynı elmaya biraz limon sürersen kararmaz. Şimdi bu bir realiteyken bilimsel anlamda üretmiş oldukları gıdalar üretilen gıdaların muhafaza esnasında rengini koruması bir bilimsel gerçektir. Bunun içinde renk ajanları kullanılıyor. İnsanlar çok eski dönemlerden bu yana gıdalarını, elini, yüzünü, yününü, saçını, halısını boyamış. Bunun içinde doğada bitkilerden kök boyalar elde etmiş ve kullanmış. Biz bu renklendirme ajanları hemen bulmamışız bunu insanlar yapmışlar. Eskiden o dönemlerde insanlar yiyeceği kadar avlanırmış fakat daha sonra endüstriyel boyutta üretimi ve bu üretim tüm dünya coğrafyasına yayılmasından dolayı gıdaların o renginin sabit kalması için bir takım çalışmalar yapılmış.”

ALEYHİNE KULLANAN KİŞİLER VAR’

Gıda boyalarının çok pahalı olduğunu ve birçok merdiven altı işletmecilerin ucuz boya kullanarak insan sağlığı ile oynadıklarını söyleyen Turgay, son olarak şunları kaydetti: “Aslında bu renklendirme ajanları gıda katkı maddeleri gibi zararlı şeyler değil. Ama atom bombasındaki örnekler gibi insan bunu aleyhine çevirebiliyor. Çünkü gıda katkı maddeleri pahalıdır. Bunun yerine sahteciliğe gitmeye başlamışlar. Tavuk kırıntısından ben et yapayım, etin renginde de bunu boyayım diyorlar. Bu doğrumu? Değil. Bunların bir dozu var ve bunların üzerinde kullanılıyor. Sen antibiyotiği sana verilen dozun üstünde kullanılırsa ne olur alerji, ishal olursun. Bunlar kısa vadede görülen etkilerdir. Oysaki bütün kimyasallar karaciğerde, kemik dokuda birikir. Bunlar uzun vadede senden gelen nesilleri bile etkileyecek zararlardır. Eğer kullanım amacı doğrultusunda verilen doz ölçüşünde kullanırsanız hiçbir sıkıntı yok. O çok pahalı ben başka bir boya kullanayım gıda kalitesinde olmayan bir boyayı bilinçsiz şekilde kullanılırsan başta kanser olmak üzere birçok hastalığa sebep verebilir. Gıda öyle bir konu ki her ağzına gelen konuşuyor. Bu işin bilimi yapmış insanda konuşuyor, yapmamış insanda konuşuyor. Çünkü gıda herkesin tükettiği bir ürün. Vatandaşlar bir şekilde bilinçlendirilir ama bu yapan kişilerin denetlenmesi gerekir. Bu iş vicdanla olmaz. Aslında işletmeler, kurumlar, kuruluşlar vicdanla yürütülmezler. Bunların kurulu, düzeni, kanunu denetlenmesi gerekir. Yoksa kime göre neyin vicdanı?”

HABER: MELİHA ŞEYDA AKÇAKALE

Editör: Mahmut Beyaz