Gıda Mikrobiyolojisi kitabının 22 ana bölüm, 261 sayfadan oluştuğunu dile getiren Turgay, “Kitabımda, Gıda ve Mikroorganizma Tanımı, Mikrobiyoloji ve Kısa Tarihi, Gıdaların Mikrobiyel Ekolojisi, Gıdalarda Mikrobiyel Kontaminasyon Kaynakları, Gıdalarda Bulunan Önemli Bakteriler, Gıda Kaynaklı Önemli Küfler, Gıdalarda Maya, Alg ve Doğal Metabolitler, Gıda Kaynaklı Zoonoz Etmenler, Gıda Muhafaza Yöntemleri, Gıdalarda Kimyasal ve Fiziksel Kontaminasyonlar, Temizlik ve Dezenfeksiyon, Gıda Güvenliği Sistemleri, Et ve Et Ürünleri Hijyeni, Süt ve Süt Ürünleri Hijyeni, Kanatlı Hayvan, Yumurta ve Yumurta Ürünleri Hijyeni, Su Hijyeni, Su Ürünleri Hijyeni, Meyve ve Sebze Hijyeni, Hububat ve Ürünleri Hijyeni, Baharat Hijyeni, Kuru Yemişler, Kahve, Çay ve Bitki Çayları Hijyeni, Yemeklik Yağ Hijyeni gibi konularından bahsettim. Bu kitap lisans öğrencilerine kaynak amaçlı çıkardım. Üniversitelerde ders kitabı olarak kullanılacak” dedi.

ÜLKEMİZDE MİKROBİYOLOJİ ÖĞRENİMİ ÇOK ESKİLERE DAYANIYOR’

Mikrobiyoloji insanoğlunun çok ilgisini çeken bir bilim dalı olduğunu söyleyen kitabın yazarı Turgay, “İnsanlar gördükleri ile ilgilenmekle beraber her zaman göremedikleri ile daha bir gizem içerdiğinden çok daha fazla ilgilenmiştir. Yüzümüzü nereye çevirsek, görebildiklerimizle birlikte göremediklerimizle çevrili olduğumuz bir gerçektir. Ülkemizde mikrobiyoloji öğrenimi çok eskilere dayanmaktadır. Son derece geniş bir içeriğe sahip olan mikrobiyolojinin pek çok alt bilim dalları bulunmaktadır. Gelişen bilgiler ışığında interdisipliner olan bu bilim dalı, insani hayvan, tarım, toprak, su, çevre, gıda mikrobiyolojisi gibi var olan bu alt dallarda gün geçtikçe gelişmektedir. Başta tıbbi mikrobiyoloji ile ilgili olmak üzere her alanda mikrobiyoloji ile ilgili kaynaklar bulunmaktadır. Bu kitapta çok fazla detaya inmeden Gıda Mikrobiyolojisi ile ilgili bir kaynaktır ve ilgililere yararlı olması dilerim” şeklinde konuştu.


MİKROORGANİZMALAR NEDİR?

Kitabında gıda mikrobiyolojisinin tanımı yapan Turgay, mikroorganizmalardan şu şekilde bahsetti: “Gıda ağızdan ilaç olarak alınan maddelerin dışında ki her şey gıda olarak tanımlanıyor. Mikrobiyolojide gözle görülmeyen canlıların bilim dalıdır. Gıda Mikrobiyolojisi de tıpkı mikroorganizmalar gibi bizler gibi gıdaları büyümek için, varlığını çoğaltmak için kullanıyorlar. Bizler gıdalarda hem arzu edilen mikroorganizmalar, hem de arzu edilmeyen mikroorganizmaları inceliyoruz. Arzu edilen mikroorganizmalar gıdaları fermente eden mikroorganizmalardır. Sütten yoğurt, peynir yapan, etten sucuk yapan mikroorganizmalar arzu edilen mikroorganizmalardır. Arzu edilmeyen mikroorganizmalar da gıdalarımızı hem bozan, ya da gıdalar yoluyla bizde hastalık yapan mikroorganizmalar var. Bunların içerisinde bakteriler, mantarlar, virüsler, prionlar, virionlar, küfler var. Aynı zamanda bizim gıdalarda insan beslenme zincirinin en üst halkasıdır. Hem etçil, hem otçuldur. Burada biz tükettiğimiz gıdalarımızın aynı zamanda ahırdan çatala, tarladan sofraya konsepti içerisinde gıdalarımı üretirken hem fiziksel, hem kimyasal, hem de mikrobiyolojik olarak korumakla yükümlüyüz.


HAYATIMIZI MİKROORGANİZMALARA BORÇLUYUZ’

Aksi takdirde bizim insani faaliyetler sonucu doğaya saldığımız her çeşit kimyasal atıkta olmak üzere yine dolaşıyor dönüyor gıdalar vasıtasıyla insanlarda artan oranda gözlemlenen kanser vakaları, Alzheimer gibi hastalıklar oluşuyor. Henüz daha bu hastalıkların sebebi bilinmediği için gıdalar yoluyla gelen ağır metal, antibiyotik kalıntısı veya üretim esnasında açığa çıkan bir takım istenmeyen kimyasal maddelerle birlikte gıdaların kimyasal kontaminasyona maruz kalıyor. Gıda Mikrobiyolojisi konularını yaklaşık 8 yıldan bu yana öğrencilerine not halinde veriyordum. En sonunda bunu kitap haline getirdik. Kitap Sidas Medya Yayıncılık’ta basıldı. 2’inci kitabım hazır sadece basılması lazım. Sonrasında bir kitap daha yazmayı düşünüyorum. Kitap yazmak gerçekten çok zor bir iş. Ben istedim ki tablet gibi, cep kitabı olsun istedim. Tabi mikrobiyoloji çok derin bir konu çünkü gözünüzü nereye çevirseniz mikrobiyoloji hayat aslında mikroorganizmalara borçluyuz biz hayatı. Çünkü mikroorganizmaların bir kısmı saprofit denilen bir tür. Bunlar çürükçüller doğadaki ölen bütün maddeleri canlıları tekrar moleküllerine parçalıyorlar. Bütün madde döngüsü bu saprofit mikroorganizmalara biz borçluyuz. Eğer bu organizmalar olmasaydı yeryüzünde ölmüş olan şeyden canlıya yer kalmazdı. Bu madde döngüsü ile birlikte kafanıza nereye çevirirseniz bir mikroorganizmanın eseri aslında, toprak toprakta yetişen bitki havada oksijen, azot, karbondioksit maddenin döngüsünü mikroorganizmalara borçluyuz.”

Haber: Meliha Şeyda Akçakale

Editör: Mahmut Beyaz