Bu hafta Türkçe dersinde ‘sağlık mutluluktur’ konusunu işliyorduk. Başlık iki sözcüğü içerdiği halde içindeki derinlik yaşamın ta kendisi. O an aklıma rahmetli Sakıp Sabancı ile yaşadığım bir öykü geldi.
Ağabeyim Teksa Kadifeleri bayisi idi. Bayiler toplantısında konuşmacı olarak Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sakıp Sabancı’da vardı. Sabancı’nın renkli kişiliği, doğallığı, sempatikliği beni etkilemişti. Kendine özgü konuşma dili, neşeli, enerjik hali içinde kopan fırtınaları maskeliyordu. Sakıp Sabancı ve eşi tüm hayatı boyunca iki çocuğunun yaşadığı dramı paylaşıyorlardı. Teyzekızı ile evliliğin sonucunda özürlü doğan iki çocuğu vardı… Kızı Dilek ve oğlu Metin… Metin spastik felçli doğmuştu. Konu gündeme geldiğinde duygularını şöyle dile getiriyordu: ’Koskoca Toyota fabrikam var ama onu kullanacak bir oğlum yok!’ .Ülkemizin sanayi devinin yaşadığı acılar gözlerinde yaşıyordu. Aynı duyguları eşi Türkan Sabancı’da taşıyor: ‘Orta halli bir aile olsaydık ama çocuğum sağlıklı olsaydı.’ dediğini gazetelerden okumuştum.
Cihan imparatoru Kanuni Sultan Süleyman’da Zigetvar Kalesi alınırken hasta yatağında söylediği ‘Olmaya devlet cihanda bir nefes, sıhhat gibi’ sözleri de dünyanın ‘Muhteşem Süleyman’ diye tanımladığı padişahın dilinden dökülüyor. Bütün dünyanın hâkimiyeti sende olsa bile sağlık olmayınca önemi olmuyor.
‘Hayatın koşuşturması içinde sağlığımıza gereken özeni gösteriyor muyuz?’ diye ara sıra kendimizi sorgulamamız gerekiyor. Ne zaman bir yerimiz ağrısa o zaman hayatta en önemli gerçeğin sağlık olduğunu anlıyoruz… Mutlu olmak için önce sağlıklı olmak gerekiyor… Çünkü sağlık elden gidince sahip olduğumuz hiçbir şeyin kıymeti kalmıyor.