Cuma günü köşemde, Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı(PISA)2018 sonuçlarını değerlendirmiştim.

Bilindiği gibi PISA araştırmalarına ülkemiz 2003 yılından beri katılıyor. Şimdiye kadar da istikrarlı bir iyileşme yakalayamamıştık.

2018 sonuçlarını analiz ettiğimizde de yüzleri güldüren bir performans artışı görüyoruz.

PISA, 2018'de "Yaratıcı Düşünme Becerisi"ni test etti.

Matematik ve Fende tüm zamanların en iyi puanını aldık.

Türkiye, 2003 ile 2018 yılları arasında 15 yaş grubu öğrenci sayısını en fazla artıran ülkelerden birisi olmasına rağmen okuma becerileri, matematik ve fen alanlarının her üçünde de performansını artıran tek ülke oldu.

Bu sonuçlarla gelecek için umutlandık. Ama özlediğimiz daha büyük başarı hikayeleri yazmak için hız kesmeden, eğitimde reformlara odaklanmamız gerektiğini aklımızdan çıkarmamalıyız.

PISA, 2021'de matematiksel düşünme ve akıl yürütmeye, 2024'te bilim değerlendirmesine odaklanacak.

Bu tür sınavlarda başarılı olmanın yolu öncelikle öğrencilere üst düzey düşünme becerisi kazandırmaktır. Okuma alanında performans gösteremeyen bir öğrenciden bunu bekleyemeyiz.

Okuduğunu anlayan ve anlatabilen öğrenci, bir veya birden fazla metindeki bilgileri birbirleriyle ilişkilendirerek yorumlar ve sunulan hipotezleri eleştirel biçimde değerlendirir.

Türkiye gerçeğine baktığımızda,15 yaşında olan ve eğitimine devam eden çocukların çok düşük bir oranının bu yeterliliklere sahip olduğunu söyleyebiliriz

Okuma beceri performansını bölgeler bazında incelediğimizde açık ara Batı Anadolu Bölgesi’nin önde olduğunu görüyoruz. 500,6 ortalama puan… En düşük oran da Doğu Anadolu Bölgesi’ne ait… 409.4… Bu fark, yaklaşık üç okul yılına denk geliyor.

Okul türlerine göre de en başarılı öğrenci grubu fen lisesi öğrencileri… Anadolu Lisesi öğrencileri ise, Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencileri ve Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi öğrencilerinden daha yüksek başarı gösteriyor.

Liselere ve üniversitelere yerleştirme sınav sonuçlarına baktığımızda da aynı tabloyu görüyoruz.

Güncel eğitim karnemiz bu… Şimdi kısır tartışmaları bırakıp, analitik çözümlere ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.

Aslında öğretmenler odası sohbetlerine biraz kulak verilse, çok şeylerin değişebileceğine inanıyorum. Meslektaşlarımı konuşturmak için de biraz dertlerini deşmek yeter…

Bu sorunları ana başlıklar halinde sıralayabiliriz:

Okulların fiziki durumlarının düzeltilmesi… Düşünün; 45 kişilik sınıflarda halen ikili eğitim yapılıyor.

Müfredatın çağa uygun, öğrencilerin ilgi ve yeteneklerini dikkate alacak şekilde düzenlenmesi

Öğretmenlerin mesleki itibarlarının yeniden kazandırılması

Başarının ödüllendirilmesi…

Öğretmenlere yararlı olacak seminerlerin verilmesi…

Okul aile birliği ilişkilerinin güçlendirilmesi, öğrencilerin başarılarının yanı sıra mutluluklarına da odaklanılması…

Başarı için eğitimcilere kulak vermekte yarar var… Sonra da takım çalışması… Yönetici, öğretmen, öğrenci, veli iş birliği ile inanarak çalışma…