Bugünlerde eski krizleri görmüş geçirmiş ekonomistlerin ve sanayicilerin en çok cevaplandırdığı sorulardan birisi, “Bu sıkıntılı günler ne zaman geçecek?”sorusudur.

***

Cevaplar kişiden kişiye değişse de genel kanı, Temmuz 2018’de etkisini hissettirmeye başlayan ekonomik durgunluğun, bu yılın Temmuz-Ağustos döneminde yeniden düzelerek, piyasada canlanmanın başlayacağı yönündedir. Başka bir deyişle, kriz tecrübesi yüksek olan kesime göre şu anki yaşanan durgunluk da tıpkı diğerleri gibi 1-1,5 senelik olacak ve yeniden ekonomide bahar rüzgarı esmeye başlayacak.

***

Bu öngörüde bulunanların temel dayanağı, halkımızda yüklü miktarda ekonomiye kazandırılmamış ve yastık altında bulunan altın, mücevher, döviz bulunduğu ve bunların sıkıntı dönemlerinde kişilerin imdadına yetiştiği görüşüdür. Gerçekten de toplumumuz eşinin bileziğini bozdurup sermaye arttırma ya da birisine olan borcunu kapatmak amacıyla eşinden dostundan borç para alma hikayelerine oldukça aşinadır.

***

Aşağıda Avrupa genelinde 8000 kişiye yakın örneklem üzerinde gerçekleştirilmiş bir kamuoyu araştırmasının sonuçlarını görebilirsiniz. Diğer Avrupa ülkelerinin aksine, parasızlık anında çare bulmak konusunda en maharetli ülkeyiz maşallah (!). Diğer ülkelerin aksine parasızlık durumunda harcamaları kısmaktan çok nasıl kredi kartının limitlerini zorlarım, nasıl birilerinden borç alırım telaşındayız. Bu araştırma bize, borçlanmayı nasıl da normal bir durum olarak algıladığımızı açıkça göstermektedir.

***

Bu krizden çıkışımızın anahtarı yine borçlanarak olacak belli ki. Belki kredi kartının minimumunu ödeyip KMH hesaplarına yüklenmenin maliyeti geçen seneye göre daha fazla olacak, belki bankaların işlem komisyonları daha çok can yakacak ya da eşten dosttan alınan borcu yerine koymak daha pahalıya mal olacak ama yine de borçlanacağız… Peki bu denizin sonu bir gün gelmeyecek mi?

***

Çok değil, bundan 30 yıl öncesine kadar “cebinde varsa alırsın, aman esnafa borçlanma başkasını mağdur etme, para birikti öyle al” gibi düsturları benimserken şimdi borcumuzun kaydını tutamaz hale geldik. Avrupa kıtasının tek Müslüman ülkesiyiz ama Müslümanlığa sığmayacak bir faiz ve borçlanma tuzağının tam ortasındayız. Bu sıkıntılı günleri atlatıp yeniden baharı yaşamaya başladığımızda, külahımızı önümüze koyup bu borçlanma arsızlığından kurtulmamız şarttır. Yavaş zenginleşelim, yavaş büyüyelim hiç sorun değil. Yeterki ayağımız yere sağlam bassın. Herkese hayırlı kazançlar dilerim.