Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuksuz sanıklardan bazıları katıldı. Farklı davalar nedeniyle cezaevinde bulunan sanık Mustafa Atalar ile FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanına suikast timinde yer aldığı gerekçesiyle mahkum edilen ve bu dosyanın da sanıkları arasında yer alan Davut Uçum, duruşmaya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandı.

Duruşmada, merhum Yazıcıoğlu'nun oğlu Fatih Furkan Yazıcıoğlu, ağabeyi Yusuf Yazıcıoğlu ile yakınları, Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır ve taraf avukatları hazır bulundu.

Sanık Davut Uçum, savunmasında, üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini belirterek, kayıp cihazlar ile ilgili gerçeklerin ortaya çıkması için çalışma yaptığını ve bir sonraki duruşmada söz konusu belgeleri paylaşacağını söyledi.

A A 20240221 33770037 33770035 M U H S I N Y A Z I C I O G L U N U N O L U M U N E I L I S K I N S O R U S T U R M A L A R A F E T O M U D A H A L E S I D A V A S I N A D E V A M E D I L D I

Söz konusu çalışmayla ilgili bazı bilirkişi raporu, tanık beyanlarına ilişkin delilleri ibraz ettiğini savunan Uçum, "Kaza Soruşturma Kurulu (KSK) heyeti arasında bir anlaşmazlık vardır, bu hususta soruşturma açılmazsa çok geç kalınabilir, Feridun Seren beyanında 29 Mart 2019 tarihinde helikoptere hiç çıkmadığını beyan etmiştir, diğer beyanlarında helikoptere çıktığına dair beyanları vardır. KSK heyetinin 'cihazlar kayıp değil kartlar kayıp' şeklinde söylemleri olmuştur, Yargıtayın 81 sayfalık mütalaasında 26. sayfadaki değinilen hususun dikkate alınmasını talep ediyorum. Bazı deliller mahkemeden gizlenmektedir, jandarma tutanağında KSK heyetinin herhangi bir cihaz kayıp demediklerine dair husus vardır, gösterge panelinde dört cihazın yerinde olmadığı görülmektedir." ifadelerini kullandı.

Sanık Mustafa Atalar da üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini belirterek beraatini talep etti.

Yazıcıoğlu ailesinin avukatı Kemal Yavuz, bu davanın Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığında devam eden "ana soruşturma"yla birleştirilmesi gerektiğini söyledi.

Helikopterdeki söz konusu kayıp cihazların söküldüğüne dair Göksun'da görülen davanın dosyalarının bir kısmının geldiğini, olayın açığa kavuşturulabilmesi için dosyaların tamamının gelmesi gerektiğinin altını çizen Yavuz, şunları kaydetti:

"Davut Uçum'un beyanlarında geçen kaza kırım ekibi ile ilgili hususa katılıyorum, kaza kırım ekibinde yer alan kişiler GPS cihazlarının yok edilmesinde sorumludurlar, bunu biz olaydan hemen sonra dile getirmiştik. Burada kaza kırım ekibinin GPS cihazları ile ilgili yargıdan gizledikleri önemli bir süre vardır, belirli bir süre GPS cihazının olmadığını savcılıktan gizlemişlerdir. Şıh Mehmet Sevdim, Feridun Seren ile tapelere yansıyan bir tartışma vardır. Bu GPS cihazların olmadığı ile ilgili tutanak tuttukları, bu tutanağı Kerem Mumcuoğlu'nun imzalamadığı ortaya çıktı, bu durum tapelerde de vardır. Tanık olması gerekenler sanık, sanık olarak yargılanması gereken kişilerin tanık olarak yargılaması devam etmektedir. Davut Uçum, konunun uzmanıdır, bir şey açıklayacağını beyan etmişti, teknik bilirkişi olması nedeniyle eğer bu konuda bir hazırlığı varsa bu hususu katılan taraf olarak dinlemek isteriz, orada Kenan Köksal da vardır, birçok usulsüzlüklerin içinde yanlışlar olmuştur, biz bu dosyada maddi gerçeğin dışında başka bir şey istemiyoruz."

Yavuz, olayın olduğu gün helikopterin dağa çarptığına dair ihbarlar geldiğini hatırlatarak, şöyle devam etti:

"80 kilometre kolaltı uçuş olmuş ve 12 kilometre kala anında helikopterin bulunduğu yerde ses hızından yüksek bir hızla uçulmuştur. Helikopterin dağa çarptığına dair ihbarlar vardır, radar kayıtlarında da bu durum görülmektedir, askeri kayıtlar üzerinde keşif yapılmasını talep ettik. NATO yazılımı olduğuna dair belgeleri bize vermediler, bu yazılım alınmadan bu dosyada ilerleme olmaz, bu bölgedeki radar kayıtlarının celbi gerekmektedir. Şarkışla'daki radar kaydı bir ay sonra kapatılmış, kayıtlar da taşınma esnasında kayıp olmuş. Askeri disiplinde böyle bir şey olmaz."

Sanık Ebubekir Semih Yüksekkaya'nın avukatı Zafer Tınazcı da helikopterin enkazının başına binlerce kişinin gittiği halde sadece orada bulunan 4 askeri personelin suçlandığını öne sürdü.

Müvekkilinin beraat etmesi gerektiğini savunan Tınazcı, "Göksun Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan yargılamada Argus cihazının olup olmadığına dair ABD'ye yazı yazılmış ancak Argus'un olduğuna dair bir husus yoktur. Skymap cihazının kayıp olduğu belirtilmektedir, Devlet Denetleme Kurulunda bulunan resimde var olan bu cihazın saati 10.30 civarıdır, GPS cihazı küçük bir cihazdır, karların üstünde bu cihazın resmi çekilmiş ve sonrasında kaybolmuştur. Her şeyi toplamakla görevlendirilen bilirkişi heyeti görevini yapmamış ve en iyi ihtimalle görevi suiistimal suçunu oluşturmuştur." dedi.

Tınazcı, bilirkişi heyetince enkazın başına ilk ulaştıkları zamanın öğleden sonra olarak raporlandığını ancak bazı fotoğrafların tarih ve saatlerinin detaylı incelendiğinde enkaz alanına öğleden önce ulaşıldığının anlaşıldığını sözlerine ekledi.

Duruşma savcısı, kamu adına eksik hususların giderilmesini talep etti.

Mahkeme Başkanı, katılan vekillerin talepleri üzerine duruşmayı 5 Haziran 2024'e erteledi.

Milli Yol Partisi Genel Başkanı Remzi Çayır, duruşma sonrasında gazetecilere, yıllardır süren davanın bir an önce sonuçlanmasının gerektiğini dile getirdi.

A A 20240221 33770037 33770036 M U H S I N Y A Z I C I O G L U N U N O L U M U N E I L I S K I N S O R U S T U R M A L A R A F E T O M U D A H A L E S I D A V A S I N A D E V A M E D I L D I

Dava süreci

Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığınca, BBP'nin kurucu Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu ile 5 kişinin ölümüne ilişkin yürütülen soruşturmaya FETÖ'nün talimatıyla müdahale ettikleri iddiasıyla 17 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame 25 Aralık 2020'de kabul edilerek, Kahramanmaraş 2. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılmıştı.

Bu dosya ile Göksun Asliye Ceza Mahkemesindeki helikopterden GPS cihazının sökülmesine ilişkin 10 sanığın yargılandığı dava, sanık ve eylem yönünden bütünlük oluştuğu gerekçesiyle 6 Ocak'ta birleştirilmiş, sanıklardan 7'si her iki dosyada da yer aldığı için 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki davada sanık sayısı 20'ye çıkmıştı.

Sanıklardan Muharrem Tunç'un vefatı nedeniyle yargılanan sanık sayısı 19 olmuştu.

Editör: Didem Kayabaşı