-Her şey gibi misafirlik alışkanlıklarımız da değişiyor.  

-Küçükken tüm burun kıvırmalarımıza rağmen annelerimizin “Makbule yengenlere çok ayıp olur, geçen hep seni sordular.” ısrarına belki biraz da terlik yeme korkusundan yenik düşülürdü.

-Oysa bilirdik ki bahsi geçen Makbule yenge ya da Osman amca büyük ihtimalle bizi hatırlamayacak, ziyaret boyunca bizi ya küçük kardeşimiz ya da bir boy büyük ağabeyimiz-ablamız ile karıştıracaktı.

-Gerçi evde tek kalınca da evin en küçüğü olarak anne baba misafirlikten dönene kadar habersiz gelen akrabaları oyalama gibi büyük bir yük düşerdi küçük omuzlara.

 -Şimdilerde ziyaretler çekirdek aileyi de aşıp, sadece anne-babanın baş başa yaptığı sıla-i rahim turlarına dönmüş durumda.

-Ebeveynlerin hemen hepsi kapıdan girer girmez “E büyüdüler artık, gelmiyorlar bizimle bir yere şeklindeki savunmasını veriyor ev sahibine.

 -Zira özellikle ergenlik çağındaki çocukları bırakın akraba ziyaretini kendi evinin salonuna bile çıkarmak birçok anne-baba için artık hayal.