Bir Kurban Bayramı’nı daha geride bıraktık ama trafik terörü yine boş durmadı... Uyarı ve alınan tüm önlemlere rağmen trafik kazalarında bilanço yine ağır oldu...

Bakanlar Kurulu kararı ile 10 güne çıkarılan Kurban Bayramı tatilinin ilk 9 gününde yurt genelinde meydana gelen toplam 142 kazada, 98 kişi öldü, 423 kişi de yaralandı.

Türkiye'deki trafik kazalarına maalesef bir çözüm bulamıyoruz.Trafik terörü yüzünden pek çok vatandaşımızı kaybediyoruz, birçoğu ise yaralı olarak kurtuluyor ancak sakat olarak hayatına devam eden birçok kişi oluyor. Maddi zararlar ise korkunç boyutlara ulaşıyor.

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün hazırladığı, 2017 Trafik verilerini incelediğimizde; Ocak-temmuz ayı arasında Türkiye genelinde 231 bin 42 trafik kazasında toplam 1.939 kişinin hayatını kaybetmiş, 168 bin 988 vatandaşımız ise yaralanmış.

Ölümlü ve yaralanmalı kazaların yüzde 87.2 oranı ile en büyük bölümünde kusur sürücülere ait. Bu kazalarda ölenlerin de yarıya yakınını yine sürücüler oluşturuyor. Ölümlü-yaralanmalı kazaların yüzde 10.4 oranındaki bir bölümüne ise yayalar yol açıyor. Araç, yol, yolcu gibi unsurların yol açtığı ölümlü-yaralanmalı kazaların oranı ise son derece düşük. Sürücü kusurlarının başında ise hız faktörü geliyor. Bu tür kazalara yol açan sürücü kusurlarının dağılımına bakıldığında “araç hızını yol, hava, trafiğin gerektirdiği koşullara uydurmama” faktörü yüzde 33.9’la en büyük payı oluşturuyor. Ölümlü-yaralanmalı kazalarda; kavşak, geçiş önceliğine uymama kusuru (yüzde 14.9), arkadan çarpma (yüzde 7.9), manevraları düzenleyen genel şartlara uymama (yüzde 7.5) ve dönüş kurallarına uymama (yüzde 7.2) gibi kusurlar ilk sırada yer alıyor

Trafik kuralı ihlallerine karşı para cezası ve diğer yaptırımlar her yıl daha da ağırlaştırılıyor. Ancak kaza ve ölüm sayısı hızla artmaya devam ediyor. Uygulanan ceza ve yaptırımlar trafik kazalarını önlemede yeterli olmuyor.

İnsan hayatı bu kadar ucuz olmamalı.Bir saniye dikkatsizlikle canlar yok oluyor;ocaklar sönüyor...

Lütfen dikkat!..Trafik terörünün kaynağını uzakta aramayalım...Burada da insan faktörü öne çıkıyor; dur demek yine bizim ellerimizde...