Ağır aksak yürüse de Senedi İttifak’tan bu yana 200 yılı bulan demokrasi yolculuğumuz var. Bu yolculuğun yaklaşık 100 yılı da ara ara kesintiye uğrasa da Cumhuriyet dönemini kapsıyor. Demokrasiyi sadece halkın oy kullandığı bir rejim olarak tanımlamak yeterli olmaz. Demokrasi aynı zamanda bireylerin hak ve hukukunu koruyan, gözeten bir rejimin adıdır. Demokrasinin vaz geçilmezi hukuktur. Aksi takdirde bir çoğunluk sistemi olan demokrasi otoriterleşerek faşizme! dönüşebilir. Çeşitli aksaklıklarına rağmen elimizde bir parlamenter sistem var: Başkanlık sistemine geçersek, başkan da hazır… İşler yoluna girer diyen düşünmek yanıltıcı olabilir. Öte yandan mevcut durumda Cumhurbaşkanını halk seçiyor. Sayın ERDOĞAN doğrudan halkoyuyla seçildi. Mevcut sistem Sayın ERDOĞAN’a geniş yetkiler ve çok büyük bir sorumsuzluk tanıyor. Sayın Cumhurbaşkanı halk desteğini gerekçe göstererek bu yetki ve sorumsuzluk haliyle yetinmiyor Anayasal çerçeve ile mütenasip olmayan söylem ve eylemlerde bulunuyor Sayın ERDOĞAN daha çok ‘yürütme’ merkezli bir kısım kararların doğrudan kendisi tarafından yerine getirilmesini talep ediyor. Bununla ilgili ‘çok başlılığın giderileceği’ ‘işlerin hızlanacağı’ vb birkaç tez ileri sürüyor. Yargı ve Yasama ile ilgili konulara şimdilik girmiyoruz. Öte yandan son yaşanan 15 Temmuz hain darbe girişimi de başka bir vakıa olarak ortaya çıktı. Başkanlık Sistemi tartışmaları bizce maksadı dışına çıkarak istismara ve suiistimale dönüştü. Tam bu noktada Genel Başkanımız mevcut ikircikli durumun sona ermesi için AKP’nin bu konuda varsa bir hazırlığı TBMM’ye getirmesi çağrısında bulundu. Bu çağrı halktan ve siyaset kurumundan büyük bir takdir ve destek gördü. Ancak bu sefer de siyasi muhalifliği ‘her şeye karşı’ olmak şeklinde yorumlayan çevreler devreye girdi. Partimize olur olmaz isnat ve iftiralarda bulundular. Hâlbuki MHP’nin bu konudaki tavrı nettir. Partimiz aleyhine tabir caizse bir bardak suda fırtınalar kopartılmaya çalışılmaktadır. Partimizin bu konudaki tutumunu ısrarla anlamazlıktan gelenlere Sayın Genel Başkanımız; “İsterlerse Mors Alfabesi, isterlerse dumanla anlatırım. Israrla partim parlamenter sistemden yanadır ve parlamenter sistemin revize ve reforme edilmesini istemektedir diyorum. Onlar kulp takmaya devam ediyorlar.  AKP’nin anayasa hazırlık teklifi henüz ortaya çıkmadan, Meclis’te demokratik bir tartışma ve müzakere iklimi oluşmadan hakkımızda hüküm verip infaz edenler sanki Kaf Dağı’ndan kar bağışlıyorlar. TBMM’de ‘evet’, referandumda ‘hayır’ diyecekmişiz. Önemle ifade ediyor, altını kalın olarak çiziyorum; Milliyetçi Hareket Partisi’nin TBMM’de tercihi ne olursa, milletin karşısında da tıpatıp aynısı olacaktır. Biz siyaset tellalı değil, millet ve vatan sevdalısıyız. Özümüz de birdir, sözümüz de birdir.” Demiştir. MHP, mevcut anayasal durumla fiili durumun açıklığa kavuşturulmasını istemektedir. Bunun için MİLLETE gitmek gerekirse ona da evet demektedir. Başkanlık Sisteminin getirileri, götürüleri ayrı bir bahistir. Öncelikle AKP’nin teklifini görmek gerekir. Bu teklif görüldükten sonra konuşmak daha kolay olacaktır. Daha bu teklif ortaya çıkmadan Partimize yakıştırılmaya çalışılan insafsız ve gayri ahlaki isnat ve iftiraları reddeder, sahiplerine iade ederiz. Başkanlık Sistemi kurtuluş mu? Nasıl bir başkanlık sistemi? Amerika, Fransa modellerinden hangisi? Türk Tipi Başkanlık Sistemi ne demek? Bu başlıklar hakkındaki düşüncelerimizi ileriki yazılarımızda okuyucularımızla paylaşmaya devam edeceğiz.

Son söz: “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir”