Katıldığı özel bir televizyon programında "Milli Mücadelede Maraş ve 15 Temmuz Milli Birlik ve Beraberlik Ruhu”nu anlatan Prof. Dr. Doğan, 97 yıl önce Kahramanmaraş destanında yaşanan özgürlük mücadelesinin 15 Temmuz’da tekrar yaşandığını belirterek15 Temmuz gecesi yaşananların 12 Şubat Kurtuluş destanının devamı olduğuna vurgu yaptı. Ülkenin namusuna, özgürlüğüne kast edildiği zaman kahraman şehrin aziz insanlarının devletin içine sızan alçak işgalcilere karşı 12 Şubat’ta olduğu gibi 15 Temmuz'da da aynı duruşu sergilediklerine dikkat çeken Prof. Dr. Doğan, Türk milletinin bir kahramanlık destanı daha yazdığının altını çizdi.

TARİHİN ALTIN SAYFALARINDA ‘MARAŞ DESTANI’

Milli mücadelede Maraş ve Millî Birlik ve beraberliğin önemini anlatan Prof. Dr. Doğan, Kahramanmaraş destanının tarihin altın sayfalarında yerini aldığını anımsattı. Prof. Dr. Doğan, “Maraş milli mücadelesi”nde sembol bir isim olarak öne çıkan Sütçü İmam’ın çaktığı ilk kıvılcımla Maraş’ta Fransız işgaline karşı kurtuluş savaşı başlamış ve Kahramanmaraş destanı şanlı tarihimizin altın sayfalarında yer almıştır. Maraş ve Maraşlılar, kurtuluş mücadelesinde vermiş oldukları bu mücadele ile milletimizin gönlünde müstesna bir yere sahip olmuştur. Maraş, kendini kurtaran şehir olarak önce TBMM tarafından 5 Nisan 1925 tarihinde İstiklal madalyası ile taltif edilmiş, daha sonra da yine TBMM tarafından 7 Şubat 1973 tarihinde Kahramanlık payesi ile taçlandırılmıştır. Bu durum bizler ve bizden sonra gelecek nesillerin tarihe bakışını daha da anlamlı kılması bakımından önemlidir” ifadelerini kullandı.

TÜM ŞEFFAFLIĞI İLE KURTULUŞ MÜCADELESİ

Maraş’ın milli mücadele döneminde gösterdiği olağanüstü mücadeleyi, Maraşlının olduğu kadar her Türk evladının da bilmesi gerektiğinin önemine vurgu yapan Prof. Dr, Doğan bu kapsamda katıldığı ulusal televizyon kanalında ‘Maraş Destanı’nı tüm şeffaflığı ile ele aldı ve bu mücadeleyi 15 Temmuz gecesine benzetti. 12 Şubat Kurtuluş mücadelesini genel hatları ile anlatan Prof. Dr. Doğan, şöyle devam etti: “Bilinmektedir ki, Osmanlı imparatorluğu I.Dünya savaşında Çanakkale cephesi başta olmak üzere birçok cephede başarılı olmasına rağmen savaşın sonunda mağlup sayılmıştır. İmparatorluğun topraklarını paylaşmak için anlaşan galip devletler, 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros ateşkes antlaşmasına göre Anadolu’nun büyük bir kısmını işgal etmişlerdi. Maraş’ta mütarekenin 7.maddesine dayanılarak 22 Şubat 1919’da İngilizler tarafından işgal edildi. İngiliz işgali yaklaşık 8-9 ay sürdü. İngiliz ve Fransızlar kendi aralarında yapmış oldukları anlaşmayla (Suriye İtilafnamesi-15 Eylül 1919) 29- 30 Ekim 1919’da İngilizler, Maraş’ı Fransızlara terk ederek çekildiler. Maraş’ın Fransızlar için en önemli özelliklerinden birisi şehirde bulunan Ermeniler idi. I. Dünya savaşından yorgun çıkan Fransız ordusu şimdi bu işgal görevini daha ziyade yerli Ermenilerden yararlanarak başarmak istiyordu. Nitekim Fransız kuvvetlerinin 29 Ekim 1919’da Maraş şehrine giren öncülerinin emrinde bir Ermeni taburu bulunmaktaydı. Fransız işgalinin ertesi gününden itibaren Fransız üniformalı Ermenilerin yerli halka karşı yaptıkları insanlık dışı taşkınlıklar, Sütçü İmam tarafından 31 Ekim 1919’da Maraştaki millî mücadelenin ilk kurşununun atılmasına sebep oldu. Fransızlardan cesaret alan Ermenilerin şehirdeki taşkınlıkları, şımarıklıkları, saldırganlıkları tahammül edilebilecek gibi değildi. Halk galeyan halinde idi. Ama teşkilatlı değildi. Derhal örgütlenmeye gidilmesi gerekiyordu. Sivas’ta bulunan Mustafa Kemal, Güney cephesindeki bu gelişmelerle yakından ilgilenmekteydi. Halkın millî duygu ve inancına güvenen Mustafa Kemal, Maraş ve Antep bölgesini örgütlemek için piyade Yüzbaşısı Ali Asaf ve süvari Yüzbaşısı Salim Kurdoğlu beyleri bölgeye göndermişti. Bu kişiler, Kılıç Ali ve Yörük Selim takma adları ile yoğun bir faaliyette bulunarak şehirdeki düşmanın takviye almasının önüne geçtiler. Ancak 28 Kasım 1919 Cuma günü Türk bayrağının kaledeki göndere takılmaması, Maraşlıları çileden çıkardı. İşgal kuvvetlerine karşı taarruz hazırlıkları hızlandırıldı. 2 Aralıkta Mudafaai Hukuk Cemiyeti ve Kuvayı Milliye Teşkilatı kuruldu. Cemiyet Başkanlığına Arslan Bey getirildi. Bu gelişmeler, Halkın moralini yükseltmiş, millî ve manevi inançlarını daha da güçlendirmiş, birlik beraberlik duygusunu daha da canlandırmıştı.

22 GÜN 22 GECE MÜCADELE’

Maraş’ta 21 Ocak günü başlayan şehir içi savaşı 22 gün sürdü. Maraş, çok çetin ve kanlı çarpışmalara sahne oldu. Maraşlılar çok acı günler yaşadılar. Büyük zorluklara katlandılar ama sonunda zaferi kazandılar. Bu zafer, millî mücadelenin ilk zaferi olmuştur. Kadın-erkek, çoluk-çocuk her yaştan Maraşlının tüm yokluklara rağmen 22 gün gece ve gündüz olmak üzere büyük özveri ile sürdürdüğü bu savaş, Türk’ün vatanı, bayrağı, din ve namusu uğruna ölümü hiçe saymasının ve yenilmezliğinin ifadesi olan bir kahramanlık örneğiydi. Kurtuluş savaşımızın ilk zaferi olarak tarihe geçen bu mücadele, daha sonra ülkenin diğer şehir ve yörelerine de örnek olması bakımından son derece önemlidir. Maraşlı mücahitler memleketlerini kurtardıktan sonra çevre illerin de yardımına koşarak millî bütünleşmenin en güzel örneğini gösterdiler. 97 yıl önce Maraş halkının tek bir yürek olarak verdiği bu destansı mücadele sonunda kazanılan zafer, Maraş halkının bir zaferi olduğu kadar, Türk milletinin bağımsız yaşamak hususundaki yüksek iradesinin bütün dünya devletlerine ilan edilmesidir. Nitekim Maraş’ın bu kahramanlığı, TBMM’nin kararı ile 5 Nisan 1925’te verilen İstiklâl Madalyası ile taltif edilmiştir. Belirtmek gerekir ki Bu olay sıradan bir olay değildir ve olmamalıdır.

İSTİKLAL MADALYASI İLE TALTİF EDİLDİ’

Maraş, Türk millî tarihine altın harflerle yazılan bu kahramanlık destanı ile kahraman unvanını almış ve dünyada kırmızı şeritli İstiklal Madalyası ile taltif edilmiştir. Bu ihtişamlı tarih ve mücadele pek az şehre nasip olmuştur. Dünyanın en güçlü devletlerine karşı büyük yokluklar içinde kazanılan bir zaferin nişanesi olan İstiklal madalyası bu vatanın, bu milletin, bu şehrin ve şehirlinin ebediyete kadar övünebilecekleri en büyük övünç kaynağıdır. Kahraman Maraş’ın bu müstesnalığı elbetteki şimdiki ve gelecek nesillere kuşaktan kuşağa aktarılacak şekilde bir bayrak yarışına dönüştürülmelidir. İstiklal madalyası ve Kahramanlığın bedelini işgalci devletlere karşı kendi insanının kanı ile ödeyen bir şehrin tarihine bu coğrafyada yaşayan ve kendini Maraşlı hisseden insanların sahip çıkması en başta gelen bir görev olmalıdır. 97 yıl önce Maraş’ta işgalci güçlere karşı nasıl tek vücut olup milli birlik ve beraberlik ruhu içinde başarıya ulaşıldıysa 15 Temmuz darbe geçesi de halkımız milli birlik ve beraberliği sağlayarak bir bütün olmuştur. Milli birlik ve beraberlik aynı zamanda bütünlüğü temsil eder. Türk milletinin birlik ve beraberliği, Türk devletinin bütünlüğü ve ebedîliği 97 yıl sonra 15 Temmuz gecesi tüm yurtta olduğu gibi Kahramanmaraş’ta da bir defa daha perçinlenmiştir. Bu aziz millet ve kahraman hemşehrilerimiz içimizdeki hainlerin darbe girişimine karşı bir kez daha ayağa kalkmıştır. Bu kahraman şehrin aziz insanları devletin içine sızmış bu alçak işgalcilere karşı 15 Temmuz'da aynı şekilde aynı duruşu bir kez daha göstererek bir kahramanlık destanı daha yazmışlardır. Bu darbe girişimi karşısında tüm yurtta Millet olduğumuz, birlik olduğumuz bir kez daha ortaya çıktı. Tankın topundan korkmadığımız ortaya çıktı. Üzerimize yürüse de tanklar, arabalarımızı çiğneyip geçse de yürüyemedi, ezemedi bizi, vatanımızı çiğneyemedi. Tepemizden kurşunlar yağdırsa da helikopterler, F-16’lar, sabrettik, azmettik, tevekkül ettik. Kazandık Elhamdulillah. Bu vesile ile de 15 Temmuz şehitlerini rahmetle anıyorum. Ruhları şâd, kabirleri nûr, mekanları cennet olsun.”

KAHRAMANMARAŞ ÖRNEK ŞEHİR KİMLİĞİNE KAVUŞTURULMALI’

Son olarak Kahramanmaraş’ın kanaat önderlerine de bir mesaj ileten Prof. Dr. Doğan, şu görüşlere yer verdi: “Kahraman Maraşlı ve Maraş’ın kaderine yön veren çok değerli siyasetçilerimiz ve ekonomistlerimizin, bürokratlarımızın geçmişte verilen bu onurlu mücadeleden aldıkları ve alacakları güç ve cesaretle Kahramanmaraşımızı Türkiye’de her bakımdan örnek bir şehir kimliğine dönüştüreceklerine olan inancımı paylaşmak istiyorum. Bu bakımdan yöneticilerimizin daha büyük hedefler belirleyerek Kahramanmaraşımızın bölge kalkınması ile birlikte Türkiye’nin kalkınmasında da öncü ve örnek olma başarısını göstereceklerini ve hep birlikte Kahramanmaraşlılar olarak bunu başaracağımıza olan inancımı belirtmek istiyorum. Bu bizim kendi tarihimize karşı da en önemli sorumluluğumuz olmalıdır.”

Haber: Kübra Dilbirliği

Editör: Mahmut Beyaz