Kahramanmaraş deyince akla gelen ilk konulardan bir tanesi bağrında yetiştirdiği ustaların bin bir emekle ortaya çıkardığı eserler geliyor. Bu eserlerin oluşmasındaki emeği ise büyük bir zevkle Manşet Gazetesi olarak siz okuyucularımızla buluşturmaya devam ediyoruz. Bugün anlatacağız eser ise 1971 yılından bu yana baba mesleği olan kuyumculukla uğraşan Ali Yavaş’ın 5 yılda tamamladığı ve 2 milyon gümüş parçayı bir araya getirerek oluşturduğu vav, lale ve tuğra işlemeli leğen ibrik. Telkari ustası Ali Yavaş’ın eseri dikkatleri üzerine çekerken, asıl önemli olan ise hikayesi. Kanser hastalığına kapılan Ali Yavaş, rahatsızlığını atlatmak için terapi niyetiyle işçiliği çok zor olan eserine başladı. Böylelikle hem hastalığıyla mücadele eden hem de mükemmel eseri ortaya çıkaran Ali Yavaş, şimdilerde ise eserine aşkla bakıyor.

İşte Ali Yavaş’ın mükemmel eserinin hikayesi;

“BU ESER HASTALIĞIMIN TEDAVİSİ OLDU”

1971 yılından bu yana baba mesleği olan kuyumculukla uğraştığını anlatan Yavaş, “Kuyumculuk bizde dededen, babadan kalan bir meslek, bizler bu işin ocağında yetiştik. Yapmış olduğum bu el emeği göz nuru eserimin hikayesini şöyle; Bundan 10 yıl önce ciddi bir rahatsızlık geçirdim ve hala da tam anlamıyla iyileşmiş değilim. Rahatsızlığım sebebiyle kendimi bir şeylere verip terapi anlamında bir uğraşım olması gerekiyordu. Aynı zamanda başka bir yerde tesadüfen gördüğüm bu telkâri işinin o an çok kaba ve güzel olmadığını gördüm ve ben bunun daha iyisini yaparım dedim. Buna başlarken biraz da terapi için başladım, insanın bu hayatta emek verdiği bir şeyler olmalı, bunlar olurken de ortaya emek verilen güzel bir eser çıkmalı. Düşündüğüm gibi de oldu bu eser beni tedavi etti diyebilirim. Bana kalırsa her insanın elinde böyle bir uğraşının olması gerekiyor” dedi.

“YAKLAŞIK 5 YILDA TAMAMLADIM”

Eserin yapımının yaklaşık 5 yıl sürdüğüne dikkat çeken Yavaş, “Bu eserin yapımı yaklaşık olarak 5 yıl sürdü bu 5 yıl içerisinde tabi ki her gün oturup bununla uğraşmadık tamamıyla göz yorucu bir iş olduğu için çok çabuk yoruyor ve yorulduğumuz zaman da bırakmak zorunda kalıyorduk. Bu süreç içerisinde yapım aşamasında beğenmediğimiz yerleri oldu söküp tekrardan yaptık. Bu eserdeki bütün işlemeler laleden oluşuyor kulpundan tutun da kapağın üzerine kadar her tarafı lale işlemeden oluşuyor yalnızca içerisinde bir tane tuğra motifi var onu da Sütçü İmam Üniversitesinde Hat Sanatı hocamız Arif Yücel var Tuğranın tasarımını o hazırlayıp verdi bizde gümüşe işledik. Bu işçilikte bir kuyumcu titizliğiyle çalıştık ve gümüş malzeme kullandık ama gümüş kullanırken kaba malzeme kullanalım daha ağır dursun diye düşünmedik” ifadelerini kullandı.

“2 MİLYON PARÇADAN OLUŞUYOR”

Eserin 2 milyon parçadan oluştuğuna vurgu yapan Yavaş, “Normal bir gümüş işçiliğiyle düşünürsek bu eserin 3 bin gram falan olması gerekiyor ama biz bunda 1050 gram gümüş kullandık, bu da eserin ne kadar titizlikle yapıldığını gösteriyor. Eser toplamda 2 milyon parçadan oluşuyor, saymadık ama yapılan milimetrik hesaplamalara göre toplamda 2 milyon parça diye tahmin ediyoruz. Buradaki 2 milyon parça verilen emeği ve çalışmamızdaki titizliği gösterir” şeklinde konuştu.

“EVLADIM GİBİ GÖRÜYORUM”

Meydana çıkardığını eserini evladı gibi sevdiğini duygulanarak anlatan Yavaş, “Ben bu eserimi seviyorum sanki evladımmış gibi, bana geçirdiği duygusu ise telkaricilik mesleğine bıraktığım bir eser olması ve memleketimize has olan bu telkaricilik mesleğinin unutulmamasıdır. Bu işle uğraşan insanları başka yerlerde de görüyoruz onlara da saygımız sonsuz ama bizimkisi daha çok altına dair yapılan bir işçilik. Eseri gerçekten çok seviyorum bu kadar çok sevmemin sebebi de her milimetresinde göz nurumuzun olması, ilmek ilmek işlenmiş olmasıdır. Bunun dışında farklı bir takım projelerim daha var ama artık yaşımız geçti yani bizden geçti diyebiliriz bundan sonraki yapılacak olan eserler artık evlatlarımızla devam edecek inşallah. Ben bu mesleğe kendi çocuklarımı da yetiştirdim şuan başka işlerle uğraşıyorlar ama bu meslekte kollarında altın bilezikleri olarak duracaktır” dedi.

“ÇOK ÇOK ZOR OLUR AMA SATABİLİRİM”

Manevi değerinin çok büyük olduğu eserini alıcısının olduğunda satabileceğini ama verirken çok zorlanacağını dile getiren Ali Yavaş, “Vatandaşlarımızın esere olan ilgisi çok büyük tabi ki çok güzel olduğunu söylüyorlar hatta satar mısın diye soran çok oluyor. Benim için bu eserin manevi değeri çok büyük belki çok çok zor olur ama satarım. Kahramanmaraş'ın tanıtımı için çok önemli bir eser olduğunu düşünüyorum. Geçtiğimiz yıllarda Amerika'ya Türk günleri adı altında açılacak olan bir sergiye gidecekti ama ufak bir problemden dolayı gönderemedik ama başka yerlerde sergilendi” açıklamalarında bulundu.

(Haber: Tuğçe Kayar-Ahmet Güneçıkan)

Editör: Mahmut Beyaz