Bediüzzaman İlim Kültür ve Sanat Vakfı Kahramanmaraş temsilciliği İslam tarihinde ki ilim kültür ve sanatla ilgili kısa bilgiler verdi.

 

İslam tarihinde ilim ve bilimle meşgul olan zatlar, yazdığı bütün eserlerinde yazılarında temel cümle Allahdan bahsetmek yani manayı harfidir. Şöyle ki; Kur'anın kainattan bahsettiği gibi bahsederler. Kur'an kainattan Allahın varlığı ve birliği için esmaülhüsnası ve sıfatları için bahseder. Felsefenin bahsettiği gibi bahsetmez. İşte bu zihniyetle yetişin islam bilim zatlarından birisi olan Kadı Rumi HazretleriTürk matematikçisi ve astronomudur (1337-1412). Fakat kozmoğrafya tabir ettiğimiz astronomiden bahsederken Allahın kanunlarından onun zat sıfat ve esmasından bahsetmektedir. Bursa'da tahsilini bitirdikten sonra, kız kardeşinden başka hiç kimseye haber vermeden Horasan'a ve oradan Türkistan'a giderek bilgisini genişletmeye çalışmıştır. Şakaik yazarına göre, bu yolculuk ve gurbette nasıl geçineceğini düşünmeden yola çıkan Kadı-zade'nin kitapları arasına kız kardeşi gizlice mücevherlerini koymak suretiyle bu gayretli ve hevesli matematikçinin yetişmesine yardım etmiştir. Kadı-zade'nin, nakli ilimlerden ziyade, akli ilimlere, özellikle matematik ve astronomiye merak etmiş olduğundan, bu yolculuk ve gurbeti göze almış olması o zamanlar bu ilimlerin Osmanlı ülkesinde pek gelişmemiş olduğunu anlatabilir.

 

ULUĞ BEY ZAMANINDA SEMERKANT

Timur'un torunu Uluğ Bey'in (1394-1449) zamanında Semerkant'ta bulunduğu sırada, Semerkant Rasathanesi Müdürü Gıyaseddin Cemşit'in vefatı üzerine, rasathane müdürlüğüne tayin edildiği gibi, Semerkant medresesi başkanlığına da getirilmişti. Kadızade Horasan'da Seyyit Şerif Curcani'den ders almış, fakat Kadızade'nin akli ilimlere karşı bağlılığının fazlalığından dolayı hocasıyla araları açılmıştır. Seyyit Şerif, Kadı-zade için, «matematik ve felsefeye eğilimli bir yaradılıştadır» diye tariz ettiği gibi Kadı-zade de hocası için, «matematikte söz söyleyecek durumda değildir» demiştir. Bu bilginin Semerkant hayatından pek memnun olmakla birlikte memleketini bırakmış olmaktan azap duyduğu Şerhi eşkâl-üt-tesis adlı kitabının önsözünde koyduğu şu beyitten anlaşılıyor: "Semerkant medresesi baş müderrisliğinde bulunduğu sırada Uluğ Beyin sebepsiz yere bir müderrisi azletmesi üzerine evine kapanarak derse gitmeyen Kadı-zade'nin evine bizzat Uluğ Bey gidince dersten çekilmesine, bir müderrisin kendisine sorulmadan azli sebep olduğunu söylemiş ve bu suretle ilmi kurumlara siyasi idarelerin doğrudan doğruya hâkim olamayacağına dair güzel bir ders vermiştir. Bu bilgin hükümdar, hemen hocayı görevine iade ederek, Kadızade'nin gönlünü almıştır. Allah cümlesinden razı olsun. Ruhları şad olsun. Rasathane müdürlüğünde bulunduğu zaman hazırlanmakta olan Zic-i Gürgani'nin (Zic-i Uluğ Bey) yazılışına da katılmıştır Kadızade'nîn birçok eserleri vardır. Bunlardan biri Osmanlı medreselerinde okutulan Mahmut bin Ömer-ül Çagminî-ül-Hârezmî'nin (ölm. (1221) El-muhallas fi'l-hey'e adlı heyet kitabına yazdığı şerhtir. Bu şerhin birçok nüshaları İstanbul ve Avrupa kitaplıklarında yazma olarak mevcut olduğu gibi muhtelif tarihlerde Delhi, Lucknow ve Tahran'da da basılmıştır.

 

EUCLİDES'İN KİTAB-ÜL-USUL'ÜN KİTABI

Bundan başka Şemseddin-i Semerkandî'nin (adının yayılması 1291 sıralarında) Euclides'in Kitab-ül-usul'ün’den geometri öncülleri ve üçgenlerin niteliklerine dair ikinci kitabındaki davalar üzerine kaleme aldığı Eşkâl-üt-tesis'i şerh etmiştir ki, her meşhur olan bu eserin de birçok yazma nüshaları hemen her kitaplıkta bulunduğu gibi İstanbul’da 1268'de taşbasması olarak basılmıştır. Bu basmanın kenarında Mehmed-ül-Hadî adında, yazarın öğrencilerinden birinin de çıkması vardır. Bir de Şehit Ali Paşa kitaplığında (No. 1992) bir mecmua içinde 55 yapraklı Muhtasar fi'l-hisab adlı Arapça bir eseri daha vardır ki, birinci kısmı aritmetik, ikinci kısmı cebir ve denklemler, üçüncü kısmı ölçmelerden ibarettir. Eserin sonunda bir de şerhi varsa da bunu yazanın ismi görülmez. Salih Zeki Bey, bu eseri Kadı-zade'nin Türkistan'a gitmeden önce yazdığını, çünkü üzerinde, yazan olarak yalnız Allâme Salâhaddin Musa denilmiş bulunduğunu iddia etmektedir; herhalde bu eser o zaman için faydalı ve anlaşılması kolay bîr aritmetik kitabıdır. Fakat Kadı-zade'nin en orijinal eseri hiç şüphesiz kî, Risale fi istihrac-il-ceyb derece vahide adiyle Gıyaseddin Cemşid'in yazdığı kitaba hazırladığı şerhidir. Risalei nurda da bu konuda bir çok risaleler mevcuttur. Mevcudata Allah hesabına bakmak olan manayi harfi esastır. Manayı ismi olan felsefe ile bakmamalıdır. Ne güzeldir deme Ne güzel yaradılmış de. Kahramanmaraş Zülkadiye Eyaleti bahusus istanbul hilafet merkezine şehzade ve padişah yetiştirmesi için ilim bilim ve fikir insanları göndermiştir. İslamda bilimin yeri Allah hesabına mühimdir.

 

Haber: Güzelhan Kebanlı

 

 

Editör: Mahmut Beyaz