Tam 100 yıl oldu, yani bir asır… Yüz yıl önce her şeyiyle var olma, yok olma mücadelesi verildi bu topraklarda… Verilen mücadelenin büyüklüğü, kime karşı ve ne şartlarla verildiği sorusuyla cevap bulur. Mücadeleyi ecdâd verdi, biz torunlarına da onu yazmak ve yaşatmak sorumluluğu düştü…

                İnşallah yarından itibaren 12 Şubat’a kadar sürecek olan 22 bölümlük bir yazı dizisine başlıyoruz. “100. Yılında 100 Soru ile Maraş İstiklâl Harbi” adlı yazı dizimiz, akıllara gelebilecek birçok soruya doyurucu cevaplar bulmaya çalışacak. Peki, niçin böyle bir çalışma yaptık, ne bekliyoruz?

                Tarihi yeniden yazdığımızı ve bilinmeyenleri ortaya koyduğumuzu iddia etmiyoruz. Çünkü zaten burada verilecek bilgilerin tamamına yakını kaynaklarda var olan bilgiler. O halde farklı olan nedir? Ana kaynaklar dediğimiz hatıratlar ve resmi belgelerdeki bilgiler bizim için en değerlileri durumunda. Biz bu bilgileri sorular vasıtasıyla harmanlayıp, sentezleyerek okuyucuya derli toplu hazır bilgi halinde sunuyoruz. Konuya hâkim ve mütehassısı durumunda olan az sayıdaki araştırmacı ve tarihçi için, bu eserlerdeki bilgileri zihninde bir araya toplayarak, bütünleştirmek elbette mümkündür.

Ancak toplumun büyük bölümü günlük işinde gücünde insanlar olup, bu eserleri topyekûn okuyup tetkik edecek bir konumda değil. İnsanlar genel olarak ana konular içinde merak ettikleri sorulara cevap bulmaya çalışırlar. Bu sebeple soru-cevap şeklindeki bu anlatım tarzımız işte tam da bu noktada anlamlı hâle geliyor. İnsanımızın zihninde yer eden ve aklına gelen-gelmeyen her soruya cevap bulmaya çalışıyoruz. Ayrıca birçok mevzuyu anlamaya yönelik yorumlar yaparak; neden, nasıl, niçin gibi sorulara cevap bulup, bir ölçüde 5N1K çalışması da yapmış oluyoruz.

Şehrin İngiliz işgali altına girdiği 22 Şubat 1919’dan başlayarak, Fransızlar ve suç ortakları Ermenilerin kaçarcasına Maraş’ı terk ettikleri 12 Şubat 1920’ye kadar geçen yaklaşık 1 yıllık bir süreci, sorular vasıtasıyla kronolojik bir süreçle bu yazı dizisinde anlatmaya çalıştık. Bu da zannedersem Maraş İstiklâl Harbi konusunda ilk bütüncül soru-cevap çalışması oldu. Yazı, harp geceli gündüzlü 22 gün sürdüğü için toplam 22 bölüm olarak düşünüldü. Gazete Pazar günleri çıkmadığı için de, son bölüm 11 Şubat’a denk gelecek şekilde bir yayın planlaması yapıldı.

Neden 100 soru? Akla başka sorular da gelemez miydi? Tabi ki bu mümkündür ve soru sayısı çok daha fazla olabilir. Bazı konular ve cevapları aslında birden fazla soruya cevap verecek şekilde. Ancak mevzunun esprisi 100. Yıl olması hasebiyle, bizi de 100 soruyla sınırlı tutmaya sevk etti. Yoksa koca bir süreç ve yaşananlar 100 soruya sığdırılamayacak kadar büyük. Bunun fazlasıyla bilincindeyiz.

Geçen yüz yıllık zaman, harbin tüm yaşayanlarını aramızdan aldı götürdü. Artık Maraş’ın yeni yüzleri, onların nesilleri olan bizleriz. Tazelenmeyen, hatırlatılmayan geçmiş ise, unutulup kaybolmaya mahkûmdur. Zamanla bilgiler hafızalarda giderek silikleşir ve hassaslık kaybolur. Kaybolan hassaslık ise toplumsal bilinç kaybını beraberinde getirir. O zaman da en tehlikeli süreç başlar. Dün ecdadına akla hayale gelmedik her türlü fenalıkları yapanlara karşı hissizlik ve bir ileri aşaması olan muhabbet başladığı anda ise, benzer şeylerin yaşanmasına kapı aralanmış demektir. Geçen zaman maalesef bu riskin artmasının da ana kaynağıdır.

Peygamberimizin (sav); “Bir Müslüman aynı delikten iki defa ısırılmaz” hadisini kendimize düstur edinmiş bir şekilde ecdadımıza yapılanları unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız.   Maraş’ın bir çocuğu ve tarihçi olarak ecdâda olan vefa duygusu, beni 100. Yılda böyle bir çalışmayı yapmaya mecbur hissettirdi. Çok ciddi tetkiklerle hazırlanan bu çalışmanın eksikleri ve eleştirilecek hususlarının da olması tabi ki mümkündür. Ancak karınca kararınca elimden geleni de yaptığıma inanıyorum. Gazetede yayınlanmasından itibaren, kalıcı hâle gelecek bu çalışmanın ileriki safhası ise inşallah daha da genişletilerek kitaplaştırılması olacaktır.

Bu itibarla Manşet Gazetemize, Maraş İstiklâl Harbimizin 100. Yılında böyle bir çalışmayı yazı dizisi olarak yayınlayarak, muhteşem bir kültür hizmetine imza atması dolayısıyla tebriklerimi ve teşekkürlerimi sunar, kahraman ecdadımızın tüm şehîd ve gazilerini rahmet ve minnetle anarım.

Yarından itibaren buluşmak üzere…

16 Ocak 2020

İbrahim KANADIKIRIK