Peygamber Efendimiz(SAV) bir hadisi şerifinde; bir çok ayetle de desteklenmiş “ Allah malı dilediğine, ilmi dileyene verir” buyurmuştur.

Bu güzel sözün ilim tarafı bizim konumuz bugün. Neden dilemiyoruz ilmi. Verilecek bakın, çalışırsak, okursak, araştırırsak verilecek. Hem dini anlamda hem dünyevi manada. Bilgi hazine iken, artık bilgiye ulaşmak bu kadar kolay, dünyanın bilgisi avuçlarımızın içinde iken; bu kadar bilgisizlik, bu kadar cahillik niye.” Bir ülkeyi yıkmak istiyorsan o ülkenin eğitimini yıkmalısın, o zaman doktorları yarım, öğretmenleri yarım, hocaları yarım olur” demişler ülkeleri bölmek için uğraşan insanlar. Doğru değil mi? Okumayan, araştırmayan bir toplum ne üretebilir, nasıl geliştirebilir kendini ve ülkesini. Teknoloji üretemeyen bir toplum, dünyada söz sahibi olamaz. Şunun şurası sadece 10 yıldır teknoloji üretmeye başladık ve ürettiğimiz teknolojilerde adından söz ettiriyor. Bakın Güney Koreye; ekonomisi üst sıralarda ve dünyaya teknoloji satıyor. Bakın japonya’ya ; hiç Dünya Savaşı’nda yenilmiş bir ülke gibi mi?, Japonya’ya güzel bir örnek de Almanya. Bu saydığımız ülkelerden Japonya ve Almanya İkinci Dünya Savaşında yenilmiş, ülkeleri yerle bir olmuş ülkeler ama şimdi ekonomide Dünya Starı ikisi de.

Ülkenin gelişmesi açısından bilginin önemi kadar kişisel gelişim açısından da çok önemli. Cehalet ister 1600 yıl önce olsun ister günümüz olsun, kişileri ve toplumları yok oluşa sürükleyen en önemli faktör. Haftada bir kitap bitiren insanların yaşadığı ülkelerle yılda bir kitap okuyan insanların ülkeleri arasında her açıdan dağlar kadar fark var. Bilgiye akıllı telefonlarla, internetle, bilgisayarlarla kolayca ulaşsak da, kitap okumak beyin açısından farklı bir olgu.

Toplum olarak ne araştırıyor, ne okuyor, ne biliyoruz. Kulaktan dolma bilgilerle hayatımızı idame ettiriyor, “çok bilmek dünya derdi, derdim beni vurdu yola” sözünün tecellisi ile kendimize bir ders çıkarıp çok bilmek sıkıntı diye cahilliğin rahatlığına sığınıyoruz. Çevremde elinde binlerce liralık akıllı telefonla gezen ama en ufak bilgiyi bile başkasına sorup öğrenme hevesinde olan onlarca insan var. Kopyala yapıştırlarla ödev yaptırılan, bu ödeve 10 verip onlara sınıf geçirten öğretmenlerin olduğu bir toplumda bu da çok şaşılacak bir durum değil belki de… çünkü o öğretmenlerde böyle mezun oldu okullarından.

Ayda bir kitap okuyorsan, azıcık araştırmayı biliyor ve seviyorsan herkesten farklı oluyorsun o zaman toplumun gözünde. O çok bilgilidir diyorlar, saygı duyuyorlar ve yine ne yazık ki her şeyi ona soruyorlar. Bilgiye bile çalışmadan ulaşmaya çalışan bir toplumuz velhasıl. Yazık….