Doğa, inançlar bizlere farklı misyonlar yüklemiştir. Yaradılış ve fıtrat gereği topluma olan sorumluluklarımız, bizim karakterimizi oluştururlar.

Gazetecilik…

Gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmak. Çünkü basın, bir toplumun, milletlerin müşterek sesidir. Biz bugüne kadar hep bu düstur doğrultusunda hareket ettik, yazdık. Ha, bu arada üzdüklerimiz, kırdıklarımız olmadı mı, olmuştur? Şimdi kalkıp da biz de sütten çıkmış ak kaşıkız dersek, önce kendimizi kandırmış oluruz. Zaman zaman duygusal davrandığımız, hissi yazılar yazdığımız olmadı mı, o da olmuştur.

Ancak bunu yaparken gücümüzü halktan, sizlerden aldık. Doğru haber ve yorumla karşınıza çıkmak istedik. Duygularımızı, bilgilerimizi paylaştık sizlerle.

Kimseye karşı bir ön yargımız yok!

Kimseye nefretimiz, öfkemiz, kinimiz yok!

Kimsenin tavuğuna kışt demek gibi bir itiyadımız da olmadı.

Kimseye kara kaşın üzerinde gözün var demedik. Güzelse çirkin, meymenetsiz ise yakışıklı, küllümün haşarat ise ’doğru adam’ demedik. Net olduk, sağlam bastık, dik yürüdük ama diklenmedik. Alnımız açık yaşadık hep!

Sürekli ve sürekli bağcıyı dövmekten çok üzüm yemek niyetinde olduk.

*

Milletimize, devletimize, bayrağımıza, ezanımıza, toplumsal değerlerimize helal getirmedik.

Niyetimizi hep halis tuttuk!

“kaleden kaleye şahin uçurdum, ah ile vah ile ömrüm geçirdim!” türküsünü söyleyerek, hayatı da ciddiye almadan bugünlere geldik.

Ama kimsenin önünde eğilmedik.

Kuyruk sallamadık.

Tabi ki övgüye layık, ehliyet ve liyakatli insanlara (siyasiler, esnaf, düz vatandaş, bürokrat, iş adamı) hak ettikleri değeri vermeye çalıştık. Eleştiriye müstehak olanları da eleştirmekten ne vazgeçtik, ne vazgeçeceğimizi yedi düvele ilan ettik!

Eğriye eğri dedik, doğruya doğru.

Güzele güzel, çirkine çirkin demekten asla ve kata vazgeçmedik, geçmeyeceğiz!

*

Kendi çıkarımızdan, kişisel menfaatlerimizden çok toplum çıkarlarını önde tuttuk! Tutacağız da… Zira toplum bizim yazılarımızla, yorumlarımızla şekilleniyor! Düşünüyor, hareket ediyor.

Onlar da farkında kim tetikçi, kimlerin tehdit ve şantajı benimseyerek gazetecilik yaptığını…

Kimin, kimlerin üslup cahili olduğunu da…  Kimin ya da kimlerin kedi olmadan sıçan tutmaya heveslendiğini…

Toplum seni, beni çok iyi biliyor, tahlil ediyor. Yeri ve zamanı geldiğinde ya başına taç ediyor, ya da yedi kat yerin dibine gömüyor!

Çamur atmak, iftira atmak, yalan üzerine bina inşaa etmek bize göre değil.

Hadi gelin hep birlikte bir türkü çığırak; “kaleden kaleye şahin uçurdum, ah ile vah ile ömrüm geçirdim!”