Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından düzenlenen ‘Şehircilik Şurası’ Ankara’da devam ediyor. Şehircilik Şurası’nın ana teması:’ Şehircilikte Yeni Vizyon’ Dört konu başlığı ise: "Şehirlerimizde Kimlik, Planlama ve Tasarım", "Kentsel Dönüşüm, "Şehirleşme, Göç ve Uyum, " Şehirleşmenin Yeni Vizyonunda Yerel Yönetimlerin rolü’ Üç ay sürecek Şehircilik Şurası’nda şehirlere insan odaklı bir kimlik kazandırılmaya çalışılıyor. Gündemdeki tartışma konularından biri de yatay mimari gerçeğinin vurgulanması… Hedef; geleceğin Türkiye’sinin dikey değil yatay kentleşmesi. Yatay mimari denince akla; bol yeşil ve şehircilik sosyal dokusu olan kentler geliyor. Türkiye gerçeğinde, iç göçler nedeniyle şehirlere bir akın var. Konut ihtiyacı ise yüksek katlı binalarla çözülmeye çalışılıyor. Şehirlerin kimliğini bozan dikey binalarla, tarihi ve kültürel yapımız yok ediliyor. İnsan ilişkileri açısından baktığımızda da şehirlerimizde çeşitli olumsuzluklar yaşanıyor. Türk insanının yapısındaki komşuluk, kardeşlik ilişkisini yüksek katlı binalar öldürüyor. Aynı binalarda oturup birbirini tanımayan çok insan var. Kanada'da yapılan bir araştırmaya göre, gökdelen ya da çok katlı binalarda yaşayanlar daha mutsuz ve daha fazla kalp krizi geçiriyor. Batı’da olsun Doğu’da olsun bütün dünyada geçerli olan ev modeli bir iki katlı evlerdir, apartmanlara bir dönemin hataları olarak bakılmaktadır. Apartmanda ısrar eden bir biz kaldık. Türkiye kalabalık bir ülke, bu topraklara sığamayız, yüksek katlı binalar yapmak zorundayız sözlerini ise şu veriler çürütüyor: Almanya’nın yüz ölçümü Türkiye'nin 2 katından daha az, buna mukabil nüfusu bizde 10 milyon daha fazla ve halkın % 75’i müstâkil ve bir-iki katlı evlerde oturmaktadır. Hollandayı ele alırsak, toprakları bizim Konya ilimiz kadar, fakat nüfusu Konya'nın tam 8 katı, yani 16 milyon. Yine buna rağmen şehir merkezlerindeki tarihi apartmanları saymazsak halkın büyük çoğunluğu müstakil evlerde yaşıyor. Amerika’ya baktığımızda halkının % 95’i bahçeli evlerde yaşamaktadır. Kısacası tarım alanlarının imara açılmasına gerek duyulmadan, Türkiye nüfusunun konut ihtiyacı mevcut arsa yapısıyla rahatlıkla sağlanabilir. Bizim insanımızın da özlemi bahçeli-müstakil ev… Kent ve kasabalarda yurt çapında yapılan bir ankete göre insanların yüzde 92’si yüksek yapı istemiyor. Bahçeli ev özlemi Maraşlıların hayali… Belediye başkanlarımızın, halkın bu sesine kulak vereceklerine inanıyorum… Başkanlarımız, toplu konut üretimiyle takdir edilecek başarılara imza attılar. Aynı başarıyı yatay mimariyle gerçekleşecek, doğa dostu evlerde de görmek istiyoruz. Bu çağdaş yapılanma Kahramanmaraş'a çok değer katacak.