Güreş, insanların zeka ve fiziki kuvvetlerini birleştirmek sureti ile yapılan bir müsabakadır.Bu müsabakalar bedenin gelişmesine ve güçlenmesine büyük etki eder. Bu nedenden dolayı İslamiyet’te güreş müsabakaları teşvik edilmiş, hatta Peygamber Efendimiz (sav) kendiside  güreş yapmıştır. Nitekim o devirlerde pehlivanlığı ile ün yapmış Rükane isimli bir zat İslamiyeti kabul etmek için Hz Peygamberin kendisi ile güreş yapmasını ve yenmesini şart koşmuştu. Yapılan teklifi kabul eden Resulu kibriya kendisine son derece güvenen ve galibiyetten emin görünen Rukaneyi şaşırtan bir güreş yapmış ve onu yenmiştir.Rivayet edildiğine göre: Hz Peygamber itiraz  üzerine Rukane ile defalarca güreşmiş ve her seferinde onu yenmiştir.İlk güreşte ortaya bir koyun konmuş ve  yenilen Rukane bir koyun Rukane, üçüncüsünde yine ısrar ederek güreşmiş ve yine yenilmiştir. Bu yenilgi karşısında: Rukane”Ben anne ve babama koyunlar için ne diyeyim diye hemen bahane bulmuştur. Brincisini kurt yedi, ikincisi kayboldu, ya üçüncüsü için ben onlara ne derim diye derin düşünmüştür. Bunu üzerine Hz. Kibriya “biz senin yanına seni yenip zarara sokmak için gelmedik, al koyunlarını diyerek onun gönlünü almıştır. Bu ulvi davranış karşısında Rukane şahadet getirerek islamiyeti kabul etmiştir. Evet son derece manevi kulvarda büyük değere sahip olan Güreş sporunu Büyük Türk milleti, kendisine ata sporu olarak seçmiş ve tarihin her döneminde onu baş tacı ederek hürmet ve tazim etmiş ve desteklemiştir. Spor tarihimize baktığımız zaman yüzümüze gülen altın sayfalarda hep zaten onu görürüz. Osmanlılar zamanında bir çok padişahımız tarafından desteklenen güreş sporu, cumhuriyetimiz döneminde de her başa gelen yöneticimiz tarafından desteklenerek günümüze kadar çok başarılı bir grafik çizerek gelmiştir.
Dünyada bizim gibi güreş sporunu seven, Kafkas toplulukları, İran ve bir çok devleti saymak mümkün. Ama güreş çeşnisi açsından ülkemiz çok büyük kültürel zenginliklere sahip bulunmaktadır.Yağlı, aba, karakucak güreşleri ile bir yıl tamamen müsabaka ile geçmektedir.Milli birlik ve beraberliğimizin pekişmesinde önemli bir mihenk taşı olan mahalli güreşlerde: Cazgır Analar çeker zahmeti, babalar hiç bilmez kıymeti, ikinizde Ahir zaman peygamberin ümmeti” duaları ile milli ve manevi duyguların tazelenmesinde insanlar arasında hoşgörünün sevgi selinin çoşmasına vesile olan bu mübarek sporun her devir ve zamanda yaşatılması için herkesin elinden gelen çabayı sarfetmesi lazımdır. Son söz olarak. Hz Resulu  kibriyanın bizzatihi yaparak şereflendirdiği ve cennet mekan ecdadımızın Ata sporu olarak bizlere emanet bıraktığı bu güzel sporun gelişmesi için,her devirde olduğu gibi yöneticilerimiz tarafından desteklenmesi ve yaşatılması dileğim ile.