Kerbela olayı İslam tarihinin en hüzünlü olaylarından biridir. Peygamberimiz ’in torunu Hz. Hüseyin ve ailesinin haince şehit edildikleri olay Muharrem’in onuncu günü gerçekleşmiştir. Kerbela olayının acısı günümüze kadar unutulmadı.
 
Kerbela’yı anlamak için Kerbela öncesine bakmak gerekir. Hz. Muhammed’in 632 yılında ölümünün ardından halifelik makamını sırasıyla; Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’ye geçmiştir. Hz. Osman’ın öldürülmesinin ardından halifelik makamına geçen Hz. Ali, Hz. Osman’ın katillerini bulmamakla suçlanmıştır. Hz. Ali ve Muaviye arasında gerçekleşen Sıffin Savaşı’nın ardından Müslüman dünyasında ayrılıklar baş göstermişti. İslam dünyası iki ayrı yönetim tarafından idare edilmeye başlanmıştı. Kûfe, Hz. Ali’nin halifeliğinde, Şam başkent olmak üzere Hz. Muaviye’nin yönetimindeydi. Hz. Ali bir harici tarafından öldürülünce, Hz. Hasan halifeliği Hz. Muaviye’ye bırakmak zorunda kalmıştı. Fakat Muaviye’den sonra halifelik, Hz. Ali’nin diğer oğlu Hz. Hüseyin’e devredilecekti
Hz. Muaviye öldükten sonra yerine söz verildiği gibi Hz. Hüseyin değil, Muaviye’nin oğlu Yezid geçmiştir. Fakat Yezid’in halifeliğine tepkiler oldukça fazla olmuştur. Çünkü halifenin demokratik yollardan seçilmesi gerekiyordu ve Yezid’in halifeliği ile halifelik makamı saltanat usulüne çevrilmiş oluyordu. Yezid, halifelik makamına geçer geçmez iktidarını ve otoritesini sağlamlaştırmak maksadıyla Medine valisine, kendisine itaat etmeleri konusunda mektup yazmıştı. Diğer taraftan, Kûfe halkı ise Hz. Ali’ye sıkı sıkıya bağlı olduklarından Yezid’in halifeliğini tanımak istemediler. Ayrıca, Emeviler dönemi ile birlikte başkent, Şam’a taşınmıştı ve Kûfe’nin gelirlerinde de gözle görülür azalmalar yaşanmıştı. Tüm bu nedenlerden ötürü Kûfe halkı, Hz. Ali’nin oğlu Hz. Hüseyin’e mektup yazarak kendisine bağlılıklarını bildirdiler ve onu Kûfe’ye davet ettiler. Hz. Hüseyin, kendisini Kûfe’de kalabalık bir grubun beklediğini düşündüğünden bu daveti kabul etti ve Kûfe’ye gitti. Ama Küfe halkı Hz. Hüseyin'i yalnız bıraktı...
Yanına ailesini de alarak Kûfe’ye giden Hz. Hüseyin’in ordusu ile Yezid’in ordusu Kerbela’da karşılaştı. Hz. Hüseyin’in ordusunda bulunan 70 adama karşılık, Yezid’in ordusunda 4500 kişi olduğundan bu mücadele, Hz. Hüseyin ve beraberindekilerin ölümüyle sonuçlandı. Hz. Hüseyin’in ailesi esir alındı ve kanlı bir şekilde biten bu olay, tarihe 'Kerbela Katliamı' olarak geçti. İslam dünyası bu nedenle 'Yezid' ismini kimliklerinden, alfabelerinden ebediyen kaldırmışlardır. Bugün İslam dünyasında 'Yezid' adını bulamazsınız.


O günden bu yana, Hz. Hüseyin'in kanı kurumadı aslında. Acısı da yürekleri dağlamaya devam etti. İslam dünyası da siyasi ve mezhep olarak ikiye ayrılmış oldu. Bir yanda Sünniler, diğer yanda Şiiler… Yüzlerce yıldır bir biriyle uğraşıyor, kan döküyor, ayrımcılık yapıyor ve yeni Kerbelalara neden oluyorlar. 
İslam dünyasının bitmeyen Kerbela acıları yüreğimizi dağlıyor… Irak Suriye ve Yemen'de, Şii-Sünni çatışmaları yaşanıyor. Eğer sağduyulu davranılmazsa ve önlemler alınmazsa bu yangın bütün Ortadoğu'ya yayılabilir.
Bugün bize düşen, Kerbelâ’yı doğru okumak, doğru anlamaktır Kerbela olayından, düşmanlık kin, nefret, ayrılık değil kardeşliğin gerekliliği mesajı çıkartılmalıdır. Bu acı olaydan ders ve ibret alınmalıdır.