İnsan ,öteki canlı varlıklardan bazı özellikleriyle farklılıklar gösterir.Hayatın insana sağladığı imkanlar maddi boyutla sınırlı değildir.Yaşadığımız yüzyıla eğemen olan bilimsel düşünce insanı maddi alanla sınırlamayı bir marifet gibi göstermeye devam ediyor. Bilim dünyasının cilalı imaj  karabasanı sürüyor.

Hakikat nerede?Gerçek,hakikat ve değer boyutlarına yayılan hayatımıza bazı cevaplar bulmak gerek.Soruların marifete ulaştırmadığı zamanlara geldik,akıllar çok karışık,manevi alanda yapılan ayak oyunlarını doğru görebilmek her geçen gün biraz daha zorlaşıyor.Manevi hayat insan varlığını tehdit eden bir alan gibi algılanıyor ki insanlık bu evreyi bu denli hiç  yaşamamıştı.

Nefsin ve şeytanın iğvaları ne kadar büyük de olsa hakkın bize öğrettiği irfanın rahmeti de o kadar geniştir.İnsanı farklı kılan hakikatlarşunlar;insanındüşüncesi,inancı,davranış ve amellerinde serbest olması,hürriyeti,tarihi varlık olması,uyumkabiliyeti.ŞimdiMevlananın da dile getirdiği bu hikmeti bizim yazdığımızla kıyaslamanızı istiyorum.Mevlana bizim yukarıda anlattığımızı kendi zamanın irfanıyla şöyle seslendiriyor;

“Ruhlar,kafeslerindensalıverilmiş,sonsuzluk içinde belirli bir süre uçuşan kuşlardır.Ben senin “kanadını aç ,yarattıklarımı seyret,sev ,uğraş,akşam olunca koynuma dön” dediğin bir kuşum..”

Zaman nasıl da değişiyor.

Kelimeler,kurulan cümleler verilen örnekler ve bunları dinleyen insanların anladıkları arasında nasıl da    farklılıklar var.

Üstün bir yaratılışa sahip olan insan ,dengeli,mutlu bir hayat sürmeyi ister.Bunun için de kendini öteki canlı varlıklardan ayıran özelliklerinden ,düşünce ve çalışma gücünden  yararlanır.Böylece hayatına bir amaç çizer,bu amaca ulaşmak üzere bilgi,görgü ,meslek edinmek zorundadır.Düşünce suretiyle daha mutlu olmaya çalışır,iyiyi kötüden ayırır bu durum düşünen kişiye karakter,ahlaki sorumluluk sağlar,kaygısızlığı,sorumsuzluğuönler.İnsan kendisini ,yeni şartlara ancak düşüncesi ,zekası ,bilgi ve becerileri yardımıyla uydurabilir.Zorlukların üstesinden gelebilmenin yolu da böyledir.

İman dediğimiz erdirici güç aynı zaman da büyük bir imtihan alanıdır.İlgi,şüphe,zan,inanç evrelerinden geçilerek ulaşılan bu değer şimdiki zamanda da insana farklılıklar katmakta onu varlık sırrına ulaştırmaktadır.

Tarih denilen zaman dilimi hep önümüzde olmalı dün ,bu gün ve yarın çizgisinde süren ve sonsuzmuş algısını oluşturan zamanı akılla kuşatmak öncelikli vazifemiz olmalıdır yoksa altından kalkamayacağımız işlerin altında kalır imtihanı kaybederiz.

Yunus diliyle şöyle diyelim;

“Aşkın bahrine dalmayan,canını feda kılmayan,senin cemalini görmeyen,meydana gelmez Allahım.”