100 yıl sonra aynı adreste gerçekleşen ikinci küresel terör saldırısı... 10 Aralık 2016'da, Beşiktaş- Maçka’da insanlık düşmanı terör saldırısı ile İkinci Abdülhamid’e yapılan 21 Temmuz 1905 'Yıldız Süikastı' arasındaki benzerlikler bizleri bilinen adreslere götürüyor… Timsah gözyaşı döken batı dünyasına…

Aslında yüzyıl geçsede değişen bir şey yok…. Batılı baronlar perde arkasında,taşeronlar sahnede... Doğu Anadolu'da bağımsız bir Ermenistan kurmaya çalışan Ermeni Komitacıları karşılarında en büyük engel olarak gördükleri Padişah II. Sultan Abdülhamid'i öldürmek istemişlerdi. Filibe şehrinde Ermeni Komitacıları büyük bir toplantı yapmışlar, bu toplantıya Slav ve Siyonist örgütleri de katılmıştı. Kendileri bu işte yeteri kadar tecrübeli olmadıklarından, Avrupa ve Rusya'daki uluslararası çevrelerle ilişki kurmuşlar, onlardan Abdülhamid'in öldürülmesi konusunda yardım ve destek sağlamışlardı. 

Bu iş için özel olarak İstanbul’a gelenlerden biri de Belçikalı ünlü anarşist Edvard Jorris'ti. Dikkat çekmemek için Singer şirketine memur olarak girmiş, Padişah'ın cuma selâmlıklarını büyük bir dikkatle izlemeye başlamıştı. Abdülhamid, cuma günleri Yıldız camisinden çıktıktan sonra, 1 dakika 42 saniyede arabasının yanına gidiyordu. Birkaç cuma selâmlığını gözleyen Jorris, bu sürenin hiç değişmediğini. Padişahın bir saat düzeni içinde bu yolu, daima 1 dakika 42 saniyede aldığını görmüştü.
Tarih, 21 Temmuz 1905… Saltanat arabasıyla camiye gelen II. Abdülhamid, namazdan sonra bahçeye indi. Her zamanki gibi, iki yanında selama duranlar arasından geçerek arabasına binecek, arabayı kendisi kullanarak sarayına dönecekti. Ancak, ya Şeyhülislam Cemaleddin Efendi yolu üzerine çıkarak bir şeyler anlatmaya başladı, ya da Abdülhamid onu görünce konuşmak gereğini duydu. Böylece, her zamankinden birkaç dakika daha gecikti. Patlama, işte tam o sırada oldu. Olay sırasında 26 kişi ölmüş, 58 kişi yaralanmıştı.

Hazırlanan plana göre, Yıldız camisi önünde bomba çatlatılıp II. Abdülhamid öldürüldükten sonra, bu şaşkınlık süresi içerisinde elçilik, banka, kulüp, köprü, tünel vb. yerli ve yabancı kuruluşları, yapıları bombalayıp ülkede düzen ve güvenliği ortadan kaldıracaklardı. Bunun sonucunda Avrupa devletlerinin işe karışacağını ve azınlıkların isteklerinin Osmanlı Devleti’ne kabul ettirileceğini umuyorlardı. Aslında yeni bir şey yok...Ortadoğuda oynanan oyunlar 'tarihi tekerrür ettiriyor'. Bugünü anlamak için tarihe göz atmak yeterli... Bir de kimse kendini kandırmasın; bazı ülkelerin 'üzüldük' söylemleri Türk halkında karşılık görmüyor. Türk ulusu söz değil somut adımlar bekliyor.