Eskiden, kurumlarda, (özellikle okullarda) belediyelerde hak hukuk gözeten, büyüğünü ve küçüğünü bilen, hakkaniyetten şaşmayan, adaletli olan, kadın erkek, yani kız oğlan ayrımı yapmayan kimseler için ‘Adam essahtan idareci…’ denilirdi.

İdare ederdi insanları. Yönetirlerdi kişileri. Doğruya, güzele, iyiye, faydalıya yönlendirir, baba nasihatları ile doğru yolu gösterirlerdi.

O insanlar idare ederdi, o bakımdan onlara idareci derlerdi. Babacandılar,  şefkat doluydular, merhametliydiler, yardımseverlerdi.

Acıma duyguları vardı, merhamet sahibiydiler, hakkaniyetten geri kalmazlardı zira…

Gerçi şimdi günümüzde 3 şeyi idare etmek, yönetmek zor!

Kadın’ı…

Para’yı…

Ve çalışan’ı…

“Yok canım daha neler, bu adam bir yerinden uyduruyor!” diyen çıkarsa, önce kendini aynada bir seyretsin, sonra bana cevap yetiştirsin. Bir yüzleşsin aynalarla, gerçeklerle, özel yaşamı ile sonra oturur konuşuruz, tartışırız!

*

Rivayet odur ki, Fransızların ünlü komutanı Napolyon Bonapart’a yakınları, dostları, “Gençsin, yakışıklısın, ünlü bir kumandansın, ama bekarsın, neden evlenmiyorsun. Bak, çevrende bir sürü güzel kadın gözünün içine bakıyor, evlensene!” dediklerinde o büyük komutan şu cevabı veriyor; “Yanılıyorsunuz, bir ülkeyi idare etmek, yönetmek, bir kadını idare etmekten, yönetmekten daha kolay!”

Bekarlar bu meselede biraz düşünebilirler, sorun yok!

*

Oysa şimdi…

Şimdi herkes idareci, herkes yönetici. Herkes birbirini idare ediyor, yönetiyor. Belki de idare ettiğini, yönettiğini zannediyor, o da ayrı bir mesele…

Siyasetçi seçmeni idare ediyor, partili seçmen siyasetçiyi, evlat babayı, kadın kocayı, işçi patronu, zengin garibanı, çalışan çalışmayanı, başkanlar bünyesindekileri, hizmetliler de başkanları…

O bakımdan bu şehirde herkes müdür, herkes başkan, herkes idareci, herkes yönetici…

Ah bir de şehri yönetmeyi, insanları idare etmeyi belleseler, yüreğim yanmayacak ama neyse…

Şunun şurasında ne kaldı ki?