Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Sn. Adnan Bali, geçtiğimiz günlerde bir etkinlik kapsamında iş adamlarına önemli mesajlar verdi. Özellikle risklerin ve endişelerin yükseldiği şu günlerde Türkiye ekonomisine dair söyledikleri ilgi çekiciydi.

Adnan bey, 2017 yılında elde ettiğimiz büyümenin sevindirici olduğunu ama bunun bir takım problemlerimizin üstünü örtmemize izin vermemesi gerektiğini söylüyordu. Ülke ekonomisi olarak kurtuluş yolumuzun özel sektör yatırımlarının artmasından geçtiğini ve bu sayede hem üretimin artmasını hem de kalkınmanın sağlanacağını vurguluyordu.

Ülkemizin kalkınmasında özel sektör yatırımlarının çok büyük payı var. Benim görüşüme göre, fabrikalarda çalışan işçiler, yöneticiler, iş adamları ve diğer ticari işletme sahipleri aslında birer kamu görevlisidir. Verimli, disiplinli, özverili çalışan insanlar, bu ülkeyi kalkındıracaktır. En başta üretim seviyemizi yükseltmek en önemli görevlerden biridir. Bununla birlikte en küçüğünden en büyüğüne tüm iş ortamı aslında birer okul gibidir. Sadece makine başında çalışmakla kalmaz, iş arkadaşlarınızla, yöneticilerinizle sürekli etkileşim halinde olursunuz.

Bir okul hükmünde olan iş ortamları, kişinin sadece emeğini kullanmamalı, onun sosyal gelişimine, eğitimine ve kültürel gelişimine katkılar sunmalıdır. Bu noktada işletme yöneticilerine önemli görevler düşmektedir. İşletmelerin modern, kendini geliştirmiş yöneticilerden bir takım talepleri vardır ve patronların bu talepleri yönetebilmesi gerekir.

2016 yılında hayatını kaybeden ve Türk sanayisinde önemli izler bırakan hem sanatçı hem iş adamı rahmetli İbrahim Bodur’un İSO başkanı olduğu yıllarda bir dergiye verdiği mülakatta, işletme yöneticilerine dair altın değerinde tespitlerde bulunmuştur. Bunları kısaca özetleyelim:

1-İşletmeci kamu görevlisidir: İşletme yöneticileri, milli servetin bir parçası ve ekonomik kalkınmanın önemli bir faktörü olan ticari kuruluşları yöneterek bir bakıma kamu görevi yapan önemli kişilerdir.

2-Her İşletmeci bir yönüyle sosyologdur: Yöneticinin işletme hayatı içinde ve çevresinde işbirliği yapacağı her birey, toplumumuzun sosyal, kültürel, ahlaki ve dini özelliklerinden az çok izler taşıyacaktır. Toplumu tanımadan ona hizmet etmek; hizmet etmeden de kazanç sağlamak söz konusu olamaz.

3-Girişimci bir ruha sahip olmayan, işletmeci olmasın:Nasıl ki riskten kaçan bir insan girişimci olamaz ise, riskli kararlardan yan çizen işletmeciler de esaslı yönetici olamaz.

4- İşletmeci dert babasıdır: İşletmeci, şirket içinde ve dışında sorun çıkaran değil, bilakis sorun çözen bir kişi olmalıdır. İşletme yöneticisinin akli becerileri kadar, beşeri becerileri de çok ileri düzeyde olmalıdır.

5-İşletmeci ideolojik düşünemez ve davranamaz: İşletme yöneticisi ideolojik yönden önyargılı, belirli görüşlere angaje bir insan değil; tam tersine objektif, olayları ve sorunları akılcı bir tutumla tahlil edip anlamaya ve halletmeye çalışan yapıcı bir kişi olmalıdır.

6-İşletme eğitimi hayat boyudur: Yöneticiler herşeyi okul sıralarında öğrenmiş olduğunu, diplomayı almış olmakla herşeyin olup bittiğini zannetmemelidir. İşletme hayatı onlar için ikinci bir öğrenim dönemi, yeni bir üniversitedir.

7-İşletmeci hareket halindeki bir filozoftur: İşletme yöneticisi meraklı, bilgiye susamış, araştırıcı ve geliştirici olmalıdır. İki günü birbirine eş geçenler iyi bir yönetici olamazlar.

İş ortamlarının sadece para kazanma yeri değil, aynı zamanda insan kalitesini yükseltmeyi amaçlayan ortamlar olduğunu idrak ettiğimiz gün, kalkınma ve gelişmenin başladığı gün olacaktır. Herkese hayırlı kazançlar dilerim.