Bazen insanları anlamakta zorlanırız bazen de devletleri... Hiç beklenmedik bir zamanda verilen bir tepki aslında çok şey anlatır.Verilen mesajları çözmek için de kahin olmak gerekmez.

Pazartesi akşamı haber ajanslarına bomba gibi bir haber düştü. Suriye Devlet Televizyonu,rejim güçlerinin Afrin'e gireceğini saat vererek duyuruyordu. Ulusal haber kanallarından gelişmeleri takip etmek için bir kanaldan diğerine zapping yaptım. Bütün kanallarda aynı manşet... Bu karamsar tabloyu izleyenlerin ilk aklına gelen; Suriye –Türkiye savaşının kapıda olduğudur.

Önce Suriye cephesine bakalım. Suriye’nin bir ulus devlet olduğunu iddia etmek gülünç olur. Esad rejiminin sahada askeri gücü yok. Esad'ın karadan İranlı milislerin, havadan da Rusya'nın desteği olmadan Halep’in 'in kuzeyinde hareket etmesi imkansız. Rejim ordusunu ise İran Şii milislerle destekleyerek ayakta tutmaya çalışıyor.

Suriye’nin başında Rusya ve İran destekli politikalarla ayakta duran bir kukla lider ne kadar söz sahibi olur, tartışmaya gerek yok.Aksini iddia etmek akıl tutulmasıdır

Rusya cephesi... Son günlerde Ankara-Moskova arasında bahar rüzgarları esiyor. Türkiye ve Rusya arasında imzalanan son derece önemli enerji, ticaret anlaşmaları ve savunma işbirliği düşman çatlatırken, yaşanan gerilim iki ülkenin de işine gelmez. Ayrıca Putin, mart ayında yapılacak seçimlere odaklanmışken, Türkiye gibi Ortadoğu’nun en büyük aktörlerinden birini niçin gözden çıkarsın?

İran... Türkiye ile İran arasındaki ilişkilerde dönem dönem olumsuzluklar yaşansa da iki ülke birbirine muhtaç... Bölgemizin gerçek anlamdaki iki ulus devleti, Türkiye ve İran... Küresel güçlerin Ortadoğu’yu yeniden şekillendirme senaryolarını da bu komşu iki devlet iyi biliyor. Yani hiçbir zaman Tahran-Ankara hattı köprüleri atmaz.

Hayrola, ne oluyor? Bütün yaşanan gelişmeler bir şeyi işaret ediyor; ABD Dışişleri Bakanı Tillerson’ın Türkiye ziyareti... Sıcak pazartesinin sırrı burada mı gizli? İnsanların kafası karışmıyor değil...