Mübarek Ramazan ayının ilk haftasını geride bıraktık. “31 Mart yerel seçimlerinden sonraki 4.5 yıllık sürede seçim yok. Türkiye olarak bunu çok iyi değerlendirmeliyiz” derken,  YSK’nın Büyükşehir başkanlığı seçimini iptal etmesi üzerine İstanbul’da yenilenecek olan oylamaya ülke olarak adeta kilitlendik.

Biz seçimlerle vakit geçirirken dünya genelinde ise başta ekonomi olmak üzere birçok önemli gelişmeler yaşanıyor. Bugünün ve geleceğin dünyasında ne kadar çok üretirsen ve ne kadar çok dışarıya ihracat yaparsan yani ne kadar çok paran varsa o kadar itibarın oluyor. Bilime, buluşa, AR-GE’ye, üretime yönelik eğitim ve öğretime önem veren ülkeler bunlarla birlikte hem üretimlerini hem de ülke dışından elde ettikleri geliri artırıyorlar. Böylece hem bugüne hem de yarınlara daha güvenle bakabiliyorlar.

Bu cümleden hareketle her ne kadar İstanbul seçimleri ülke gündemini meşgul etse de Türkiye olarak enerjimizi ekonomik problemlerimizi halletmeye, üretimi ve dolayısı ile istihdamı artırmaya harcamalıyız. Nasrettin Hoca’nın ‘Ye kürküm ye’ misali üretim ve para olmadan hiçbir şey olmaz. Eğer ekonomik bağımsızlığımızı günden güne artıramaz isek, emperyal ve küresel güçlerin güdümünde kalmaya devam ederiz. Başta savunma sanayi olmak üzere ülke olarak hem bilim buluş alanında hem de ekonomide günden güne elde edilen kazanımlar bizleri gelecek adına ümitlendiriyor ama bunların artması ise en büyük dileğimizdir.

Dünya genelinde söz sahibi olabilme yolunda parolamız; üretim, üretim daha çok üretim olmalıdır. Ülkemizin her bir ferdi ‘üretim’ yolunda ne yapabiliriz sorusunu devamlı olarak kendine rehber edinmelidir.

Kahramanmaraşımız başta tekstil, çelik mutfak eşyaları ve gıda olmak üzere birçok yönden belli bir yere geldi. Ancak bu gelişimleri sağlarken tarım alanında ise maalesef hayli geriye düştük. Hâlbuki CNN Türk’teki ‘Para Dedektifi’ programını hazırlayarak sunan Cem Seymen’in de sıkça vurguladığı üzere tarım sektörünün önemi dünya genelinde günden güne artıyor. Tarımın önemini yıllar önce fark ederek başta tohum ve ilaç olmak üzere büyük paralar harcayan dünya devi şirketler hem küçük çiftçiyi öldürüyor hem de kendilerine bağımlılığı artırıyor.

Küçük çiftçilerin yaşaması ve kent tarımının yaygınlaştırılması için bir şeyler yapmalıyız. Herkesi şehirde yaşatarak geleceğe umutla bakamayız.

Madem bizler Kahramanmaraş’ta yaşıyoruz, o zaman şehrimizle ilgili bir tarım projesi önerimizi gündeme getirelim. Gerçi ramazan öncesinde bir akşam vakti Abid Vanlı ile birlikte oturduğumuz mekânda karşılaşarak sohbet ettiğimiz Prof. Dr. Kadir Saltalı hocamıza bu önerimi açmıştım.

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Rektör yardımcısı olarak görev yapmakta olan Saltalı hocamın uzmanlık alanı ziraat ve topraktır. Çukurova’dan üniversite ve yurt arkadaşım olan Prof. Saltalı ile meğer aynı şeyleri düşünmüşüz. Bilimsel adını şu anda hatırlayamadığım projesi ile benim de aynı şeyleri düşündüğüm (doğru tektir) konuyu burada sizlere de anlatalım:

Kahramanmaraş’ta bağ kültürü hayli yaygındır. Ancak eskiye oranla günümüzde artık yeni nesil, yazları bağda yaşamayı pek sevmiyor. Bağ bakımından anlayanların sayısı da günden güne azalıyor. Bugün geldiğimiz noktada Kahramanmaraş çevresinde çok sayıda bağ ve bahçe Maraş tabiri ile ‘harap’ şekilde atıl bekliyor. ‘Dünya telaşesi’ne düşen insanlar, bağlarına pek bakamaz oldu. Para olduğunda zaman olmuyor, zaman olduğunda da bağa bahçeye ayıracak para kalmıyor. Elin oğlu topraksız tarımda hayli mesafe alırken, bizler ise o kadar toprağı hoyratça boş şekilde bekletiyoruz. Peki, bu bağlar böylece ‘harap’ beklemeye devam mı etsin?

İşte bu noktada Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör’e bu önerimizi sunuyoruz: Gelin Büyükşehir olarak bu konuda ön ayak olun da bağ ve bahçelerimizi üretime kazandıralım. Tarımsal Hizmetler Daire Başkanlığınızı bu konuda görevlendirin. KSÜ’nün hazırlayacağı proje için Tarım İl Müdürlüğü ile de işbirliği yapılabilir. Hem de Ziraat Fakültesi öğrencileri için staj alanları imkânı doğar. Anlaşma yapılacak bağ bahçe sahiplerine buradan elde edilecek gelirin belirli bir bölümü verilebilir. Hatta “Yeter ki bağımız bahçemiz harap kalmasın” diyerek pay istemeyecekler bile çıkabilir. Masa başından alana inecek ziraat mühendisleri ile de Kahramanmaraş tarımı hareketlenir. (Kayısı, erik, kiraz, vişne, üzüm, ceviz, zeytin, sera ürünleri ve diğerleri…) Böylece üretim yolunda bir nebze de olsa katkı sağlanır. “Damlaya damlaya göl olur.”

BAŞSAĞLIĞI: Göksun’un Gücuksu Mahallesi Gücüksu Baraj Göletinde vahim bir olay sonucu hayatlarını kaybeden Ceylin Bolat (7) Alperen Özden (8) Vahap Bolat (13) yavrularımıza Allah’tan rahmet; Bolat ve Özden ailelerine ise sabır ve başsağlığı diliyoruz.

*****

"....Kibirlenen ve büyüklenen firavun nasıl ibretlik şekilde can verdi ise kötülük her zaman kaybetmeye mahkumdur. Çünkü Allah nurunu tamamlayacaktır ve akıbet muttakilerindir!......" (Muttaki, takva üzere yaşayan mü'min kişiye denir; takva da Allah korkusuyla günahlardan korunmak demektir.)

Herkese hayırlı Ramazanlar.

Yeniden görüşmek dileği ile…