Yoğun bir referandum sürecini geride bıraktık. Günlük hayatta sık sık kullandığımız hayırlı günler, hayırlı sabahlar, hayırlı işler gibi dilek ve temennilerimizi artık gönül rahatlığı ile kullanabiliriz.

Referandum, içeriği açısından hak ettiği gibi günlerce, aylarca tartışılmadı. Ülke yaşantısına, yönetim biçimine ne gibi etkileri olacağı, neleri götürüp, yenilik olarak neleri getireceği çokça fazla irdelenmedi. Maalesef bir kısır döngü, atışma ve siyasetin o bildiğimiz sataşmaları içerisinde geçti gitti. Oysa sonuçları açısından bu referandum, genel seçimlerden çok daha önemli idi. Cumhuriyetin ilamından sonra, ülke yönetiminde yapılan en köklü değişikliği oyladık. Şöyle yada böyle, bir karar aldık. Evet dedik. Biz dedik. Azınlığın çoğunluğun fikir ve kararına teslimi demokrasi gereğidir. Bu karar artık yüzde elli birin kararı değil, ülkenin kararıdır.

Ardımızda bıraktığımız bu referandumdan sonra ülke olarak artık geleceğe bakmalı, iç piyasada gün geçtikçe kendini hissettiren daralma, dış siyasette çepeçevre ülke etrafını saran nifak tohumları ile daha güçlü ve kararlı bir şekilde mücadele edilmeli. Mevcut hükümetin önderliğinde ve teklifi ile gerçekleşen referandum da evet çıkması, ekonomik, politik ve iç/ dış siyaset uygulamalarının onaylandığı anlamını taşır. Güven tazelemek anlamına gelir. Bu güç ve güven ile yeni bir ivme yakalanmalı, sorunlar üzerine kararlılıkla gidilmelidir.

Öte yandan Türkiye’nin başkenti Ankara, Metropol şehir İstanbul’da İzmir’de Hayır çıkması, Referandumun küçük bir fark ile kazanılması, mevcut hükümetin, ve destekleyen partilerin şapkayı önlerine koyup düşünmelerini, ciddi bir öz eleştiri yapmalarını da gerektirir.

Girişte söylediğimiz gibi, inanların birbirlerine “hayırlı olsun” “hayırlı günler” gibi dileklerini iletmekten bile çekindiği, toplumun hemen her kanadında gerginliğinin hissedildiği seçim sürecinin ardından ülkeyi normalleştirmede, seçim ve gerginlik atmosferinden çıkarmada siyasilere büyük görev düşüyor. Halk tercihini yapmıştır. Artık tüm siyasilerin görevi, halkı germek, ikilemde bırakmak, ötekileştirmek yerine, halkın tümünü sarıp sarmalamak, sevgiyle kucaklamaktır.

Yüzde elli birin yüzde kırk dokuzda hakkı olduğu gibi, yüzde kırk dokuzun da yüzde elli birde hakkı vardır. Daha ötesi, olası yüzde doksan dokuzun yüzde birde, yüzde birin de yüzde doksan dokuzda hakkı vardır. Azınlığından çoğunluğuna kadar tüm yurttaş eşittir. Eşit muameleyi hak eder.

Biz Türkiye Cumhuriyetiyiz. Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Sünni, Alevi, sağcı, solcu… Hepimiz biriz. Bu topraklarda var olduk. Bu topraklarda ilelebet var olacağız.

Seçim bitmiştir. Artık başka şeyle söyleme zamanıdır. Ülke olarak, siyasileri, vatandaşı daha özgür, daha özgün, daha demokrat, hukuk sistemine, güçler ayrılığı ilkelerine bağlı, düşünce özgürlüğünün esas teşkil ettiği, birbirini kabullenmiş, birbirini seven insanlar topluluğu hedef ve arzusunda olan yeni bir ülke için;

Hayırlı olsun Türkiye.