Yaşar Doğu’yu Türk Güreş tarihine altın harflerle yazdıran en büyük meziyet­lerinden, başta geleni, genç, kabiliyetli güreşçileri karakucak ve yağlı güreşlerde görüp seçmesiyle şampiyonlar çıkarmış olmasıdır. Vatan ve millet aşkıyla, güreşe olan sevgisi sebebiyle Güreş Federasyondan daha çok kendi imkânlarıyla Anadolu’yu dolaşıp, genç yetenekleri seçmesi, aile­leriyle görüşüp Türk milletine onları kazandırması, onun seçicilik özelliğini ortaya çıkarmış bulunmaktadır. Bu konudaki mülakatlardan ve şampiyon ve eski güreşçilerin hatıraları ve görüşleri şöyledir

Haydar Zafer (Dünya Şampiyonu)

Ben bütün kötü alışkanlıkları olan bir gençtim, ağabeyim Nurettin Zafer ile güreş yapıyordum. Kabiliyetli idim; ancak çabucak yoruluyordum. Ağabeyim bana kızardı; ama söz ge­çiremezdi. Yaşar Doğu ile 1945 yılında bir antrenmanda, bera­ber çalışma fırsatı bulduk, beni gördükten sonra ağabeyime: “Senden utanır, benimle yalnız kalsın onunla ben bir güreşe­yim.” der. Bana dönerek: “Aslanım! Sen, iyi bir güreşçi ola­caksın; ancak içki içiyormuşsun, gece hayatın varmış. Bu tip alışkanlıklarla şampiyon olamazsın. Sen, antrenmanlarını benimle yapacaksın.” dedi. Beni ikna etti. O sene, Türkiye şampiyonu hemen ardından da Dünya şam­piyonu oldum

Tevfik Kış (Avrupa, Dünya ve Olimpiyat Şampiyonu)

Daha evvel her Türk çocuğu gibi güreş yaptım. Askerde de devam ettim. Bir askeri müsabakada Yaşar Doğu, beni gördü ve komutanımdan izin alarak kulübe götürdü, antrenmanlara, katılma imkânı sağladı. Askerdeyken milli takıma girdim. Askerliği bitirir bitirmez köye gitmek için biletimi almıştım. Yaşar Hoca, benim gideceğimi duymuş ki, otobüsün hareket saatinden önce Ankara otogarına gelmiş ve beni bekliyordu. Ben de köyüme dönmek üzere otogara geldiğim de, kendisini gördüğümde şaşırmış bir halde hemen yanına gittim. Beni gördüğünde ilk sözle­ri: “Sen delirdin mi? Nereye gidiyorsun. Büyük güreşçi, şampiyon olacaksın, eme­ğim geçti, darılırım; bu Millete şampiyonluk verelim.” demek oldu. O anda elim­deki bileti alarak yırttı. Kısa bir süre içerisinde iş buldu ve Allah’ın izniyle Olim­piyat, Dünya ve Avrupa şampiyonlukları kazanmama vesile oldu.

Yaşar Doğu olmasaydı ne ben, ne Mustafa Dağıstanlı, ne Hüseyin Akbaş, ne Ahmet Ayık, ne İsmail Ogan ne de diğer büyük güreşçilerin çoğu şampiyon ola­mazlardı. Kabiliyetli güreşçiler o dönemde, askerde parlardı. Bunları Yaşar Doğu seçer ve askerden sonra memleketine kaçan güreşçileri çeşitli taktiklerle Ankara’ya ge­tirip, iş temin ederdi. Onların çoğu kendisine layık oldu sayılır. Ancak bazıları la­yık olmadıysa da hiçbir güreşçi kendisi hakkında tek kelime konuşmamış ve konuşamamıştır. Türk güreşinin en büyük isim olan Yaşar Doğu’nun, sporcu seçimindeki büyük ustalığı, bu sporcu seçimleri için mali külfetlere ve sıkıntılara katlanması da takdi­re şayan özelliklerindendir.