CHP İl Başkanı Esat Şengül, parti binasında Onikişubat İlçe Başkanı Ünal Ateş, Dulkadiroğlu İlçe Başkanı Ejder İşlek ve teşkilat mensuplarıyla birlikte basınının karşısına geçti. YSK’nın İstanbul seçimleri ile ilgili verdiği ‘Yenileme’ kararını eleştiren Şengül, ülkede bir skandala imza atıldığını söyledi. Ekrem İmamoğlu’nu yalnızca 16 milyonluk İstanbul halkının değil tüm Türkiye’nin sevdiğini ifade eden Şengül, “Örgütlerimize umudu aşılıyoruz. Örgütlerimize İstanbul’a gidip gerekirse 47 gün boyunca sandıkları bekleme ve üzerinde yatma azmini aşılıyoruz” ifadelerini kullandı.

İMAMOĞLU, TÜRKİYE İÇİN UMUT OLMUŞ BİR KARDEŞİMİZ”
Şengül, sözlerinin devamında şöyle konuştu: “Ülkede müthiş bir skandala imza atıldı. Hukuk dışı bir skandala imza atıldı. Dolayısıyla bunun derin üzüntüsünü tüm CHP’liler olduğu gibi duyarlı her Türk vatandaşı da bunu ziyadesiyle hissediyor. Vatandaşımız oynanan tiyatroyu çaresiz bir şekilde izlemek durumunda kalıyor. Ülkede artık hukuk, yargı ve beraberinde birçok kurum yandaş hale getirilmiş, bu vesile ile vatandaş özgürlüğünü, hürriyetini arzu ediyor. Zaten İstanbul seçimlerinde de gördük. Seçim sonrası Sayın İmamoğlu’na gösterilen teveccühü de gördük. Parti genel merkezimizin genel başkanımızdan başlamak suretiyle tüm teşkilatın haykırdığı tek bir şey var; artık Sayın İmamoğlu sadece 16 milyon İstanbul seçmenin değil, Türkiye için umut olmuş bir kardeşimiz. Dolayısıyla bu haksız uygulamaya tüm Türkiye şahit oluyor. Ama hepimizin üzüntüsü şu ki bir seçimdir, daha önce de kedilerin trafolara girdiğini, farelerin seçmen kâğıtlarını yediğini gördük. Seçim Kurulu dün almış olduğu kararları bugün farklı farklı uygulamalarla bu tiyatroyu bize yaşatıyor.

“ÜLKE EKONOMİK OLARAK ÇIKMAZA GİRMİŞ, BİZ HALA İSTANBUL SEÇİMLERİYLE UĞRAŞIYORUZ”
Ülke adına üzüldüğümüz tek şey ülke ekonomik olarak bir çıkmazın içerisindeyken insanlar bankalara borçluyken, insanlar evine ekmek götürmekte sıkıntı yaşarken biz hala 40 gün olmuş hala İstanbul seçimleriyle uğraşıyoruz. Bu artık devlet yönetme adabından çıkmış, benim olsun anlayışının hüküm sürdüğü bir anlayış haline gelmiştir. Bu vesile ile 6 Mayıs 2019 tarihi ülkemizin demokrasi tarihine kara bir gün olarak geçmiştir. Hukukun,  adaletin,  temiz siyaset ve ekonomik istikrarın tek bir kişinin şahsi korku ve hırsına bu şekilde feda edildiği başka bir örnek daha tarihimizde yoktur.

“SEÇİMİN İPTAL KARARI HİÇBİR AKLA, MANTIĞA VE VİCDANA SIĞMAZ”
Halkımızın açıkça ortaya koyduğu bu tercihini ayaklar altına alan demokrasi düşmanları, sivil darbe sürecinde bir adım daha atmışlar, bilerek ve isteyerek, planlı bir hukuk cinayeti işlemişlerdir. 6 Mayıs darbesinin azmettirticisi, yargısız infazcısı ve şakşakçısı alenen ortadır. İsimleri bundan sonra sadece lanetle anılacaktır. Demokrasimiz açısından esas acı olan, seçim güvenliğini sağlamakla yükümlü olan Hâkimlerinde bu kirli darbeye iştirak etmesidir. Seçimin iptal kararı hiçbir akla, mantığa ve vicdana sığmadığı gibi hukuken tartılaşacak hiçbir tarafı da bulunmamaktadır.  16 Nisan Referandumu ve 24 Haziran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sandık kurullarının oluşumuna bakma zahmetinde bulunmayanlar açıkça “Dün dündür bugün bugündür” zihniyetlerini, Ülkemiz adına doğurabileceği çok ağır sonuçları umursamadan ortaya koymaktan bir an olsun çekinmemişlerdir. Bu darbe tanklarla ya da silahlarla değil, cübbesi üniformalaşmış vicdandan yoksun atanmışlar tarafından 16 Milyon seçmenin gözlerinin içine baka baka çirkin bir cüretkârlıkla yapılmıştır.

“ÜLKEMİZDE TUZ ARTIK KOKMUŞTUR”
Demokrasinin olmazsa olmazı olan Meclis denetimi, bağımsız yargı tarafsız medya ve sivil toplum katılımı ne yazık ki zaten tarihe karışmıştır. Demokratik meşrutiyetin elde kalan son kalesi ve namusu olan sandık, o namusu korumak ile yükümlü olanların kendi elleriyle millet iradesine kast edenlerin emellerine teslim etmiştir. Ülkemizde tuz artık kokmuştur. Demokrasinin temelini oluşturan “Hukukun Üstünlüğü”, “Kuvvetler Ayrılığı” “Seçme ve seçilme” hakkı ilkeleri, bu karar ile açıkça ortadan kaldırılmıştır. Ülkemizin rotasını çağdaş uygarlıklar hedefinden saptırarak, Ortadoğu’nun başarısız diktatörlükleri seviyesine düşen bu kararın azmettiricisi ve sorumluları, elbette tarih huzurunda ve millet vicdanında hak ettikleri yeri ve sonu bulacaktır.

“ÜLKEMİZE DAYATILAN BU ROTA DEĞİŞİKLİĞİNİ KATİ SURETTE REDDEDİYORUZ”
Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran ülkemize çok partili demokratik yaşamı getiren Cumhuriyet Halk Partisi’nin üyeleri ve emekçileri olarak ülkemize dayatılan bu rota değişikliğini kati surette reddediyoruz. Ülkemizin 180 yıllık çağdaşlaşma süreci ve 73 yıllık demokrasi yürüyüşünü çöpe atmak isteyen bu zihniyetin karşısında dik durarak “çağdaş uygarlığı yakalama ve geçme” hedefimize sahip çıkıyoruz. Hem partinin, hem de devletin başına aynı kişinin oturmasını sağlayan partili cumhurbaşkanlığı sisteminin, iktidar partisiyle devlet arasındaki sınırları yok ettiğini bu karar ile bir kez daha görmüş olduk. Bu sistem çok açık bir şekilde demokrasimiz önündeki en büyük tehdittir.

“ÖRGÜTLERİMİZE UMUDU AŞILIYORUZ”
Örgütlerimize umudu aşılıyoruz. Örgütlerimize İstanbul’a gidip gerekirse 47 gün boyunca sandıkları bekleme ve üzerinde yatma azmini aşılıyoruz. Her türlü itiraz yolunu denediniz. Her türlü devletin imkânlarını kullandınız. İtirazdan itiraz üretmeye çalıştılar. Bu itirazlar neticesinde de sonuç alamadılar. Sayın Sadi Güven başka hangi gerekçeler hazırlayacaksınız da yüzde 65 oyla kazanacağımız İstanbul seçimlerini nasıl iptal edeceksiniz. Ben 22 Haziranda ilk çocuğumun düğününü yapacaktım, düğünü iptal ettim. İstanbul seçimlerine gidip 47 gün boyunca çalışmak suretiyle İstanbul seçimini oğluma yapacağımız düğünden daha kıymetli görüyoruz.”

“YSK ALDIĞI BU KARAR İLE TARİHSEL SÜREÇTE MUTLAKA BUNUN HESABINI VERECEKTİR”
Şengül’ün ardından söz alan CHP Onikişubat İlçe Başkanı Ünal Ateş, ise şunları kaydetti: “Kahramanmaraş’ta da kamu görevlisi olmayan insanlar sandık görevlisi olarak yazıldı. 2015 seçimlerinden önce bizlere yazı geldi. Sandık kurulu başkanı olarak göstermek istediğiniz kişilerin kimliğini bize bildirin bunların arkasından kura çekeceğiz dediler. YSK’nın verdiği karar seçmen taşımasıyla ilgili değil, verdikleri kararın gerekçesi olarak sundukları şey 2 bin küsür sandıkta kamu görevlisi olmayan personelin yapması. Sandıkta görev yapmayanları yazan kim il ve ilçe seçim kurulları. YSK aldığı bu karar ile tarihsel süreçte mutlaka bunun hesabını verecektir. 2014 yılında CHP İstanbul seçimleriyle ilgili itiraz ediyor. İtirazlara Sadi Güven, “Kesinleşmiş seçmen listelerinin yeniden incelenmesi mümkün değildir. Mazbatanın iptal edilmesi mümkün değildir. Yolsuzluk ve usulsüzlük tespit edilirse seçim yenilenmez. Yolsuzluk yapanlar ceza mahkemelerinde yargılanırlar” diyor. Eğer burada bir yanlışlık varsa bu yanlışlığı yapanları mahkemeye sevk etmeleri gerekiyordu, seçimi iptal edip mazbatayı almaları gerekmiyordu.”

Haber: Emre Akkış

                                                                                                

Editör: Mahmut Beyaz