Kutsal Emanetler İslam dini ve tarihi bakımından büyük ehemmiyet taşıyan, Peygamber efendimiz ve diğer din büyüklerine ait bazı mübarek şahsi eşya ile hatıralara verilen ad. İslam tarihinde, mukaddes emanetlerin toplanması ve muhafazası Peygamber efendimiz zamanında başladı. Eshab-ı kiram ihtimam ve hürmetle Resulullah efendimize (asm) ait hatıraları muhafaza ettiler.

Has Oda, Fatih Sultan Mehmet han döneminde padişahların Enderun avlusundaki özel dairesi olarak yapılmış ve 16. yüzyılın ortalarına kadar Osmanlı sultanları tarafından ikamet amacıyla kullanılmıştır. Cülûs töreninde tahta çıkacak olan padişahın önce buraya girdiği, dua ettiği ve Has Odalıların biatlarını kabul ettikten sonra tören için dışarı çıktığı da bilinmektedir. 

Has Oda'da bulunan Mukaddes Emanetler Dairesi, Yavuz Sultan Selim Hanın Halife olduğu 16. yüzyıldan 19. yüzyıl sonlarına kadar Osmanlı Padişahlarına çeşitli tarihlerde gönderilen dinî eserlerden oluşmaktadır. Yavuz Sultan Selim Hanın Mısır'ı fethi (1517) ile Hilafet, Abbasilerden Osmanlı padişahlarına geçmiştir ve bu olayın ardından, son Abbasi Halifesi III. Mütevekkil ‘de bulunan, Hz. Peygamber'in Hırkası (Hırka-i Saadet) Yavuz Sultan Selim Hana verilmiştir. Kutsal emanetlerin İstanbul’a gönderilmesi, daha sonra da devam etmiştir. Özellikle Vehhabi'lerin kutsal mekân ve eşyalara saldırılarının arttığı dönemlerde kutsal emanetler, daha iyi korunabilmeleri amacıyla peyderpey Mukaddes Emanetler Dairesi'ne gönderilmiştir. Bunun yanı sıra, I. Dünya Savaşı sırasında da, Medine'deki kutsal emanetler yine aynı amaçla Topkapı Sarayı'na gönderilmiştir.

16. yüzyıldan 20. yüzyılın ilk yarısına kadar toplanan mukaddes emanetlerin en önemlileri arasında Hz. Muhammed’in hırkası, sakalı, Uhud Savaşı'nda kırılan dişinin saklandığı mahfaza, ayak izleri, mektupları, oku ve kılıcı yer almaktadır. Diğer peygamberlere ve ashabına ait emanetlerin arasında ise Hz. İbrahim'in tenceresi, Hz. Musa'nın asası, Hz. Davud’un kılıcı, Hz. Yusuf'un cübbesi, ashaba ait kılıçlar ile Hz. Fatma'ya ait gömlek, hırka, seccade ve sandık bulunmaktadır.

Kutsal Emanetler İslam dini ve tarihi bakımından büyük önem taşıyan, Peygamber efendimiz ve diğer din büyüklerine ait bazı mübarek şahsi eşya ile hatıralara verilen ad. İslam tarihinde, mukaddes emanetlerin toplanması ve muhafazası Peygamber efendimiz zamanında başladı. 

Eshab-ı kiram İhtimam ve hürmetle Resulullah efendimize ait hatıraları muhafaza ettiler. Dört büyük halife devrinden sonra Emevi sonra da Abbasi halifeleri; Peygamber efendimizden, ümmehat-ı müsliminden (Peygamber efendimizin mübarek hanımlarından) ve Eshab-ı kiramdan kalan her çeşit eşya ve hatıraların toplanmasına ve saklanmasına çok itina gösterdiler. 

Mukaddes Emanetlerin  intikali (geçişi) Yavuz Sultan Selim Hanın 1517 tarihinde Mısır'ı fethedip halife ünvanını aldığı sırada olmuştur. Yavuz Sultan Selim Han, Kahire'ye girdiği zaman, halife el-Mustansır billah'ın muhafazasında bulunan ve daha önce Bağdat'tan Hülagu'nun elinden kaçırılan Mukaddes emanetleri teslim aldı. Ayrıca Mekke-i mükerreme şerifi Ebü'l-Berekat'ın oğlu  Ebu Nümeyya ile gönderdiği mukaddes emanetleri de teslim alarak İstanbul'a gönderdi. Mısır'dan getirilen ve Suriye Filistin İran'dan toplanan diğer emanetler ve teberrükat eşyası da önce iç hazineye kondu, sonra has odaya alındı. Hırka-i saadet dairesi kurulunca, bunların saklanması ve bakımları özel usule bağlandı. Yavuz Sultan Selim Han, Mukaddes Emanetlerin muhafazasını kırklar diye bilinen Has odalılara vermişti. Kırk kişiden meydana gelen Has odalılar, Hırka-i saadet dairesinde nöbet tutar, burada devamlı Kur'an-ı kerim okurlardı. 

MUKADDES EMANETLER: Mukaddes emanetler arasında, Peygamber efendimize ait olan hatıralar şunlardır: 

1. Hırka-i Saadet: Mukaddes emanetlerin en mühimidir. Halen Sultan Abdülaziz Hanın yaptırdığı bir sandık içinde kıymetli kumaşlardan yapılı bohçalarla sarılı ayrı bir altın çekmecede muhafaza edilmektedir. İçi krem renkli astarlı siyah yünlü bir kumaştan yapılmıştır. Hırka-i saadet, Resulullah efendimizin Ka'b bin Züheyr'e hediye ettiği hırka olup, Kaside-i Bürde adıyla Ünlü oldu. (Bkz. Ka'b bin Züheyr) 

2. Seyf-i Nebevi (Peygamber efendimizin kılıçları): İki tanesi Topkapı Sarayında bulunmaktadır. Yer yer altın, birisi de kıymetli taşlarla süslüdür. Ayrıca Peygamber efendimize ait kamış cinsinden bir maddeden yapılan bir yay ile altın yaldızlı bir muhafazası vardır. 

3. Name-i Saadet (Peygamber efendimizin mektub-u şerifi): Peygamber efendimizin Mısır (Kıpt) hükümdarı 

Mukavkıs'ı İslamiyete davet için yazdığı mektuptur. Deriden olup, on iki satır yazısı ve altında mühr-i şerifi vardır. 

4. Mühr-i Saadet. 5. Dendan-ı Saadet (Peygamber efendimizin mübarek dişi): Muharebesinde kırılan mübarek dişinin bir parçasıdır. Sultan Mehmet Reşat tarafından yaptırılan taşlarla süslü altın bir mahfazada saklanmaktadır. 

 

6. Lihye-i Saadet (Sakal-ı şerifleri): Hırka-i saadet dairesinde altmışa yakın Sakal-ı şerif bulunmaktadır. Bunlardan 24 kadarı altın ve kıymetli taşlarla süslü muhafazalarda veya sedef kakmalı kutularda saklanmaktadır. 

7. Nakş-ı Kadem-i Şerif: Altından yapılmış bir kapak ve çerçeve içinde yer alan, üzerinde Peygamber efendimizin mübarek ayak izi olan taştır. Eyyub Sultan, Sultan Üçüncü Mustafa ve Sultan Birinci Abdülhamid Han türbelerinde de bunlardan birer tane bulunmaktadır. 

8. Sancak-ı Şerif: Hırka-i Saadet dairesinde küçük bir sandıkta saklanan Ukab denilen siyah renkli sancaktır. Sonradan yeşil ipekten bir sancak yapılarak bunun üzerine Sancak-ı şeriften parçalar dikilmiştir. 

9. Teyemmüm Taşı: Peygamber efendimizin teyemmüm ettiği yazılı taştır. 

Bu mukaddes emanetlerden başka, Musa ve Şuayb aleyhisselama ait asalar, Nuh aleyhisselamın tenceresi, İbrahim aleyhisselamın kazanı, Yusuf aleyhisselamın gömleği, Davud aleyhisselamın kılıcı da bulunmaktadır. Teberrukat eşyası arasında da Kâbe-i muazzamanın altınoluğu, Hacer-i esved çerçevesi, bab-ı tövbenin bir kanadı, Makam-ı İbrahim'in gümüş kapağı vs. yer almaktadır. Bunlar, Kâbe-i muazzamadaki mukaddes makamların Osmanlı sultanlarınca zaman zaman tamir edilmesi sırasında teberrüken gönderilmesi suretiyle bir araya toplanmıştır. Ayrıca Kâbe’nin anahtar ve kilitleri, Hazret-i Osman hazret-i Ali ve diğer din büyüklerine ait olan Kur'an-ı kerimler, cüzler, oklar, yaylar, kılıçlar, taç, hırka, sarık, tesbih ve bayraklardır. 

Osmanlı Devletinde Emanat-ı mukaddese ile ilgili bazı merasimler düzenlendi. Hırka-i saadet ziyaretinden başka sancak-ı şerif çıkış ve giriş alayları, Miftah alayları bunlardandır. 

MİFTAH ALAYI:

Osmanlı Devletinde her sene yenilenen Kâbe örtüleri Mekke'ye gönderilince, eskileri Hırka-i saadet dairesine getirilir ve Emanat-ı mukaddese arasına alınırdı. Ayrıca, Kadem-i şerif, kılıçlar vs. gibi eşyalar da bunlar arasında yer alır ve bunların İstanbul'a getirilişinde Miftah alayı denen merasim yapılırdı. 

Osmanlı sultanları, Hadim-ül-Haremeyn-iş-şerifeyn ünvanını aldıkları günden beri, Kâbe örtüsünün hazırlanması, Mısır vali ve kadılarına bırakılmışken, iki defa Sultan Birinci Ahmet Han, 1610 tarihinde bu örtülerin İstanbul sanatkârlarınca hazırlanması ve eskilerinin de İstanbul'a getirilmesi için ferman çıkartmıştı. Böylece Osmanlı saray teşrifatına yeni bir merasim daha eklenmiş oldu. 

İstanbul'da ilk Miftah alayı, 1613 tarihinde Kâbe-i muazzamanın tamiri üzerine gerek Mekke ve gerek Medine'den getirilen müteberrikat eşyası münasebetiyle yapıldı. 

Müteberrikat eşyası şehre yaklaştığında, bütün divan mensupları, âlimler karşı çıkarak dua ve tekbirlerle Hırka-i saadet önüne getirilir; padişahın huzurunda muhafazadan çıkartılarak her biri ayrılan yerlere konurdu. Merasime katılanlara hil'atler giydirilirdi. İlk Miftah alayında getirilen eşya arasında; Peygamber efendimizin yayı, hazret-i Ebu Bekr'in kılıcı ile seccadesi, Cihar yar-i güzinin (Dört büyük halifenin) kılıçları, Eshab-ı kiramdan Muaz bin Cebel, Şurahbil bin Hasene ve Ebu Talha'nın kılıcı ve Kâbe’nin değiştirilen örtüleri, eskiyen mizabı (oluğu) ve ayrıca Hasan Paşanın Kabe kerestesinin sağlam parçalarından, Sultan Ahmet için yaptırdığı bir de asa vardı. Bu merasimde, Kâbe mizabından (oluğundan) su akıtılmış ve bu su ibriklere doldurularak hastalara şifa olarak dağıtılmıştır. Miftah alaylarından bir diğeri de yine Mekke'den getirilen Kadem-i şerif için yapılıp, Sultan Birinci Mahmut Han tarafından Eyüp Camiinde hazırlatılan yerine konulmuştur.

Haber: Mesut Benli

Editör: Mahmut Beyaz