Bir yeni parti kurulduğunda, bir yeni siyasi irade siyaset arenasına merhaba dediğinde, ya da herhangi bir partinin il ve ilçe başkanı yenilendiğinde, e hadi meseleyi biraz daha derine götürelim, bir belediye başkanı değiştiğinde, herkes beklemeye geçer.

Beklentileri büyür. Beklentileri büyüyünce egoları da birlikte büyür ve artar. Önüne geçemezsiniz zaten o saatten sonra…

Atıyorum, özellikle iktidar kanadına değinmek istiyorum, çünkü muhalefetin imkânları sınırlı. Olmasa bile iktidara karşı yapacak bir şeyleri yok, güçleri yok, silahları yok!

*

Özellikle il yönetimi ile birlikte 11 kişiden oluşan ‘yürütme’ ekibi yeni beklentiler içine giriverir anında. Kendi kendilerine hayaller kurarlar, ilk seçimde ya bir belediyenin meclis üyeliği, ya milletvekilliği, ya da o dönemde yönetimde ise bir ilçenin yönetim başkanlığı, olmadı il başkanlığına göz dikerler.

İl başkanının, veya ilçe başkanının görevden alınmasını, hata yapmasını, kamuoyunun gözünden düşmesini, sonra da çekip gitmesini beklerler.

Dava mava sizlere ömür! O iş çoktan bitti…

*

Dünden beri Büyükşehir Belediyesinin hayata geçirmeye çalıştığı, şehitlere rağmen konserlerin tertip edildiği edebiyat alanındaki etkinliğe tekrar gelmek istersem.

Biliyorsunuz, Başkan sayın Güngör korona sebebiyle hastanede, birkaç güne kadar çıkacak ve evinde dinlenmeye geçecek. Kendisine en kalbi duygularımla geçmiş olsun diyorum.

Lakin, kendisinin bile gelemediği edebiyat-şiir etkinliğine ne gerek vardı. Millet can ve ekmek derdinde iken, şiir, edebiyat kimin umurundaydı. İnsanlar maske, mesafe ve temizliğe özen gösterme ötesinde, toplu alanlardan kaçarken, evlere gezmeye, ziyaretlere gidemezken, insanları Mehmet Akif Ersoy Kültür Merkezine davet etmenin mantığını biri bana izah etsin!

*

“Ben yaptım oldu, bitti!”

Böyle bir mantık yok. Bu kadar ucuz da değil bunlar! Hadi yaptınız diyelim,  onlarca insanı covid-19 ile tanıştıracak, yataklara mahkûm edeceksiniz, sonra da bunun vebalinden nasıl kurtulacaksınız. Zaten insanları canı ile cebelleşiyor, cebi de buna eklendiğinde yaşam daha da çekilmez hal alırken, şiir-edebiyat kimin umurunda!

Zamanlama hatasının faturası ağır olur, bedeli de öyle. İki gün önce de zikrettim, biz sanata, kültürel edebiyata karşı değiliz. Bizim derdimiz zamanlama ve covid-19 tehlikesi.

Şehir risk altında. İnsanlar isyan ediyor, caddelerde, sokaklarda gezmekten imtina ediyor, siz ne alaka ise kış gününde milleti şiirle avutmaya kalkıyorsunuz!

Gündem mi değiştiriyorsunuz, yapamadıklarınızı gölgelemeye mi çalışıyorsunuz, anlamış değilim!

*

Yedikuyular Kayak Merkezine dükkânlar dikiyor, sonra da adrese teslim ihale şartları hazırlayarak, ekonominin ve piyasanın daraldığı günümüzde o dükkânları kime pazarlayacağınızı insanlara konuşur, tartışırken, ‘ben yaptım oldu, ben verdim oldu!’ demek ne kadar doğru, bilen varsa söylesin bir!

Bu kadar ağır şartları kaldırabilecek, taşıyabilecek kaç esnaf var bu şehirde. Allah aşkına yapmayın! Şehrimizin en zengin adamı sayın Hanefi Öksüz gidip de Yedikuyular’da çay, simit, samsa-sucuk satacak değil herhalde.

Birilerine peşkeş çekilecek desem çiğ kaçar, ayıp olur belki ama böyle ağır şartlarla donatılmış bir ihale başka hangi şehirde, hangi ülkede var Allah aşkına!

‘Ben yaptım oldu!’ ile olmuyor bu işler!

*

Başkan sayın Güngör! Sizden önce milletin diline pelesenk olan Önsen Köprüsünü bir bitirin, hayata geçirin! Köprüden mi geçecekler, dolgu malzemesi üzerinden mi, bir aydınlatın şu milleti.

Tekke’nin kentsel dönüşüm alanına alınması için başlatılan çalışmalar ne aşamada, bir bilgilendirin insanoğlunu.

Bak, Kale’de gerçekleştirilen, şehrimizin tanıtımına katkı sağlayan Masterchef Programı için, verdiğiniz maddi manevi destek için sizi kutladım, tebrik ettim.