10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü’nde gazetemizi ziyarete gelen İyi Parti İl Başkanı Faruk Atlı, gazetemiz muhabiri Emre Akkış’ın gündeme yönelik sorularını cevaplandırdı. Sorulan her bir soruya açıklıkla cevap veren ve İyi Parti ile ilgili merak edilen konulara tek tek temas eden Atlı, partinin kuruluş aşaması ve amacından Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne, İyi Parti’nin seçimlere girip girmeyeceğinden Türkiye’nin dış politikasına, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “2019’da adayımız Recep Tayyip Erdoğan’dır” sözlerinden gündemde olan diğer birçok konuya ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Siyasi partilerin ihtiyaçtan doğduğunu belirten Atlı, 2002 öncesinde AK Parti’ye duyulan ihtiyacın şimdi İyi Parti’ye duyulduğunu söyledi. Partisinin felsefesinde kavga ve dövüşün olmadığına dikkat çeken Atlı, İyi Parti’nin 2019 seçimlerine girebileceğini ifade etti. Türkiye’nin dış politikasını doğru bulmadığını ifade eden Atlı, Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi ile alakalı da, “Ben cumhurun başı olan kişinin bir partiye mensup olmasını çok doğru bulmuyorum” değerlendirmesinde bulundu.

İşte İyi Parti İl Başkanı Faruk Atlı ile gündeme dair yaptığımız röportajın ayrıntıları…

SİYASİ PARTİLER İHTİYAÇTAN DOĞAR”

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İyi Parti’nin Türkiye için alternatif bir parti olduğunu ve dolayısıyla Türkiye’ye yeni bir soluk getireceğini söylemişti. Siz bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Siyasi partiler ihtiyaçtan doğar. Mesela 2002 yılında ekonomik problemler söz konusuydu. Bir takım bölünmüşlükler vardı. Koalisyonlarla uzun süre yönetilmekten dolayı birikmiş bir takım problemler vardı. Dolayısıyla insanlar bir partinin tek başına iktidar olmasını isteyerek, problemleri çözsün istedi. Bu nedenle AK Parti tek başına iktidar oldu. Fakat başlangıçta da aslına bakarsanız iyi şeylerde yapıldı. Ama giderek Türkiye’nin dinamikleriyle kavga edilmeye başlandı. Bir tür güç zehirlenmesiyle her şeyi ben bilirim her şeyi ben yaparım diye bir çalışma içerisine girdiler. Türkiye’nin temel dinamikleri olan cumhuriyet gibi Atatürk gibi değerlerle kavga etmeye başladılar. Bu değerlerle kavga etmemek gerekiyordu. Gelinen nokta itibariyle de Türkiye bir kamplaşmanın içerisine girdi. Biliyorsunuz 36 etnik parçadan bahsedilmeye başlandı. Daha önceleri yakın illerdeki insanlar birbirlerini kardeş gibi görürlerdi. Şimdiki dönemde devletin yöneticileri yaşayan her insanı kucaklayıcı tavır içerisinde olmalıdır ve aralarında bir ayrılık var ise de bunları ortadan kaldıracak şekilde yaklaşımlar göstermelidir. Biliyorsunuz Atatürk, “Ne mutlu Türk’üm diyene” demiştir. Yani ne mutlu Türk olana dememiştir Atatürk. Yani bu sözün amacı diğer Türk olmayanlar kendini yabancı hissetmesinler amacıyla söylenmiştir. Buradaki Türk kelimesini de şöyle tarif etmiştir; “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran millete Türk Milleti denir” demiştir. Böyle yaklaşılması gerekirken bugün 36 etnik parçadan bunların sadece bir tanesinin Türkler olduğundan bahsedildi. Evde oturan yüzde 51’lerden bahsedildi. Son çıkartılan partili cumhurbaşkanı yasasıyla da sadece bir grubun cumhurbaşkanı gibi oldu cumhurbaşkanımız. Ben cumhurbaşkanının kendisine ve makamına saygılıyımdır ama keşke AK Partili cumhurbaşkanı olmasaydı da Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı olsaydı. Ben cumhurun başı olan kişinin bir partiye mensup olmasını çok doğru bulmuyorum. Bir cumhurbaşkanının partili cumhurbaşkanı olması kadar sakıncalı bir şey yok. Bu bölünmüşlükler ortaya çıktı. İnsanlar Doğu’da ikiye ayrıldı. Doğu’da AK Parti ve HDP var. Genel Başkanımız Meral Akşener Hanımda, “Biz bu ayrılıkları ortadan kaldırmak için geldik. Bu ayrılıklara bir tampon olarak geldik” dedi. Doğu’da insanlar ya AK Parti’ye yâda HDP’ye vermek zorundalar. İyi Parti AK Parti ile HDP arasında sıkışmış insanlara bir soluk olacak. Bu aynı şekilde Batı içinde geçerli. Şu anda tam da Meral Akşener gibi bir hanımefendinin kuracağı bir partiye ihtiyaç vardı diye düşünüyorum.

ŞU ANDA YÜZDE 20 İLA 25 ARASINDA OY ALACAĞIMIZ SÖYLENİLİYOR”

Bazı çevrelerce İyi Parti’nin beklediği çıkışı yapamadığı ve beklentinin altında kaldığı konuşuluyor. Bununla ilgili neler söyleyeceksiniz?
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa bir parti kurulurken böyle şah şaha oldu. Tunceli’de bile binlerce insanın toplandığı miting havasında bir açılış yapıldı. Ak Parti kuruluş aşamasında ilk anketlerde yüzde 11 oy almıştı. Sonra seçime yakın AK Parti yüzde 24’e yakın çıktı. Sonrada 34.4 oy aldı ve tek başına iktidar oldu. İyi Parti için şu anda yüzde 20 ila 25 arasında oy alacağı söyleniyor. Bu çok ciddi bir rakam ve Türkiye’nin her tarafında çok ciddi bir beğeni var. Bizim felsefemizde kimse ile kavga dövüş yok.

DIŞ POLİTİKAMIZDA HER ADIMDA YANLIŞLAR VAR”

Türkiye’nin dış politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Ben Türkiye’nin dış politikasında her adımda yanlış yapıldığını düşünüyorum. Bir kere Türkiye’nin Suriye ile 150 yıllık politikası var. Suriye politikasında oturan şey şudur; Fırat’ın batısına geçemezsiniz. Fırat’ın batısına geçmek bizim tekelimizdedir. Fırat’ın batısına herhangi bir grup geçemez. Bizim Fırat’ın kenarında Süleyman Şah türbemiz vardı. O kaleye kadar giden bir Türk koridoru vardı. Bizim askerlerimiz orada gidiyor, nöbet değişimi yapıyor ve geliyordu. Bu nedenle Suriye’nin doğusundan batısına geçmek istediğini zaman mecburen bu koridoru çiğnediğiniz zaman bizim için savaş sebebiydi. Bu çok önemli bir politikaydı. Türkiye Cumhuriyeti’nin 150 yıldan bu yana takip ettiği bir politikaydı. Ama biliyorsunuz bir gece yarısı operasyonla Süleyman Şah’ın olmayan kemiklerini kaçırıldı. Dolayısıyla o koridoru insanlara açtı. Şimdi biz o koridoru tekrar oluşturmak için savaşıyoruz. Bir devlet adamının komşusunda istikrar sağlayıcı adımlar atması lazım. Çünkü sınır güvenliği 2 taraflı oluşturulur. Sınırı tek taraflı koruyarak sınır oluşturamazsınız. Bizim komşu devlet olarak Suriye’nin içini karıştıracak değil de içinde karışıklıkları giderecek tekrar istikrarı sağlayacak çalışmalarda bulunmamız lazım. Şu anda ülkemizde 5 milyona yakın Suriyeli mülteci var. Bizler hem Türkler olarak hem de Müslüman insanlar olarak komşumuzda bir savaş varsa tabii ki oradaki insanların acısına ortak olmamız lazım. Ama yardım etmemizin şartı bu değildir. Bir tampon bölge oluşturularak insanlar orada tutulabilirdi. Ama siz o insanları normal hayat yaşayan insanların arasına soktunuz ve bu seferde bir takım sosyal problemler oldu.

DAHA ÖNCEKİ DAVRANIŞLARININ BENZERİNİ SERGİLİYOR”

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “2019’da adayımız Recep Tayyip Erdoğan’dır” sözleri için neler söyleyeceksiniz?
O MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin düşüncesidir. Buna saygı göstermek gerekir. Son 2 yıldan beri de zaten AK Parti’yi destekliyor. Bundan dolayı son söylediğinde de şaşırılacak bir şey yok. Daha önceki davranışlarının benzerini sergiliyor.

İYİ PARTİ 2019 SEÇİMLERİNE KATILACAK”

İyi Parti’nin 2019 seçimlerine katılabileceği yönünde haberler var. Bunlar doğru mu? Konuyla ilgili bilgilendirme yapar mısınız?
Bir partinin seçime katılabilmesi için 2 şartı var. Ya mecliste 20 milletvekili olacak ya da teşkilatlanmayı sağlaması gerekiyor. Teşkilatlanmayı sağlamanın 2 şartı var. Birincisi Türkiye’nin yarısından bir fazlasının yani 41 ilde ilin 3’te birinin teşkilatlanmasını sağlamış olmamız gerekiyor. 2’ncisi ise kongrenizi yapmış olmanız gerekiyor. Biz kongremizi ayın 12’si itibariyle yaptık. Ayın 12’sinde biz kongremizi yaptığımızda bizim 41 ilde teşkilatlanmamız sağlanmamıştı. Bu dönemde de seçim kurulu hiçbir gereği yok iken hiçbir yetkisi yok iken, “Ayın 12 Aralık 2017 tarihi itibariyle İyi Parti’nin 41 ilde teşkilatlanması sağlanamadığından dolayı seçimlere katılması mümkün değildir” dedi. Açıklama son derece doğru ama gereksiz ve anlamsız bir bilgi. Çünkü onun akabinde birkaç hafta içerisinde 41 ilde teşkilatlanma tamamlandı. Burada süreç şöyle işliyor; diyelim ki meclis martta seçim kararı aldı. O zaman Yüksek Seçim Kurulu Yargıtay’a “Size gelen bilgilere göre seçime katılabilecek partiler kimler? Bize bildirin” diyor. Şu anda seçim kurulu ile bizim hiçbir işimiz yok. Seçimi 15 Haziran’da yaparlarsa biz seçime giremeyiz ama 25 Haziran’dan sonra yapılırsa biz seçimlere girebiliriz. Şu andaki genel bilgide erken seçimin olmayacağı yönündedir.

HABER: EMRE AKKIŞ


 

Editör: Mahmut Beyaz