2002 yılı öncesi kapanmak üzere olan savunma sanayi şirketleri dünyadaki eşlenikleri ile yarışır hale geldi. Yapılamaz denen ne varsa yapan Türkiye bu şirketler vasıtasıyla Terör örgütlerine diz çöktürdü. Yeni türemekte olan örgütlerinde Türkiye’ye hedef alması üzerine; “Sorun nerde ise Türkiye orada” anlayışı ile yaklaşan ülkemiz, üretilen yerli silahlar ile terör örgütlerinin korkulu rüyası oluyor. 

Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odasının davetlisi olarak kente gelen Savunma Müsteşarlığı Sanayileşme Daire Başkanı Bilal Aktaş, iş adamlarına bilgiler verdi. 

 Dost ve müttefik olarak bilinen ülkelerin açık olarak "Birçok kalemi vermeyiz" dememekle birlikte konuyu sürüncemede bırakmakta olduğunu ifade eden Aktaş, "Parasını verip tamire gönderdiğimiz malzemeler bile çeşitli bahanelerle zamanında ülkeye dönüşü engellenmekte. Dost ve müttefik olarak bilinen ülkeler Türkiye'ye kritik teknoloji ürünleri vermekte şu anda çok çekingen davranıyorlar. Bu da bizi mutlak yerlilik noktasında motive ediyor." dedi.

KARA VE DENİZ ARAÇLARINI YERLİ OLARAK ÜRETİYORUZ

Gittiği özellikle yurt dışı toplantılarda insanları motive etmek için "İnşallah bize ambargo koyarsınız" sözünü çok kez kullandığını dile getiren Aktaş, şunları kaydetti:

"Çünkü ne zaman ki, bir ambargo ya da kısıtlama olmuşsa, Kıbrıs Barış Harekatı buna en güzel örnektir, bir Aselsan doğmuştur. Bugün içinde bulunduğumuz konumda da eminim yeni Aselsan'lar gibi şirketler bu ülkeye kazandırılacaktır. Artık Türkiye kara ve deniz platformlarında kendi ürününü tasarlayan ve üretebilen bir noktaya geldi. Birçok kara ve deniz araçlarını yerli olarak üretiyoruz. Roketler ve füzeler konusunda çok hızlı ilerlemeler var. Kendi mühimmatlarımızı yapıp kullanabiliyoruz. Yazılım tabanlı olan birçok sistemin yüzde 100'e yakını yerli olarak üretilebilmektedir

6 MİLYAR DOLAR VERİ

Aktaş’ın konuşmasından satır başları şöyle: “Veri yıllara sabit olarak az olarak görünebilir ama buradaki kilo başına düşen ciro, 6 Milyar Dolar cirodur. İhracat 1,7 milyar dolara yaklaştı ve yaklaşık 1,2 milyar dolar adlı kaynak veriyoruz. Bunun 800 milyon doları kamu kaynaklı ve bunun 400 milyon doları özel firma kaynaklı. Askeri fabrikalarda yaklaşık 35 bin çalışan var. Askeri fabrikasını saydığımızda ise 50 bin civarında çıkıyor. Sanayileşme faaliyeti olarak neler yapıyoruz. Bizim farlı olarak uyguladığımız yöntemler var. Bizler her bir sözleşmenin yanında mutlaka sanayi sözleşmesini imzalıyoruz. Diyoruz ki biz senden bu ürünü alacağız, bu ürünü yaptıracağız ama bunun Minimum yüzde 70’ini Türkiye’de bir katma dönüşümünü sağlamanız lazım. Bu sözleşmenin içerisinde ne tür yerli sanayinin katılım olacağı, ürünün kimden alınacağı, hangi ürünler yerli yapılacak varsa bu ürünlerin ihracat yükümlülüğü yüklüyoruz. Proje kapsamında kazanım yapılmasını yâda yatırım yapılmasını zorunlu tuttuğumuz husus vardı bu proje kapsamında. Tedarikle birlikte sanayileşme adına çeşitli yükümlülükler veriyoruz. Hatta bunun içinde teminat mektubu alıyoruz. Yapmasa da bunun cezasını tüm firmalardan tahsil ediyoruz. Tabı amacımız cezalandırmak değil daha çok onları bir şeyler yapmaya teşvik etmek oluyor. Burada ki sanayi dediğimiz sözleşmesini yaparken esas niyetimiz parasal dengenin sağlanması ve Türk parasının yurt dışına çıkmasını engelleyici tedbirler almak, Yurt içerisindeki sanayiyi korumak ve iyileştirmek, Teknolojinin tabana yayılmasını sağlamak. Mutlaka üniversitelerde sanayicinin birleşmesi için değişik tedbirler alıyoruz ve ülkemizin kronolojik alt yapısına katkı sağlıyoruz. 

YABANCI SERMAYE

Eğer yabancı firma ise buradaki muhatabımız mutlaka onu yerli sanayide iş birlik içinde çalışmayı sağlamak. 100 milyon TL olarak bor projede biz firmayla bir sanayiye katılma sözleşmesi imzalıyoruz. Bu, sanayi bakanlığı tarafından güncelleniyor. Yüzde 70 oranında bir sözleşme imzalıyoruz ve buradaki rakamlarda yüzde 70’in yüzde 30’u yerli firma. Yüzde 30’unu mutlaka yan sanayide paylaşacaksın ve Her paylaşma aslında ilerde bir maliyet getiriyor. Âmâ yine devlet politikası olarak biz bu rakamları sineye çekiyoruz ki yan sanayi bu işlerden istifade etsin. Çünkü başka türlü sektörün sürdürülmesi ve kalıcı olması mümkün olmuyor.

TAKİP EDİYORUZ

Yine bu sözleşmenin içerisini nasıl takip ediyorsunuz derseniz. Bir sanayi planı var. Savunma sanayi müsteşarlığında iş almak isteyen teklifi meselesinde detaylandırmak zorunda. bu onların puan almasını ve değerlendirilmesini bir kriter olarak önlerine sunuluyor. Biz ucuza almıyoruz. Müsteşarlığını yaptığımız faaliyetin tadardık programlarında ucuza almaktansa kalitesini almak ve bunu nasıl yayayız faaliyetini ön planda tutuyoruz. Ve her zaman ucuz olan bizde kazanan teklif olmuyor. Başbakanımız, Milli Savunma Bakanımız, Genelkurmay Başkanımız ve İç İşleri Bakanımız komisyon üyeleri, bütün bu çalışmaları bir plan üzerinden yapıyoruz. Her 5 yılda yenileniyor ve bu konuda da şeffaf bir duruşumuz var kurumsal olarak. Stratejik alanları belirlediğimiz bir kurumuz. Her zaman daha iyisini nasıl yaparız, bunun peşindeyiz. Her zaman öğrenen bir yapımız var. 4 başlık etrafında topladık. Bu önümüz yıl içerinde bulunduğumuz en önem verdiğimiz stratejik insan kaygı ve güçlü kurumsal bir yönetim birçok ildeki üniversitelerde savunma sanayi araştırma ve savunma sanayi olarak bir protokol imzalıyoruz. Kahramanmaraş’taki üniversitelerde de biz burada konu veriyoruz buradaki akademisyenlere bir öğrenci bulun bize ve sektördeki sorunları çözelim. Faaliyeti olan bize yükümlülüğü olan, sanayi ve toplumsal sözleşmesini imzalayan firmalarla ve bu kişilerle bir orak üzerinden ARGE başkanlığında teknoloji başkanlığı üzerinden eşleştiriyoruz”

Haber: Mustafa Kılınç 

Editör: Mahmut Beyaz