Global tekstil sektörünün en önemli üretim merkezlerinden birisi olan Kahramanmaraş’ta, sektörün ülke ve kent ekonomisine katkısını güçlendirmek amacıyla Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası (KMTSO) tarafından bu yıl 4’ncüsü düzenlenen Uluslararası Tekstil Zirvesi yoğun katılımla gerçekleştirildi. Uluslararası Kahramanmaraş Tekstil Makinaları Fuarı kapsamında düzenlenen  Uluslararası Tekstil Zirvesi’nde ilk olarak Uluslararası Pamuk Birliği’nin toplantısı gerçekleştirildi. Toplantının ardından ise MADO Evi’nde Uluslararası Tekstil Zirvesi gala programı yapıldı. Galaya, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu Başkanı Mehmet Ali Akben ve Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan başta olmak üzere AK Parti Kahramanmaraş Milletvekilleri Mehmet Cihat Sezal ve İmran Kılıç, Kahramanmaraş Valisi Vahdettin Özkan, Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı Hayrettin Güngör, KMTSO Başkanı Serdar Zabun, AK Parti Kahramanmaraş İl Başkanı Ömer Oruç Bilal Debgici, Dulkadiroğlu Belediye Başkanı Necati Okay, KMTSO Meclis Başkanı Hanefi Öksüz, tekstil sektörünün yerel ve ulusal temsilcileri, iş adamları ve davetliler katıldı. 

“KAHRAMANMARAŞ, TÜRKİYE’DE İLK 10’DA”
Toplantının açılış konuşmasını yapan KMTSO Başkanı Serdar Zabun, tekstil sektörünün ülke ve kent ekonomisine katkısını artırmak için UTZ’ni düzenlediklerini belirterek, “Global tekstil sektörünün en önemli üretim merkezlerinden birisi olan şehrimizde, sektörün ülkemiz ekonomisine katkısını güçlendirmek hedefi ile düzenlediğimiz; Uluslararası Tekstil Zirvesi’nin galasına hoş geldiniz diyorum. Kahramanmaraş bugün, Türkiye’nin en güçlü ekonomilerinden birisidir. 40 milyar liralık şirket aktif büyüklüğü ve 5 milyar dolar sanayi üretimi ile Türkiye’nin gücüne güç katmaktadır. Çalışkan girişimcileri ve güçlü sermaye yapısına sahip olan Kahramanmaraş, %3,18 oranla, takipteki krediler bakımından Türkiye’nin en dürüst illeri arasında ilk 10 şehirden birisidir. Şehrimiz, tekstil endüstrisinde büyük ölçekli yatırımlarla, pamuktan hazır giyime her alanda üretim yapan, son teknolojiye sahip fabrikalarıyla dünya moda merkezlerinin en önemli tedarikçilerinden birisidir. Dünyanın 125 ülkesine ihracat yapan kentimiz, iplikte, dokumada, denimde ve örmede artık güçlü bir türk markası olarak anılmaktadır” dedi. 

“UTZ, SEKTÖRÜN EN ÖNEMLİ BULUŞMASI HALİNE GELDİ”
UTZ Kahramanmaraş’ın sektörün en önemli buluşmalarından birisi haline geldiğini aktaran Zabun, “Tekstil sektörünün en önemli buluşmalarından birisi haline gelen Uluslararası Tekstil Zirvesi de, Kahramanmaraş’ın bu sektördeki başarısını, uluslararası marka gücünü çok net bir şekilde sergilemektedir. Bununla birlikte; Kahramanmaraş artık, üretim için sergilediği performansı, moda tasarımları, fuar ve sempozyum kültürüyle taçlandırmaktadır. Bugün, merkezi Liverpool’da bulunan, uluslararası pamuk birliği ile birlikte gerçekleştirdiğimiz, sektördeki gelişmeleri ve yenilikleri konuştuğumuz geniş katılımlı toplantı; hep birlikte icra ettiğimiz gala gecesi ve perşembe günü açılışını yapacağımız Uluslararası Kahramanmaraş Tekstil Makineleri Fuarı, şehrimizin güçlü sanayi altyapısını ortaya koyarken, tekstil ticaretindeki rekabetçiliğini de geliştirmektedir. Hem fuarımız hem de tekstil zirvemiz, inanıyorum ki, tekstil sektöründe küresel başarılara imza atan Kahramanmaraş’ın sürdürülebilir üretim, akıllı ve teknik tekstiller gibi yenilikçi alanlardaki çalışmalarına da ışık tutacaktır. Dijitalleşme çağını yaşadığımız bu zamanda, sektörel dönüşümün de güçlendirilmesi bakımından tekstil zirvesinde ortaya konan vizyon bizim çok son derece önemlidir. Bu duygu ve düşüncelerle, Uluslararası Tekstil Zirvesi’nin; sektörün geleceğine yön vermesi, özellikle yenilikçilik, tasarım ve ihracat kabiliyetinin artırılması bakımından yeni bir heyecan getirmesini diliyorum” ifadelerini kullandı. 

“BU ALANDA BÜYÜK BİR REKABET BİZİ BEKLİYOR”
UTZ’nin onur konuğu olan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) Başkanı Mehmet Ali Akben ise yaptığı konuşmada, dünyanın önemli bir siyasi ve ekonomik çalkantıdan geçtiğini söyledi. Türkiye’nin dünyadaki ekonomik olumsuzluktan hasar almadan bugünlere geldiğini aktaran Akben, “Türkiye bütün bu olumsuzların arasından, bütün bu dünyada meydana gelen olumsuz tablodan çok şükür ki çok fazla hasar, çok fazla yaralanmadan bugünlere geldi. Buna katkısı olan herkese teşekkür ediyorum. Bizim artık dijital tarafta, teknoloji tarafında yatırımlarımızı gözden geçirmemiz lazım. Yaptığımız işleri, emek yoğundan teknoloji yoğuna getirmemiz lazım. Ürünlerimizin kalitesini dünyada rakipleriyle rekabette boy ölçüşür hale getirmemiz lazım. Bizi bu alanda büyük bir rekabet bekliyor. Sadece bizim gibi gelişmekte olan ülkeler değil aynı zamanda gelişmiş ülkeler de bu rekabette bizi bekliyor. Biliyoruz ki, Avrupa Birliği tekstil ürünlerinin en büyük ithalatçısı ama Çin'den sonra biz önemli bir pay alıyoruz. Bangladeş var. Bangladeş ile Türkiye'yi bir kıyasladığımızda bizim herhalde daha yukarıda olmamız lazım. Teknolojik açıdan, Avrupa'ya yakınlık açısından, konumumuz açısından daha önemli bir yerde olmamız lazım” şeklinde konuştu.

“TÜRKİYE EKONOMİSİNİ İYİ GÜNLER BEKLİYOR”
Türk varlıklarının şuanda ucuz bir seviyede olduğunu belirterek, iş adamlarına yatırımlarına devam etmeleri önerisinde bulunan Akben, “Faizlerdeki düşmeyle, enflasyondaki düşmeyle artık sizlerin yatırımlarına devam etmesini diliyorum. Şu anda Türk varlıklarının çok ucuz bir seviyede. Bu seviyeler önemli. Bunları değerlendirmek lazım. Hem yatırım açısından hem de elimizdeki yatırımların daha etkin kullanılması açısından işlerimizi gözden geçirmek gerektiğini düşünüyorum. Daha yerli daha milli sanayi ve üretim konusunda da bir çaba sarf etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Özellikle Türk lirasına sahip çıkmanız gerektiğini belirtmek istiyorum. Bu sayede de bizi inşallah ihracat alanında da Türkiye'nin ekonomisinin gelişmesi alanında da iyi günlerin beklediğini müjdeliyorum” dedi.

“MİLLİ BİR DURUŞLA EKONOMİK İSTİKRARI SAĞLADIK”
Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan da toplantıda uzun bir konuşma yaptı. Türkiye’nin geçtiğimiz yıl ciddi bir kur atağı ile karşı karşıya kaldığını aktaran Arslan, Türkiye’nin o süreçte milli bir duruş sergileyerek, ekonomik istikrar yakaladığına dikkat çekti. Arslan, sözlerine şu şekilde devam etti, “Geçtiğimiz yıl, Ağustos ayında ülkemiz maalesef çok ciddi bir kur atağı ile karşı karşıya kaldı. Yurt dışı kaynaklı kur spekülasyonları, ülkemize yönelik siyasi bir müdahale amacı taşıyordu. Çok şükür o süreçte milletçe yine güçlü bir duruş sergiledik ve ekonomik istikrarı kısa süre içinde yeniden sağladık. Uluslararası ticaretin istikrar kazanması, yatırım, istihdam ve ekonomik büyümenin artması yönündeki tüm girişimlere karşın, dünya ekonomisinin, büyüme hedeflerinin gerisinde kaldı. Trump döneminde Çin ile ticaret savaşları başlatan ABD'nin, ithal ürünlere karşı vergi artırma politikası, uluslararası ticaretin dengelerini tamamen değiştirmiştir. İngiltere'nin AB'den ayrılma (Brexit) süreci siyasi belirsizlikleri daha da artırmış, küresel jeopolitik gerilimlerin ve enerji fiyatlarının yükseldiği görülmüştür. Bu gelişmelerin neticesinde IMF'nin Temmuz ayında yayımlanan Küresel Ekonomik Görünüm raporunda, küresel ekonomik büyüme tahminini 2019 yılı için yüzde 3,2'ye kadar geri çekti. Yatırımlar ve tüketici talebinin tüm dünyada hızla düştü, şirketlerin ve hane halkının uzun vadeli harcamalardan kaçındıklarına şahit olduk. Ticari ve teknolojik gerilimler arttığı ölçüde, yatırımcı algısının bozulması ve küresel yatırımların azalması muhtemeldir. Küresel büyümenin bu ölçüde düşmesi, gelişmekte olan ülkeleri bir süre daha etkileyecektir.”

“KÜRESEL ÇAPTA DEĞİŞEN RİSK ALGISI...”
Dünya devletlerinde yaşanan daralmaların aşılması halinde Türkiye’nin ihracatının artacağına inandığını aktaran Arslan, “Ancak inanıyorum ki başta Almanya olmak üzere gelişmiş ülkelerdeki daralmanın bir an önce aşılması, ihracatımıza büyük katkı verecektir. Finans piyasalarındaki göstergeler de geleceğe dair olumlu beklentilerimizi destekler niteliktedir. Küresel çapta değişen risk algısı, merkez bankalarının likiditeye yaklaşımını önemli ölçüde etkilemiştir. Merkez bankaları son dönemde, 2008 küresel ekonomik kriz sonrası uyguladığı para politikalarına geriye dönüş olarak nitelendirilebilecek adımlar atmak zorunda kalmıştır. Aralarında ABD Merkez Bankası (FED) ve Avrupa Merkez Bankasının (ECB) da bulunduğu 47 merkez bankası bu yıl içinde farklı dönemlerde faiz indirmiştir. Temmuz ayında 11 yıl sonra ilk kez faiz indirimine giden FED’in Eylül ayında yeni bir indirimle fonlama faizini yüzde 1.75- 2.00 aralığına indirdiğini birçoğumuz takip ettik. Eylül ayı başında mevduat faiz oranlarını 10 baz puan indirerek, yüzde eksi 0,50'ye çeken ECB'nin de gelecek ay varlık alım programına tekrar başlayacağını öğrendik” ifadelerini kullandı.

“YEP, ENFLASYONU TEK HANEYE ÇEKMEYİ HEDEFLİYOR”
Arslan, henüz birkaç sene öncesine kadar çok kabul görmeyen negatif faiz fikrinin, bugün Euro Bölgesi ve Japonya başta olmak üzere gelişmiş ülkelerde uygulanır hale geldiğine işaret etti. Gelişmekte olan piyasaların, uluslararası yatırımcılar için vazgeçilmez birer yatırım alanları olduğunun unutulmaması gerektiğini vurgulayan Arslan, bu gelişmelerin, bankaların uluslararası piyasalarda finansman kaynaklarına erişimine olumlu katkı sağlayacağını, firmaların krediye erişimini de artıracağını kaydetti.
Arslan, şu değerlendirmelerde bulundu: "Geçtiğimiz yıl ağustos ayında ülkemiz maalesef çok ciddi bir kur atağı ile karşı karşıya kaldı. Yurt dışı kaynaklı kur spekülasyonları, ülkemize yönelik siyasi bir müdahale amacı taşıyordu. Çok şükür o süreçte milletçe yine güçlü bir duruş sergiledik ve ekonomik istikrarı kısa süre içinde yeniden sağladık. Ekonomik istikrarımızın temel stratejisi, Hazine ve Maliye Bakanlığımız tarafından geçtiğimiz yıl uygulamaya alınan Yeni Ekonomi Programı'dır (YEP). Dengelenme, Disiplin ve Değişim kavramları bu programın ana hatlarını çizmektedir. YEP, sıkı para ve maliye politikalarıyla tüketici enflasyonunu 2020 sonu itibarıyla yeniden tek haneli oranlara çekmeyi hedeflemektedir. Bu program sayesinde, ekonomimizin yabancı tasarruflara bağımlılığı kalıcı olarak azaltılacaktır. YEP, cari açığın milli gelire oranının yüzde 3'ün altına gerilemesini sağlayacaktır."

"TÜRKİYE EKONOMİSİNE GÜÇ KATAN BİR KURUMDUR"
Hazine Destekli Kefalet Sistemi çerçevesinde son bir yılda "KOBİ Değer Kredisi", "KOBİ Değer Kredisi-2", "İleri, Verimli, Milli Endüstri (İVME) Finansman Paketi" ve "Ekonomi Değer Kredi Paketi" gibi farklı çözümler sunulduğunu anlatan Arslan, ekonomi yönetimlerinin asli hedefinin, piyasadaki likiditeyi koruyarak hem işletmelerin mevcut yatırımlarını korumalarını sağlamak hem de teknolojiye dayalı üretimlerini artırmak olduğunu belirtti. 
TÜFE enflasyonunun Ağustos ayı itibarıyla yüzde 13,5 oranına iyileşerek maliyet baskısının azaldığını gösterdiğini vurgulayan Arslan, TÜFE enflasyonunun da yeniden tek haneli seviyelere yaklaşmakta olduğunu kaydetti. Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, şöyle devam etti: "Enflasyondaki kalıcı iyileşme faiz hadlerindeki kalıcı düşüşün de bir yansıması olmuştur. Kur ve enflasyon riskinin azalmasının ardından Merkez Bankası'nın, para politikasında isabetli adımlar atarak, politika faizinde 750 baz puan indirime gitmesi de piyasadaki iyimserliği artırmıştır. Bankamız, iş dünyasına verdiği destekle kuruluşundan bu yana Türkiye ekonomisine güç katan bir kurumdur. Halkbank her daim, esnaf ve KOBİ'nin bankası unvanına yakışan adımlar atmıştır.
Bankamızın finans piyasalarını hızlı ve gerçekçi verilerle analiz edebilen teknik becerisi, geride bıraktığımız süreçte de piyasa koşullarını gözeten yeni ürünler hazırlayabilmemizi sağlamıştır.”

“TEKSTİL ÜRÜNLERİ SANAYİNE KULLANDIRILAN NAKİT KREDİLERİ...”
Bankalarının ikinci çeyrek sonunda, nakdi kredilerini de içeren toplam kredilerini geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 20,1 artırarak, 377,6 milyar liraya taşıdığına dikkati çeken Arslan, aktif büyüklüklerinin de aynı dönemde yüzde 23,2 artışla 429 milyar liraya ulaştığını belirtti.
Nakdi krediler içinde KOBİ kredilerinin payının yüzde 40,5 olarak gerçekleştiğini, yılın ilk yarısında, KOBİ kredileri alanındaki pazar payının da yüzde 17,5'e yükseldiğini kaydeden Arslan, "Bu yüksek performansa dair verilerimizi, tekstil sektörü özelinde ayrıca açmak lazım." dedi.
Arslan, şu görüşlerini paylaştı: "2019 yılı Temmuz ayı itibarıyla Bankacılık sektöründe Tekstil ve Tekstil Ürünleri sektörüne yönelik 87 milyar lira nakit ve 32 milyar lira gayri nakit olmak üzere toplam 119 milyar lira kredi hacmi bulunmaktadır. Bankamızın tekstil ve tekstil ürünleri sektörüne kullandırmış olduğu kredi tutarı ise 7,7 milyar lira nakit, 5,1 milyar lira gayri nakit olmak üzere, toplam 12,8 milyar liradır. Yani bankamızın tekstil ürünleri sanayine kullandırılan nakit kredilerdeki payı yaklaşık yüzde 9, gayri nakit kredilerdeki payı ise yaklaşık yüzde 16 gibi yüksek seviyelerdedir."

“TEKSTİL, TÜRKİYE’NİN GELECEĞE BAKAN SEKTÖRÜ”
Arslan, reel sektörün en güçlü destekçilerinden biri olan Halkbank'ın, Merkez Bankasının Temmuz ve Eylül aylarındaki indirim kararlarının hemen ardından kredi faiz oranlarında güncellemelere giden ilk bankalar arasında yer aldığını, ticari, ihtiyaç ve konut kredilerinde aşağı yönlü düzenlemeler gerçekleştirildiğini belirtti. "Dünyanın ekonomik açıdan zorlu bir sınav verdiği süreçte tekstil, Türkiye’nin geleceğe bakan sektörleri arasında ön sırada yer almaktadır. Ülkemizin dış ticaret fazlası en yüksek sektörü olan tekstil, imalatta, istihdamda ve ihracatta en verimli sektördür." ifadesini kullanan Arslan, tekstil sektörünün, Türkiye ekonomisinde en önemli istihdam araçlarından biri olarak yaklaşık 1 milyon kişiye çalışma alanı açtığını söyledi.

“FİYATLARIN 2 KATINA ÇIKMASI BÜYÜK BİR BAŞARI HİKAYESİDİR”
Tekstil ürünleri üretiminin, Temmuz ayı itibarıyla pozitife geçerken hazır giyim üretiminin, çift haneli artış seviyelerini zorlamakta olduğunu anlatan Arslan, sektördeki ciro artışlarının, enflasyon oranının üzerinde seyrettiğini ifade etti.
Arslan, şunları söyledi: "Turizmde yaşadığımız rekor sene, ülkemize gelen ziyaretçilerin hazır giyim ürünlerimize talebini de beraberinde getirmektedir. Faiz oranlarındaki düşüş de inanıyoruz ki yurt içi tüketim talebinin canlanmasıyla sonuçlanacaktır. Dünya genelinde 190 ülkeye ihracat gerçekleştiren tekstil sektörü, kilogram başına ortalama 8 doları aşan birim fiyatlarıyla yüksek katma değerli bir üretim alanıdır. 2001 yılında 4 dolar olan kilogram başına ortalama fiyatların 2 katına çıkması büyük bir başarı hikayesidir. İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği verilerine göre, yılın ilk 8 ayında ülkemizin toplam tekstil ve hammaddeleri ihracatı 6,6 milyar dolar değerinde kaydedilmiştir. Bu dönemde tekstil ihracatının yaklaşık yarısı AB ülkelerine gerçekleştirilmiştir. İhracatımızda üst sıraları İtalya, Almanya, ABD ve İngiltere gibi gelişmiş ekonomilerin alması sektörün kalite göstergesidir."

"TÜRK MARKALARININ ARTAN SAYISI GURUR KAYNAĞIMIZ HALİNE GELMEKTEDİR"
Sektörün imalat gücünün yeni yatırımlarla arttığını, bugün ülkenin ilk bin ihracatçısı arasında 162 hazır giyim ve 69 tekstil firması yer aldığını vurgulayan Arslan, Ar-Ge'ye, teknoloji ve tasarıma yatırım yaptıkları ölçüde, gelecek dönemde çok daha fazla firmanın bu listelerde yer bulacağına inandıklarını kaydetti.
Arslan, dünyada tekstil üretiminin Çin'den çıkarak Vietnam, Bangladeş gibi diğer Asya ülkelerine kaydığını gördüklerini, Türkiye'nin coğrafi konumunu beşeri değerleriyle birlikte değerlendirerek tekstil piyasasındaki küresel gücü pekiştirme fırsatı bulduklarına inandığını ifade etti.
"Markalaşmanın öneminin arttığı küresel konjonktürde, tekstil sektöründe Türk markalarının artan sayısı gurur kaynağımız haline gelmektedir." diyen Arslan, konuşmasına şöyle devam etti: "Üreten Türkiye'nin bankası olarak imalat sanayisine her zaman güçlü destek veren Halkbank bu süreçte tekstil sektörüne özel çözümler üretmeyi sürdürecektir. Tekstil sektöründe faaliyet gösteren firmalar, avantajlı KOBİ destek ürünlerimizden rahatlıkla yararlanabilirler. Bankamız, tekstil firmalarının enerji verimliliğini artıracak yatırımlarından tekstil makinesi alımlarına kadar her türlü girişimlerinde destekçi olmaya devam edecektir. Halkbank, topyekün bankacılık anlayışıyla, müşterilerine nakdi kredi seçeneği yanında gayri nakdi kredi ve devlet destekli alacak sigortası gibi önemli ürün ve hizmetler sağlamayı sürdürecektir."
Konuşmaların ardından Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, ünlü dondurma ustası Erdal Kanbur'un gösterisini izleyip, satırla dondurma kesti.


(Haber: Ahmet Güneçıkan-Emre Akkış)

Editör: Mahmut Beyaz