Günümüzde gelişen ve gün geçtikçe biraz daha büyüyen teknoloji, hayatın her alanına girmesiyle birlikte yaşamı kolaylaştırdığı gibi bazıları için de zorlaştırıyor. Artık her şeyin fabrikasyona dönüştüğü şu dönemde el emeği ile yapılan birçok meslekte kaybolmaya yüz tutuyor. Geçmişten bugüne dek gelen saat tamirciliği, terzicilik, ayakkabı imalatı gibi birçok meslek ayakta durmakta zorluk çekiyor. İşte bu el emeği ile yapılan ve unutmaya yüz tutmuş bir mesleği icra eden ayakkabıcı esnafı Ali Aksakal, henüz 6 yaşındayken babasının yanında başladığı bu işi hala severek yapıyor. Mesleği her ne kadar fabrikasyon ürünlerinin perdesi altında kalsa da Aksakal, icra ettiği mesleğini ayakta tutmaya devam ediyor. Manşet Gazetesi’ne konuşan Aksakal, küçük esnafa yeteri kadar ilgi gösterilmediğini belirterek, “Türkiye bizim gibi el sanatı ile uğraşan insanları çok kısa bir süre sonra çok arayacak ama bulamayacak” diyerek, duruma olan üzüntüsünü dile getirdi. Bu işe ilk başladığı zamanlarda iş potansiyellerinin oldukça yüksek olduğunu söyleyen Aksakal, günümüzde ise günde 10 çift ayakkabı imal ettiğini ancak parayı imalattan değil tamirattan kazandığını sözlerine ekledi. Artık alttan çırak yetişmediğini anlatan Aksakal, yakın bir zaman sonra artık bu meslekleri icra edenin kalmayacağını ve asıl değerlerinin o zaman anlaşılacağını savundu.

BÜYÜK FABRİKALARIN ALTINDA GÜNDEN GÜNE ERİDİK”
Büyük fabrikaların altında günden güne yok olmaya başladıklarını söyleyen Aksakal, iş potansiyellerinin oldukça düşük olduğunu belirtti. Aksakal, “Ben bu işe babamın sayesinde başladım. Çünkü babamda ayakkabı tamircisiydi. Daha henüz 6 yaşındayken ben bu işe başladım. Hem okula giderdim hem de babamın işyerine gelir burada meslek öğrenirdim ve bu işe alıştım. Mesleğe ilk başladığım zamanlar işlerimiz çok güzeldi. Çünkü o zamanlar fabrikasyon ürün yoktu. Teknoloji bu kadar gelişmemişti ve dolayısıyla vatandaşta gelip bizden alışveriş yapıyordu. Ayakkabısında herhangi bir sorun oluştuğu zaman gelip bizde tamir ettiriyordu. İş potansiyelimiz daha yüksekti. Ama fabrikalar çoğalınca o büyük fabrikaların altında biz günden güne eridik ve yok olmaya yüz tuttuk. Durum böyle olunca da ne yapabilirim diye düşündüm. Bu kez hem imalat hem de tamirat yapmaya başladım. Çünkü artık imalat günümüzü kurtarmıyordu. Şimdi de ekmek paramızı ucu ucuna zor çıkartıyoruz” şeklinde konuştu.

İNSANLAR VAR OLDUĞU SÜRECE KÜÇÜK ESNAF LAZIM”
Küçük esnafa yeteri kadar ilgi gösterilmediğinden dolayı yakınan Aksakal, yakında insanların kendisi gibi tamircileri arayacağını ancak bulmayacağını vurguladı. Aksakal, “Bir de devletin bize herhangi bir teşvik paketi, desteklemesi, kredisi yok. Neden yok? Çünkü biz küçük esnafız. El sanatı ile bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Ama zaman gelecek ki bundan 10 yıl sonra bizim gibi el sanatı ile uğraşan insanları arar olacaklar. Yakında inşalar saat tamircisi, pantolon tamircisi, ayakkabı tamircisi, gözlük tamircisi bulmayacak. Bulmayınca da ne olacak? Vatandaşlar pantolonunun küçük bir yeri dahi sökülse tamirci bulamadığı için yenisini almak zorunda kalacak. Türkiye bizim gibi el sanatı ile uğraşan insanları çok kısa bir süre sonra çok arayacak ama bulamayacak. Çünkü el sanatında eleman yetişmiyor. Herkes okumaya yöneliyor. Ama bu topluma okuyan kadar sanatkârda lazım. İnsanlar var olduğu sürece küçük esnaf lazım. Ancak maalesef şu an biz perde arkasında unutulmuşuz” ifadelerini kullandı.

Haber: Emre Akkış

Editör: Mahmut Beyaz