“Frontiers Psychiatry" adlı psikiyatri dergisinde yayımlanan yeni araştırmada, 18-30 yaş arası binden fazla kişinin akıllı telefon kullanımı incelendi. Akıllı telefon bağımlılığını belirlemek için 10 soru yöneltilen kişilerin yüzde 40'ının telefonlarına bağımlı olduğu sonucuna ulaşılan araştırmada, telefonların geç saatlere kadar kullanılmasının da büyük ölçüde bağımlılıkla ilişkilendirildiği belirtildi. Telefonlarını uzun süre kullanan kişilerin uyku kalitesinin düşük olduğu belirlenen araştırmaya göre, gece geç saatlere kadar akıllı telefon kullanımı uykuya dalmada güçlük çekme, uyku süresinin azalması ve gündüz yorgunluğuna neden oluyor. Uzmanlar ise telefon ekranlarının gri ton moda alınması ve bunun telefonu daha az ilgi çekici hale getireceği tavsiyesinde bulundu. Uyumadan önce, yatakta ya da yatak odasında laptop, cep telefonu gibi cihazların bulunmaması gerektiğini belirten uzmanlar, herhangi bir elektronik cihazdan gelen ışığın uyku hormonu olarak bilinen melatonin seviyesini etkileyebileceği uyarısında bulundu.

KURALLAR DEĞİŞTİ
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan uzman bir psikolog, şu tespitleri yaptı: “Akıllı cep telefonlarının birbiriyle yarışacak nitelikte özellikleri modern zamanda hayatı kolaylaştırırken kuralları da değişirdi. Artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Sosyalleştiğimizi sanırken sanal muhabbetlere ve hızla asosyalliğe doğru yol almaktayız. Uyanır uyanmaz tütüne sarılmayı bağımlılık olarak görürken, yüzümüzü bile yıkamadan telefonun içine düşer hale geldik. Kim bakmış, kim beğenmiş ya da niye neden bakmamış. Hayırlı bir sabaha uyanmak yerine endişe ve karamsarlığa hızlı bir yol alış esasen yazık bize de hepimiz tutsağız. Değişen ve hızla yenilenen teknoloji zaman kaybını azaltır gibi görünürken ruhumuzu doyuracak her ilgiden uzaklaşıp her gün daha bağımlı oluyoruz. Her birey akıllı telefonuyla kendi köşesine çekilmiş ve gözünü o küçük ekrandan ayırmıyor. Sohbet muhabbet nerdeyse hiç yok.

YAPAY IŞIKLARA FAZLA MARUZ KALIYORUZ
Gece geç saatlerde yatıp yapay ışıklara fazla maruz kalıyoruz. Vücudun biyolojik ritmini bozalı çok oldu. Gece mi gündüz mü belirsiz. Artık sosyal medyanın mesaisi yok ve dolayısıyla bizim de yok. Ya çocuklar, onlar bizden de hızlı öğreniyor. Biz de olumsuz rol model... Biz kontrollü olmazsak onlar hiç olmaz. Geçenlerde sevdiğim birine şaka yollu sordum. Şu an telefonunu alsam ne olur diye. Çok açık yüreklilikle “Şarjım bitince nefesim kesiliyor. Bakmasam da elimde tutmak istiyorum” dedi. Açıkçası korktum. Artık Twitter, Instagram ve Vine'da daha çok takip edilen kişiler fenomen olarak anılmaya başladı. Bu fenomenlerin bazıları işi ticari alana bile döktü. Hayranlıklar örnek almalar takip sayısı çokluğu ile belirlenir oldu. Hiç ilgimizi çekmeyen bir olay ya da kişi takipçisi çoksa bizim de hayranlığımızı kazanır hale geldi. Hele bir de kendine hayran kitle yaratması var. Kendimizi yediğimiz içtiğimizi durmadan gösterme çılgınlığı. Hepimizin özellikle düzeltilmiş (bunla ilgili yüzlerce yazılım var) resimlerinin sayıları sanırım binlerce olmuştur.

HIZLA SANAL BİR OYUNUN OYUNCULARI OLUYORUZ
Yaşadığımız hayat işimiz yolculuğumuz banka işlerimiz eğitim notlarımız akıllı telefonla elimize geçince özgürüz sanıyoruz. Esasen elimizin devamı gibi olmaya başlayan telefonlar bizi kendine ekledi. Biz elimizi verdik ruhumuzu kaptırdık gidiyoruz. Ama nereye iyi bir yere değil elbet... Teknoloji elbette nimet ama akıllı telefon değil biz akıllı olursak doğru yerde doğru zamanda doğru amaçla kullanıldığında... akıllı telefonlar oyuncağımız gibi hiç bırakmak istemediğimiz ama sanırım biz koca sanal bir oyunun oyuncuları oluyoruz hızla” ifadelerine yer verdi.

SINIRLAR AŞILDI
Tüm bağımlılar gibi aynı şeyi diyoruz, “İstersem bırakırım”, “Neden bırakayım ki böyle mutluyum”, “Bana bir şey olmaz”, “Hepimize çok şey oldu. Toptan sınırı aştık. Telefonların değil, bizim akıllı olma zamanımız çoktan geldi. Silkelenmek ve her şeyi kararınca yapmaya başlama zamanı geldi diye düşünüyorum. Konseri çekmek ‘Buradayım’ı gösterme değil. O konserden zevk alma zamanıdır. Çocuklarımızın resmini çekmek değil yeni anılar oluşturan etkinlikler yapıp, o anıları telefon belleğine değil, Beyin belleğine alma zamanı. Yemekleri eşle dostla birlikte yeme zamanı. Birini kalbine bir ekrandan değil elini tutarak dokunma zamanıdır. Başarılarını üzüntülerini sana candan nasılsın diyenle paylaşma zamanıdır.”

Haber: Emre Akkış

Editör: Mahmut Beyaz